- para cezası
isim İşlenen bir suçun para karşılığının devlete ödenmesini öngören ceza
- açık
sıfat Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı"Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte." - E. Atasü
- pekâlâ
sıfat Benzerlerinden aşağı olmayan"Pekâlâ bir ev, niçin beğenmediniz?"
- çok
sıfat Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
- saf
isim Dizi, sıra"Bütün garsonlar saf teşkil edip selama dururlardı." - E. E. Talu
- saf
sıfat Katıksız, arı, katışıksız, halis, has"Hiçbir yerde buradakinden daha saf ve berrak sulara tesadüf etmedim." - H. S. Tanrıöver
- güzel
sıfat Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı"Güzel kız. Güzel çiçek." "Yalının en güzel odası bizimdi."
- hoş
sıfat Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren"Gelmiş o yaylanın baharı / Öter bülbüller hoştur avazı" - Âşık Veysel
- ala
sıfat Karışık renkli, çok renkli, alaca"Ala kilim eskimiş."
- iyi
sıfat İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı"Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum." - F. R. Atay
- sıkı
sıfat Dar"Sıkı bir kemer."
- küçük
sıfat Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, mikro, büyük karşıtı"Duvar, çeşitli küçük kâğıtlara basılmış resimlerle kaplıydı." - A. Kutlu
- ceza
isim Uygunsuz davranışlarda bulunanlara uygulanan üzüntü, sıkıntı, acı verici işlem veya yaptırım"O, olası ihanetim için cezalardan ceza beğenirken, ben de elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyordum." - E. Şafak
- ince
sıfat Kendi cinsinden olanlara göre dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı"İnce minare. İnce değnek. İnce kitap."
- son
sıfat Şimdiki zamana en yakın zamandan beri olan veya bu zamanda yapılmış, olmuş olan, ilk karşıtı"Gündüzün son ışıklarıyla beraber sanki odadan eşya da çekiliyordu." - P. Safa
- uygun
sıfat Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip"Ne var ki bunları şimdiye kadar kimseye anlatmadığım için uygun ifadeyi bulmakta zorlanıyorum." - İ. O. Anar
- güzellik
isim Estetik bir zevk, coşku, hoşlanma duygusu uyandıran nitelik, hüsün"Bizim balıkçı Süleyman doyamamış bu güzelliği seyretmeye." - E. Şafak
- tazminat
isim, hukuk Zarar karşılığı ödenen para, ödence"Benim bir raporum üzerine sonradan adamcağıza bileği için üç beş lira tazminat verdiler." - R. N. Güntekin
- rahat
isim İnsanda üzüntü, sıkıntı, tedirginlik olmama durumu, huzur
- nefis
isim Öz varlık, kişilik"Çoğunu, kendi nefsini kurtarmak için öldürmüştü." - Ö. Seyfettin
- nefis
sıfat Pek hoş, çok güzel"Duvarlardaki pastel ve yağlı boya nefis levhalara uzaktan bir göz atmadan geçemiyorduk." - A. H. Müftüoğlu
- mükemmel
sıfat Kusursuz"Sesinizin tonalitesi mükemmel." - N. Hikmet
- parlak
sıfat Parlayan, ışıldayan"Siyah, çıplak dallarda henüz kuruyamayan su damlaları parlak, mavi birer boncuk gibi parlıyordu." - H. E. Adıvar
- cürüm
isim, hukuk Suç"Suçlu cürmünü inkâr etmekte ve saçma sapan ifadeleriyle tahkikatı karıştırmak istemektedir." - N. Hikmet
- cereme
isim Başkası tarafından yapılan veya kaza sonucu ortaya çıkan zararı ödeme
- halis
sıfat Katışık olmayan, katışıksız, saf"Devşirme değil, cetbecet Türk, özüm gibi halis Sivaslı, aslan gibi kumandan." - N. Hikmet
- narin
sıfat İnce yapılı, yepelek, nazenin"Narin bir kızcağızın yanındaki boş yere sokuldu." - O. C. Kaygılı
- zarif
sıfat Çekicilik, biçim, görünüş, durum, konuşma ve davranışlarıyla hoşa giden, beğenilen, zarafetli"Camilerimizdeki o zarif çizgilerin şiirini bir daha duyacak." - O. S. Orhon
- hassas
sıfat Duyum ve duyguları algılayan"Halıda kaybolan ayak seslerini evvela Peregrini'nin hassas kulakları sezdi." - H. E. Adıvar
- dikkatli
sıfat Dikkat eden, özen gösteren (kimse)
- zarafet
isim Zariflik"Sadece zarafetinizin, güzelliğinizin karşıdan hayranı olmuştum." - S. Kocagöz
- güneşli
sıfat Güneş ışınlarıyla aydınlanmış"Genç bir meltemle ferahlanan güneşli rıhtım kenarlarını aştık." - S. Birsel
- katışıksız
sıfat İçine başka şeyler karışmamış olan, arı (I), saf (II)
- katkısız
sıfat Üzerine veya içine hiçbir şey katılmamış, katışıksız, saf
- harikulade
sıfat Eşi görülmemiş, şaşkınlık yaratıcı, olağanüstü"Elimde büyük bir şairin harikulade kitabı var." - A. Haşim
- kaliteli
sıfat Nitelikli"Bari bundan sonra boş yerlere kaliteli eleman alıp durumu biraz düzeltelim." - H. Taner
- duygulu
sıfat Duygusu, duyarlığı çok olan, kolay duygulanan, içli, duyar, hassas"Doktorlukta fazla duygulu olmaya yer yoktur ama, duygusuz görünmeye de hiç!" - N. F. Kısakürek
- Müzik-Dans, İtalyanca "Son" anlamına gelen işaret, müziğin sona ermesi gereken yere yazılan terimdir.
- toz haline getirmek
- para cezası, para cezasına çarptırmak, güzel, iyi, yakşı, kaliteli, çok ince, incecik, ince, küçük, kırıntılar halinde,
- ince güzel zarif hoş
- ince ruhlu
- para cezası verilebilir