-
pek çok : sıfat Yeterinden fazla, bir hayli"Ona hayran olanlarımız pek çok fakat ne yazık ki onu hakkıyla okumuş ve anlamış bulunanlarımız pek azdır." - İ. A. Gövsa
-
çokgen : isim, matematik Açı oluşturacak biçimde üç ve üçten çok kenardan oluşan kapalı şekil, poligon
-
çokbilmiş : sıfat Her şeye aklı eren, zeki, akıllı
-
çoksatar : isim En çok satılan yayın
-
birçok : sıfat Oldukça çok, sayısı belirsiz, bir hayli, müteaddit"Bir insan için güzel olanın, daha birçok insan için de güzel olması pek muhtemeldir." - N. Ataç
-
birçoğu : zamir Çok sayıda olan kimse veya şey"Yine içimizden birçoğu güzelliği kendi gözleriyle değil başkalarının gözlerine inanarak kabul etmek ister." - A. H. Çelebi
-
çok anlamlı : sıfat, dil bilgisi Birden çok anlama sahip olan (kelime)
-
çok ayaklılar : isim, hayvan bilimi Eklem bacaklı böceklerin, çıyan gibi her ekleminde bir veya iki çift ayağı olan takımı
-
çok çok : zarf En çok, olsa olsa
-
çok düzlemli : sıfat, matematik Birkaç düzlemin birbirini kesmesiyle oluşmuş (açı)
-
çok eşli : sıfat, toplum bilimi Aynı zamanda birçok kadınla evli olan (erkek) veya birçok erkekle evli olan (kadın), poligam
-
çok fazlı : sıfat, fizik Birden çok fazı bulunan (akım, sistem)
-
çok geçmeden : zarf Kısa bir süre sonra"Çok geçmeden bir mektup daha geldi." - E. Şafak
-
çok gizli : isim Devlet ve ulusal güvenlik açısından son derece önemli bilgi içeren devlet sırrı niteliğindeki yazıların taşıdığı gizlilik derecesini bildiren terim
-
çok gözeli : sıfat, biyoloji, hayvan bilimi Çok hücreli
-
çok hücreli : sıfat, biyoloji, hayvan bilimi Yapısında birden çok hücre bulunan (hayvan veya bitki)
-
çok karılı : sıfat Birden çok karısı olan
-
çok katlı otopark : isim Motorlu araçların park etmesi için yapılmış çok katlı yapı
-
çok kısa dalga : isim 2,9 metreden 3,4 metreye (104 megahertze) kadar olan radyo dalgaları
-
çok kocalılık : isim, toplum bilimi Bir kadının yasalara uygun olarak aynı zamanda iki veya daha çok sayıda erkekle evli olabildiği evlilik biçimi, poliandri
-
çok ortaklı : sıfat Birçok ortaktan oluşan (şirket), anonim
-
çok partili : sıfat Birden fazla partinin katılımı ile yaşanan (siyasi hayat)"Çok partili rejime geçişte de daha çok siyasal nitelikte oyunlar yasaklanıyordu." - M. And
-
çok sesli : sıfat, müzik Çok seslilikle ilgili, polifonik
-
çok sözlü : sıfat Tatlı dilli, konuşkan"Döktüğün dillere bittim, seni çok sözlü seni! / Ayda âlemde bir olsun aramazsın Köse'ni" - M. A. Ersoy
-
çok şiddetli fırtına : isim, meteoroloji Rüzgâr çizelgesinde hızı 48-55 deniz mili olan ve kuvveti 10 ile gösterilen rüzgâr
-
çok tanrıcı : sıfat, toplum bilimi Çok tanrıcılık yanlısı (kimse), pagan, politeist
-
çok tanrılı : sıfat Birden fazla tanrıya inanan"Çok tanrılı dinler."
-
çok taraflı : sıfat Çok yönlü
-
çok terimli : isim, matematik Aralarında artı (+) veya eksi (-) işareti bulunan, birçok terimden oluşan cebir ile ilgili anlatım
-
çok uluslu : sıfat İki veya daha çok ulusla ilgili olan (sanayi veya ticaret)
-
çok yanlı : sıfat Farklı görüş açılarını içeren"Romanları, denemeleri hep kültürle yüklü ve A. Hamdi'nin kişiselliği kadar çok yanlı, zengindi." - H. Taner
-
çok yıllık : isim, bitki bilimi Yıllarca toprak üstünde ve toprak altında canlılığını sürdürebilen bitki
-
çok yönlü : sıfat İkiden çok yönü olan, çok taraflı
-
çok yüzlü : isim, matematik Bütün yüzleri birer çokgen olan şekil
-
az çok : zarf Bir parça"Herkes bize az çok bir şeyler çektirir." - B. Necatigil
-
çok baharın otunu yemek : hayatı dolu dolu yaşamış olmak"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
-
çok bilen (veya söyleyen) çok yanılır : "çok bildiği için kendine güvenen kişi, bilmediği şeylere de karışır ve bunlarda yanılır" anlamında kullanılan bir söz"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
-
çok el ya yağmaya ya yolmaya : "çok kimsenin katılmasıyla her zaman istenilen sonuç elde edilemez" anlamında kullanılan bir söz"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
-
çok gezen tavuk ayağında pislik getirir : "gezip dolaştığı yerlerde kötü şeyler de bulunan kimse, kötü alışkanlıklar ve zararlı bilgiler elde ederek yerine döner" anlamında kullanılan bir söz"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
-
çok havlayan köpek ısırmaz : "karşısındakini bağırıp çağırmakla korkutmaya çalışan kimse, eylemli bir saldırıda bulunmaz" anlamında kullanılan bir söz"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
-
çok koşan çabuk (veya çok veya tez) yorulur : "insan bir işi yaparken gücünü tasarruflu kullanmalıdır" anlamında kullanılan bir söz"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
-
çok naz âşık usandırır : "başka şeylerde olduğu gibi nazlanmada da aşırı gidilmemelidir" anlamında kullanılan bir söz"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
-
çok olmak : haddini aşarak karşısındakini usandırmak"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
-
çok söyleme arsız edersin, aç bırakma hırsız edersin : "bir kişiye bir uyarıyı sürekli olarak yapmak ve bir kişiyi istediğinden yoksun bırakmak daima kötü sonuç verir" anlamında kullanılan bir söz"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
-
çok söylemek : gevezelik etmek"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
-
çok şey! : şaşma anlatan bir söz"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
-
çok şükür : Tanrı'nın verdiği nimetlerden hoşnutluğu anlatan bir söz"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
-
çok yaşayan (veya okuyan) bilmez, çok gezen bilir : "çok gezen insan çok yaşayandan daha fazla bilgiye sahip olabilir" anlamında kullanılan bir söz"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay