- hazır
sıfat Bir iş yapmak için gereken her şeyi tamamlamış olan, anık, amade, müheyya"Her şey emre müheyya, hazır bir vaziyette bekliyor." - E. M. Karakurt
- yazı
isim Düşüncenin belli işaretlerle tespit edilmesi, yazma işi"Türklerde yazının kullanılması eskidir."
- yazı
isim Düz yer, ova, kır
- sıra
isim Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
- kol
isim, anatomi İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm
- parmak
isim, anatomi İnsanda ve bazı hayvanlarda ellerin ve ayakların son bölümünü oluşturan, boğumlu, oynak, uzunca organların her biri"Parmaklarımızla masanın tahtasında tempo tutuyoruz." - A. Ağaoğlu
- birdenbire
zarf Ansızın"Bu kelime, birdenbire insana şöyle bir irkilme verir." - N. F. Kısakürek
- el
isim, anatomi Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- el
isim Yakınların dışında kalan kimse, yabancı"Kâtip benim ben kâtibin, el ne karışır!" - Halk türküsü
- el
isim Ülke, yurt, il"Çöller, Yemen ellerinden beter imiş." - A. Gündüz
- imza
isim Bir kimsenin herhangi bir belgeyi yazdığını veya onayladığını belirtmek için her zaman aynı biçimde kullandığı işaret"Hatıra defterlerimizi onlara uzatarak el yazılarını, imzalarını rica ettik." - H. S. Tanrıöver
- oyun
isim Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence"Tenis, tavla, dama, çelik çomak, bale oyundur."
- yan
isim Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü, profil"Yolcuların girdiği iskele yanından kendini denize attı." - M. Ş. Esendal
- yardım
isim Kendi gücünü ve imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanma, muavenet"Oğlunun yardım dileyen bakışlarını görmezden gelerek kahvaltı masasına oturdu." - E. Şafak
- yardımcı
isim Yardım eden veya gerektiğinde yardım edecek olan kimse vb., muavin, muin, yaver, asistan"Ev işlerinde annemin yardımcısı yine bendim." - A. Ağaoğlu
- yelkovan
isim Saatin, dakikaları gösteren ve akrepten daha uzun olan ibresi"Rengi kararmış bir saat, ne yelkovanı var ne akrebi." - S. M. Alus
- iğne
isim Dikiş dikmeye yarayan, ince, ucu sivri, bir ucunda iplik geçecek deliği bulunan çelik araç
- amele
isim Gündelikle çalışan işçi"Tuğla harmanındaki ameleler etrafı aradılar." - S. F. Abasıyanık
- usta
isim Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse"Nöbetçi, ustanın anasına ters ters baktı." - N. Hikmet
- el vermek
yardım etmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- teslim etmek
bir şeyi sahibine vermek
- kudret
isim Güç, erk, erke, iktidar"Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur." - Atatürk
- yoksul
sıfat Geçinmekte çok sıkıntı çeken (kimse, toplum, ülke), yoksuz, varlıksız, variyetsiz, fakir, fukara, zengin, varsıl karşıtı"O kadar yoksulmuş ki rüyasında bile eline para değmemiş." - E. Şafak
- yetenek
isim Bir kimsenin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği, kabiliyet, istidat"Her bir dönemin incelenmesi, sonuçlarının değerlendirilmesi ulusal yeteneklerimizi, eksiklerimizi anlamak bakımından uyarıcıdır." - M. And
- yetki
isim Bir görevi, bir işi yasaların verdiği imkânlara göre, belli şartlarla yürütmeyi sağlayan hak, salahiyet, mezuniyet"Büyük Millet Meclisi Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmişti." - T. Buğra
- işçi
isim Başkasının yararına bedenini, kafa gücünü veya el becerisini kullanarak ücretle çalışan kimse"Gazetelere daha ziyade biz işçiler sahiptik." - H. C. Yalçın
- taraf
isim Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri"Apartmanın temizliğine azami dikkat edilecek, her taraf pırıl pırıl olacak." - E. Şafak
- hüner
isim Beceri isteyen ustalık, beceriklilik"Benim gibi kurak çölde yaşayanların şiirden, hünerden dem vurmaları nasıl mümkün olur?" - A. Kabaklı
- yakalamak
-i Bir kimseyi veya bir şeyi elle tutmak"Üç ince dalı birleştirerek sıkıca yakaladım." - R. H. Karay
- vermek
-i, -e Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek"Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm." - Ö. Seyfettin
- tecavüz etmek
başkasının hakkına el uzatmak"Çekler bir Alman tecavüzü karşısında mutlaka silaha sarılacaklardır." - Y. K. Karaosmanoğlu
- sunmak
-i, -e Bir büyüğe veya nezaket gereğince bir kimseye bir şeyi vermek, arz etmek, yollamak, göndermek, takdim etmek"Bu küçük hadiseyi devlet adamlarımıza bir müşahede olarak sunuyorum." - B. Felek
- el yazısı
isim Kalemle yazılan yazı"İlk önce ikisinin el yazısını elde edeceğiz, sonra bu mektupla karşılaştıracağız." - A. Gündüz
- ibre
isim Ölçü aletleri, saat ve göstergelerde sayı veya işaret göstermeye yarayan hareketli iğne"Birtakım ışıklar yanıp sönüyor, kadranların ibreleri titreyerek yükselip alçalıyor." - Ç. Altan
- uzatmak
nsz Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak"Saç uzatmak. Tırnak uzatmak."
- akrep
isim, hayvan bilimi Akreplerden, sıcak ve nemli yerlerde yaşayan, kıvrık ve kalkık kuyruğunda zehirli iğnesi olan bir tür böcek, kuyruklu (Scorpio)
- alkış
isim Bir şeyin beğenildiğini, onaylandığını anlatmak için el çırpma, alkışlama, kargış karşıtı
- devretmek
nsz Dönmek, dolaşmak
- ehil
isim Bir işte yetkili olan, bir işi yapan, erbap"O, bu işin ehlidir."
- hevenk
isim Bir ipe, bir çubuğa geçirilmiş, dizilmiş veya birbirine bağlanmış yaş meyve ve sebze bağı"Tavanda hevenk hevenk üzümler, elmalar, armutlar, ayvalar sarkıyordu." - S. F. Abasıyanık
- ihtiyatsız
sıfat İhtiyatlı davranmayan
- maharet
isim Beceri"Daha önce kazanılmış bir maharet, yeni bir maharet kazanmayı güçleştirir." - C. Meriç
- salahiyet
isim Yetki"Bu cezai salahiyet hangi kanunla tespit edilmiştir, bilmiyorum." - N. Hikmet
- takdis etmek
kutsamak
- yanında
zarf Bir şeye, bir kimseye göre, nispetle"Çektiğim acı yanında ölüm çok hafif kalır." - M. Yesari
- el, akrep, yelkovan, ibre,
- birinci elden
- elden çıkmış
- elle vermek
- hazırlanmakta
- işe karışma
- kaba güçle
- kontrol altında
- yetki sahibi kimse
- zor başa çıkmak
- şahin pençesi