-
eli yüzü düzgün : sıfat Yüzüne bakılır, güzel (kimse)"Helal süt emmiş, kıvracık, eli yüzü düzgün, terbiyeli, edepli kızcağız." - E. E. Talu
-
eli yüzü temiz : sıfat Düzgün"Sıkılmadan beklerseniz belki yine bir eli yüzü temiz parça dinlersiniz." - S. Erez
-
eli ayağı düzgün : sıfat Bedence kusursuz olan, sakat olmayan (kimse)"Söyledikleri aklıma yattı, eli ayağı düzgün, iyi bir Türk kızı bulup evlenebilir, geç de olsa çoluk çocuğa karışabilirdim." - A. Ümit
-
elde bir : isim Kesinlikle gerçekleşecek şey
-
havvaanaeli : isim, bitki bilimi Küçük beyaz çiçekli bir yıllık bir bitki (Anastatica hierochuntia)
-
el kitabı : isim Herkesin kolaylıkla yararlanması için herhangi bir konuda, pratik amaçlarla hazırlanan kitap, manuel
-
eli yüreğinde : zarf Heyecanlı bir biçimde"Evine görücü gelecek kız tarafı strese girer, eli yüreğinde hazırlık yapardı." - Ü. Dökmen
-
eline ayağına çabuk : sıfat Hamarat, titiz, çalışkan (kimse)
-
eli kulağında : sıfat Nerede ise olacak, çok yakında olması beklenilen"Eli kulağında, ya bugün çalar kapıyı ya yarın çalar." - M. İzgü
-
eli geniş : sıfat Geçimi iyi olan (kimse)
-
el arabası : isim Elle sürülen taş, toprak vb. taşımaya yarayan, tek tekerlekli ve iki kollu, küçük araba
-
el işi : isim Makine kullanmadan yapılan örgü, dikiş vb. el ürünü
-
elense : isim, spor Güreşte, kolunu hasmın boynuna getirip başparmağı gırtlağa, dört parmağı da enseye geçirerek hasmı yıkmaya dayalı bir oyun"Çok sert elenselerle, tırpanlarla birbirlerini hırpaladılarsa da bastıramadılar." - N. Atsız
-
elezer : sıfat, ruh bilimi Sadist
-
elöpen : isim Kertenkele
-
elibelinde : isim Halı ve kilimlere yapılan, ellerini beline koymuş insan figürünü andıran bir motif türü, eliböğründe, koçboynuzu
-
eliböğründe : isim, mimarlık Ahşap yapılarda çıkmaların altına eğik ve aralıklı olarak konulan ahşap destek
-
elimsende : isim Çocukların birbirine el değdirerek diğer arkadaşını ebe yapma amacıyla oynadıkları bir oyun
-
azel : isim, ekonomi Sunumun birkaç satıcı tarafından yapıldığı ve bu az sayıdaki satıcının birbirlerinin üretim kararlarından etkilendiği piyasa türü, oligopol
-
el alışkanlığı : isim Bir iş veya hareketin birçok kez yapılması ile kazanılan özellik, ustalık, maharet"Kıştan kalan ateşsiz mangalı el alışkanlığı neticesi birkaç kere karıştırdıktan sonra..." - R. N. Güntekin
-
el altında : zarf Kolayca alınabilecek yerde, hazırda
-
el altından : zarf Gizlice"Bu husus el altından soruldu." - A. Kabaklı
-
el ayası : isim Elin, bilekle parmaklar arasındaki iç bölümü
-
elbasan tavası : isim Önceden haşlanarak hazırlanmış yağsız etin üzerine yoğurt ve çırpılmış yumurta karışımının dökülüp fırında pişirilmesiyle yapılan bir yemek
-
el bezi : isim Kurulama ve temizleme işlerinde kullanılan bez"Ruhsar Hanım, biri sabunlu, öbürü sadece ıslak iki el beziyle dönmüştü." - A. İlhan
-
el birliği : isim Bir iş yapmak için birleşme, beraberlik, dayanışma"Yeni tiyatro binası projesini el birliğiyle şimdilik bir tarafa bıraktırdık." - R. N. Güntekin
-
el bombası : isim, askerlik Elde taşınabilen ve pimi çekilerek ateşlenen küçük tip bomba"Çok sayıda tabanca, mavzer mermisi ile bir sandık el bombası, altı Alman mavzeri buldu." - N. Cumalı
-
el çabukluğu : isim Bir işi çabuklukla yapabilme ustalığı"Hep aynı numara, sen bize göstereceksen başka el çabukluğu göster." - M. İzgü
-
el çantası : isim İçine özel eşya konulan, günlük işlerde veya kısa gezilerde kullanılan çanta"Ben üstümdeki elbise ile ve el çantamdaki iki çorapla kaldım." - A. Gündüz
-
el değirmeni : isim El gücüyle çalıştırılan ve kahve, baharat vb.ni öğütmeye yarayan bir tür küçük değirmen
-
el ele : zarf Birbirinin elini tutarak
-
el emeği : isim Elde yapılan iş
-
el erimi : isim Çok uzakta olmayan, elin ulaşabileceği uzaklık
-
el erki : isim, toplum bilimi Demokrasi
-
el falı : isim Avuç içindeki çizgilere göre bakılan fal
-
el freni : isim Duran bir taşıtı, bulunduğu yerde sabitleştirmek veya hareket imkânını engellemek için kullanılan ve elle yönetilen fren
-
el havlusu : isim El ve yüzü yıkadıktan sonra kurulamak için kullanılan havlu, küçük havlu
-
el ilanı : isim El ile dağıtılan yazılı duyuru
-
el işçiliği : isim Eşyanın makine kullanmadan yapılan bölümlerine harcanmış işçi emeği"El işçiliğine ve çiftçiliğe rağbet göstermediler." - N. F. Kısakürek
-
el kantarı : isim Kantar
-
el keseri : isim Marangozluk işlerinde kullanılan küçük keser
-
el kılavuzu : isim Herhangi bir konuda basit konuları ve bilgileri içeren kitapçık
-
el kiri : isim Kolayca vazgeçilir, atılır şey
-
el notu : isim Bilimsel toplantılarda dinleyicilere bildiriyle ilgili dağıtılan kısa notlar
-
el oltası : isim İzmarit balığı için kullanılan olta
-
el sabunu : isim El yıkamak için kullanılan sabun
-
el sanatları : isim El tezgâhlarında bir yardımcı araç kullanarak yapılan işlerin hepsi
-
el sözlüğü : isim Elde ve cepte taşınabilen küçük sözlük
-
el şakası : isim Elle yapılan şaka"Ama el şakası filan yapmadı benimle. Haddine mi düşmüş?" - H. Taner
-
el tası : isim El, yüz yıkanırken su dökünmek veya içinde sabunlu su hazırlanıp el temizlemekte kullanılan tas
-
el telefonu : isim Cep telefonu
-
el telsizi : isim Elde taşınabilen telsiz
-
el topu : isim, spor Yedi veya on birer kişilik iki takım arasında yalnızca elle oynanan, topu karşı takımın kalesine atmaya dayanan oyun, hentbol
-
el ulağı : isim Yardımcı, yamak"Konaktayken hiç olmazsa el ulakları vardı." - H. R. Gürpınar
-
el uzluğu : isim Ustalık, el alışkanlığı, maharet
-
el yatkınlığı : isim İşe alışmış olma durumu
-
el yazması : isim Basım tekniğinin gelişmediği dönemlerde elle yazılmış kitap"Bir el yazması kitap buldum, görülmeye değer." - N. Hikmet
-
el yordamıyla : zarf Görmeden, elle yoklayarak"El yordamıyla ilerlemeyi sürdürürken, sanki karanlıkta bir gedik açılıyor, bir yerlerden içeriye ışık vuruyor." - A. Ümit
-
elden ele : zarf Bir kişiden ötekine"Bebek, yaşlı ve büyüklerin odalarında gönül şenliği olarak elden ele taşınmaya başlandı." - A. Kutlu
-
eli ağır : sıfat Yavaş iş gören, ağırelli"Bu iş eli çabukların işidir, eli ağır olanlar gitsinler hamal olsunlar." - M. İzgü
-
eli bayraklı : sıfat Şirret, edepsiz, kavgacı (kimse)
-
eli belinde : sıfat Kavgaya hazır olduğunu belirten (kimse)
-
eli bol : sıfat Cömert
-
eli boş : sıfat İşi olmayan, boş gezen (kimse)
-
eli böğründe : sıfat Başarısız, zavallı (kimse)
-
eli çabuk : sıfat Çabuk iş gören, hamarat (kimse)"Bu iş eli çabukların işidir, eli ağır olanlar gitsinler hamal olsunlar." - M. İzgü
-
eli dar : sıfat Maddi olarak sıkıntıda olan (kimse)
-
eli hafif : sıfat Acıtmadan, tedirgin etmeden iş gören (cerrah, diş hekimi, berber vb.)
-
eli koynunda : sıfat Boş, işsiz (kimse)
-
eli mahkûm : sıfat Mecbur
-
eli maşalı : sıfat Kavgacı, şirret, dayak atmayı seven (kimse)
-
eli nimetli : sıfat Uğurlu, bereketli"Hiç ister miyim ben eli nimetli efendiciğimi kaptırayım o cilvebazlara?" - O. C. Kaygılı
-
eli selek : sıfat Eli açık, cömert (kimse)
-
eli sıkı : sıfat Cimri"Senin gibi elleri sıkı birkaç pansiyonerimiz daha vardır." - H. R. Gürpınar
-
eli sopalı : sıfat Şirret, edepsiz, kavgacı (kimse)
-
eli şakağında : sıfat Düşünceli, kaygılı olan (kimse)"Biraz küskün, daima eli şakağında." - Y. Z. Ortaç
-
eli yatkın : sıfat Elle yapılan işlerde becerikli (kimse)"Çocuğun, saraçlık işlerine eli çok yatkın olduğu için amcasına asıl bu yolda yardım ederdi." - Halikarnas Balıkçısı
-
eli uz : sıfat Usta, belli bir işte becerikli, mahir (kimse)
-
eli uzun : sıfat Fırsat buldukça öteberi aşıran, hırsız (kimse)
-
eli yordamlı : sıfat Eli işe yakışır, yatkın (kimse)
-
eline ağır : sıfat Elinden çabuk iş çıkmayan (kimse)
-
eline çabuk : sıfat Çabuk iş gören (kimse)
-
elinin körü : isim Bıktırıcı, usandırıcı durum karşısında kullanılan bir azarlama sözü
-
art elden : zarf Birini oyalayıp ondan gizli olarak
-
el açmak : dilenmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el almak : tarikatlarda bir mürit, mürşidinden, başkalarına yol gösterme iznini almak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el atmak : birisinin işine karışmak, müdahale etmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el ayak çekilmek : ortalıkta hiç kimse kalmamak, ıssızlaşıp sessizleşmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el bağlamak : saygı için ellerini göbeğinin üstüne kavuşturup durmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el basmak : kutsal bir şey üzerine el koyarak yemin etmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el bebek gül bebek : nazlı, şımarık bir biçimde"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el bende! : "tekrarlanan oyunda başlama sırası veya hakkı bende" anlamında kullanılan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el çekmek : vazgeçmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el çektirmek : görevinden uzaklaştırmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el çırpmak : alkışlamak, tempo tutmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el değiştirmek : bir şeyin kullanımı veya mülkiyeti bir kimseden başka bir kimseye geçmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el değmemek : kullanılmamak, dokunulmamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el dokunulmamak : daha önce kullanılmamak, el değmemiş olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz : "her şey birbirinin üstüne konulamaz, birbiriyle birleştirilemez" anlamında kullanılan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el el üstünde oturmak : herhangi bir iş yapmadan boş oturmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el elde baş başta : elde bulunan her şeyin tükendiğini anlatan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el elden kalmaz, dil dilden kalmaz : "bir kişi başkasına vurursa o da ona vurur, başkasına kötü söz söylerse diğeri de kendisine kötü söz söyler" anlamında kullanılan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el elden üstündür (ta arşa kadar) : "bir kimse, kendisinden üstün bir başkasının da olabileceğini bilmelidir" anlamında kullanılan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el eli yıkar, iki el yüzü : "bir kişi başka bir kişiye yardım ederse o da bu iyiliğin altında kalmaz, güçlenmiş olarak yardımlara koşar" anlamında kullanılan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el el ile, değirmen yel ile : bir değirmenin çalışabilmesi için rüzgâr ne kadar zorunlu ise insanların başarıya ulaşabilmeleri için birbirlerine yardımcı olmaları o kadar gereklidir"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el ermez, güç yetmez : bir iş karşısındaki güçsüzlüğü anlatmak için kullanılan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el etek öpmek : bir işi yaptırmak için çok yalvarmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el etek tutmak : tarikata girmek, derviş olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el etmek : bir kimseyi el işaretiyle çağırmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el kadar : çok küçük, küçücük"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el kaldırmak : oy verdiğini veya söz istediğini elini kaldırarak belirtmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el katmak : bir işe karışmak, müdahale etmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el koymak : bir yolsuzluğu ortaya çıkarmak, incelemek, vaziyet etmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el ovuşturmak : birinin karşısında ezilip büzülmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el öpenlerin çok olsun! : eli öpülen kimsenin söylediği iyi dilek sözü"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el öpmek : yaşlı veya saygı gösterilmesi gereken kimselerin sağ elinin üstünü önce dudağa, sonra alna götürmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el öpmekle ağız aşınmaz : "çok önemli bir iş için bir kimseye ricada bulunmak hatta yalvarmak gerekirse, yapılır" anlamında kullanılan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el pençe : el pençe divan"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el pençe divan : aşırı saygı göstererek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el pençe divan durmak : saygı gösterilen kimse karşısında el kavuşturmuş bir biçimde"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el sıkmak : selamlaşmak için birinin elini tutmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el sıkışmak : pazarlıkta anlaşmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el sürmemek : dokunmamak, değmemek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el tazelemek : bir işte yorulan kimse yerine başka birini getirmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el terazi, göz mizan : "değerlerini, niteliklerini yaklaşık olarak tahmin edebilen" anlamında kullanılan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el tutmak : bir iş uzun süre uğraştırmak, vakit kaybettirmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el (veya elini) uzatmak : birinden bir hakkı almaya kalkışmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el üstünde tutmak : bir kimseye çok saygı ve sevgi göstermek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el vergisi, gönül sevgisi : "bize bir şey verene, armağan edene karşı gönlümüzde sevgi uyanır" anlamında kullanılan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el vermek : yardım etmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el vurmamak : bir işi yapmaya yanaşmamak ve başlamamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el (veya elini) yakmak : ateşten yeni çıkmak, taze olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
el yarası onulur, dil yarası onulmaz : "silahla açılan el yarası çabukça iyi olur ama kötü sözle açılan gönül yarası kolay kolay kapanmaz" anlamında kullanılan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elde avuçta (ne varsa) : sahip olunan mal, para vb. her şey"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elde avuçta (bir şey) kalmamak : mal ve parasını harcayıp bitirmiş olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elde etmek : bir şeye sahip olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elde kalmak : geride kalmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elde (veya elinde) olmamak : iradesi dışında gerçekleşmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elde tutmak : sahibi olsun olmasın, bir malı mülkiyeti altında bulundurmak, zilyet olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eldeki yara, yarasıza duvar deliği : "bir kimsenin acı ve sıkıntısı başkasına dert gibi görünmez" anlamında kullanılan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elden ağza yaşamak : günlük kazancı ancak gereksinimlerini karşılayacak kadar olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elden ayaktan düşmek (veya kesilmek) : yaşlılık sebebiyle veya sağlığı büsbütün bozularak güçsüz, çalışamaz duruma gelmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elden bırakmamak (veya düşürmemek) : bir şeyle sürekli ilgilenmek, elden düşürmemek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elden çıkarmak : bir şeyin sahipliğini başkasına geçirmek, satmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elden çıkmak : malı olmaktan çıkmak, malı satılmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elden geçirmek : eksiklik veya bozukluklarını gidermek veya denetlemek için incelemek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elden gel! : ver!"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elden geldiği kadar : yapılabildiği, olabildiği kadar"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elden gelmemek : yapamamak, dayanamamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elden gitmek : bir şeyi yitirmek, o şeyden yoksun kalmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elden kaçırmak : elde edilebilecek bir şeyden türlü sebeplerle yararlanamamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elden kaçmak : sahip olamamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elden ne gelir? : çaresiz bir durumda yapılacak bir şey olmadığını anlatan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
ele alınır : oldukça iyi, işe yarar"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
ele alınmaz : çok kötü, berbat"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
ele almak : bir şey üzerinde çalışmaya başlamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
ele avuca sığmamak : söz dinlememek, baskı altına alınmamak, zapt edilememek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
ele bakmak : avuç içindeki çizgilere bakıp kişinin geleceğini okumak, el falına bakmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
ele geçirmek : yakalamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
ele geçmek : yakalanmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
ele gelmek : tutulabilmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
ele vermek : suçlu bir kimseyi haber verip yakalatmak, ihbar etmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli alışmak : bir işte uzluk, ustalık kazanmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli altında olmak : bir şey buyruğunda olmak, istediği anda o şeyden yararlanabilmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli (veya elleri) armut devşirmek : birisini bir iş yaparken öbürü boş durmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli ayağı (olmak) : birinin yardımcısı (olmak), her işine yarar (olmak)"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli ayağı buz kesilmek (veya tutmamak) : güçsüz, dermansız kalmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli ayağı (veya ayağına) dolaşmak : şaşırmak, telaşlanmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli ayağı titremek : korku, sinir vb. sebeplerle heyecanlanmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli ayağı tutmak : beden gücü yerinde olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli aza varmamak : bir şeyi çok alma veya verme alışkanlığında olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli boş çıkmak : umduğunu alamamak, başarısızlığa uğramak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli boş dönmek (veya çevrilmek veya geri gelmek) : umduğunu alamadan dönmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli boş gelmek : armağansız gelmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli cebine (veya cüzdanına veya kesesine) gitmemek (veya varmamak) : çok cimri olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli değmek : bir şey yapmaya vakit ve fırsat bulmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli dursa ayağı durmaz : kıpırdak, hareketli (kimse)"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli ekmek tutmak : geçimini kendi emeğiyle sağlayacak duruma gelmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli eline değmemek : herhangi bir yakınlaşma olmamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli ermek : yapabilmek, ulaşabilmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli ermez gücü yetmez : çaresiz, zavallı"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli genişlemek : bolca paraya kavuşmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli gitmek : bir şeyi kavramak, tutmak istemek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli harama uzanmak : dinî bakımdan yasaklanmış bir işe yönelmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli işe yatmak : becerikli, eli yatkın, uz olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli kalem tutmak : yazı yazmayı bilmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli kırılmak : eli, işe yatkın bir duruma gelmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli kırılsın! : "eli tutmaz olsun, eli bir iş göremez olsun!" anlamında kullanılan bir ilenme sözü"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli kolu bağlı durmak : bir şey yapmadan beklemek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli kolu (eli ayağı) bağlı kalmak (veya olmak) : bir engel dolayısıyla hiçbir iş yapamaz duruma gelmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli kurusun! : "eli tutmaz olsun, eli bir iş göremez olsun!" anlamında kullanılan bir ilenme sözü"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli para görmek : eline para geçmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli silah tutmak : silah kullanabilmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eli varmamak (veya gitmemek) : bir işi yapmaya gönlü razı olmamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elimi sallasam ellisi, başımı sallasam tellisi : elini sallasa ellisi, başını sallasa tellisi"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinde avucunda nesi varsa : "maddi olarak sahip olduğu her şey" anlamında kullanılan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinde bulunmak (veya olmak) : o şeye sahip bulunmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinde büyümek : büyütülmek, bakılmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinde kalmak : birinin bakımında, yönetiminde olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinde olmak : bakımı, gözetimi altında olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinde patlamak : bir şey satılamayıp sahibinde kalmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinde tutmak : kendi tekelinde bulundurmak, başkalarına kaptırmamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinden almak : bir şeyden mahrum etmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
... elinden çıkmak : biri tarafından yapıldığı belli olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinden (bir şeyi) düşürmemek : sürekli onunla ilgilenmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinden bir iş (veya şey) gelmemek : çaresizlikten veya yeteneksizlikten bir iş yapamamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinden bir kaza (veya sakatlık) çıkmak : istemeyerek birini yaralamak veya öldürmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinden geleni ardına (veya arkasına) koymamak : yapabileceği bütün kötülükleri yapmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinden geleni yapmak : gücünün yettiği kadarını yapmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinden gelmek : yapabilmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinden hiçbir şey kurtulmamak : her şeyi becerebilmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinden iş çıkmamak : çabuk iş görememek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinden iyi iş gelmek : becerikli, hünerli olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinden kan çıkmak : cinayet işlemek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinden kurtulmak : birinden kaçmayı başarmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinden tutmak : yardım etmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eline almak : bir işin veya yerin yönetimini üstlenmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eline ayağına kapanmak (veya sarılmak veya düşmek) : birine çok yalvarmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eline ayağına üşenmemek : her türlü ayak hizmetini yüksünmeden yapmak, hamarat olmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eline bakmak : bir kimsenin yardımıyla geçinmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eline düşmek : egemenliği, buyruğu altına girmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eline eteğine doğru : her türlü kötülükten uzak olan, dürüst"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eline eteğine sarılmak : çok yalvarmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eline fırsat geçmek : imkân bulmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eline geçmek : kazanmak, edinmek, elde etmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eline (veya elinize veya ellerinize) sağlık : el emeği ile güzel bir şey yapana söylenen iyi dilek sözü"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eline tutuşturmak : karşısındakinin isteyip istemediğini düşünmeksizin verivermek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eline yüzüne bulaştırmak : bir işi gerektiği gibi yapamamak, başarısız olmak, becerememek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elini arı kovanına sokmak : elini taşın altına koymak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elini ayağını öpeyim : "çok yalvarırım" anlamında kullanılan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elini belli etmek (veya göstermek) : kâğıt, okey vb. oyunlarda elindeki kâğıdı veya taşı, oynayanlara belli edecek biçimde sözle, işaretle açıklayıp oynamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elini çabuk tutmak : gerekli önlemi zamanında almak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elini kana bulamak (veya bulaştırmak) : öldürmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elini kolunu sallaya sallaya gelmek : gelirken hiçbir armağan getirmemek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elini kolunu sallaya sallaya gezmek : ortada görünmemesi gereken kimse pervasızca dolaşmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elini kulağına atmak : ezan okumak, gazel veya türkü söylemek için elini kulak kepçesinin arkasına koymak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elini oynatmak : parayı esirgememek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elini sallasa ellisi (başını sallasa tellisi) : birinin karşı cinsten birçok insanı kolaylıkla elde edebileceğini anlatan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak : hiçbir iş yapmamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elini sürmemek : eliyle dokunmamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elini taşın altına koymak (veya sokmak) : bir konuda sorumluluk üstlenmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elini veren kolunu alamaz : "yüzsüz kişiler karşılarındakilerden daima bir şeyler isterler, onlardan kurtulmak kolay olmaz" anlamında kullanılan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elini vicdanına koymak : doğru, yansız, hakça davranmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinin altında (olmak) : her zaman kolayca alınıp yararlanılabilecek yerde ve yakınlıkta (olmak)"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinin hamuruyla erkek işine karışmak : kadınlar, beceremeyeceği işleri yapmaya kalkışmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinin tersiyle çarpmak : ayanın arkasıyla şiddetle tokat atmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinin tersiyle itmek : reddetmek, kabul etmemek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elinle ver, ayağınla ara : ödünç aldığı şeyi geri vermeyi geciktiren veya vermeyenler için söylenen bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eliyle koymuş gibi : aramadan, kolayca"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elle tutulacak tarafı (veya yanı) kalmamak : sağlam bir yanı kalmamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elle tutulur : çok açık ve belli"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elle tutulur gözle görülür (veya dille anlatılır) : çok belirgin, çok açık"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elle tutulur tarafı olmamak : hiçbir değerli veya savunulabilir yanı olmamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
eller yukarı! : "ellerini kaldırarak teslim ol" anlamında kullanılan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
ellerde gezmek : elden ele dolaşmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
ellerim yanıma gelsin : "Allah canımı alsın ki doğru söylüyorum" anlamında kullanılan bir söz"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
-
elleri (veya ellerin) dert görmesin : "ellerine sağlık" anlamında kullanılan bir iyi dilek sözü"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba