-
arkası sıra : zarf Ardından, peşinden"Bunlar operete neden gitmediler, neden arkamız sıra geldiler, anlayamadım." - M. Ş. Esendal
-
sıra dışı : sıfat Alışılmışın dışında olan, olağan dışı, gayritabii, ekstrem"Tam üstüne bastın canım, ben sıradan değil sıra dışı biriyim." - A. Kulin
-
önü sıra : zarf Önünden, çok uzak olmayan bir aralıkla
-
bir sıra : zarf Üst üste, ardı ardına
-
sıradağ : isim, coğrafya Ortak özellikler gösteren, aralarında uzunlamasına vadilerin bulunduğu dağlar dizisi
-
sıra dayağı : isim Kişileri ayrım gözetmeksizin sırayla tek tek dövme"Keşke bu sefer de kazayı bir sıra dayağı ile savuştursa!" - R. N. Güntekin
-
sıra gecesi : isim Güneydoğu Anadolu'da genellikle kış gecelerinde her hafta bir kişinin evinde olmak üzere yapılan sazlı sözlü eğlence
-
sıra işi : sıfat Değeri fazla olmayan
-
sıra makinesi : isim Banka, hastane vb. yerlerde müşterilere veya hastalara sıra numarası veren makine
-
sıra malı : isim, ticaret Değeri ve özelliği olmayan mal
-
sıra saygı : isim Geleneklere uygun olarak karşılıklı gösterilen saygı
-
sıra sayı sıfatı : isim, dil bilgisi Bir şeyin diziliş veya aşamadaki sırasını bildiren sıfat"Üçüncü yol. Beşinci gün. İkinci sınıf."
-
aklı sıra : zarf Aklınca"Ne olacak, aklı sıra adamcağızı avlamaya çıkmış." - R. N. Güntekin
-
ara sıra : zarf Seyrek olarak, arada bir, arada sırada, bazen, bazı bazı, kimi vakit, kimi zaman, zaman zaman, anbean"Ara sıra daha eski dil hususiyetlerine rastlanması tabiidir." - F. İz
-
ardı sıra : zarf Ardınca"Biz de uğultularla denizin ardı sıra / Başka bir deniz gibi dağdan aktık bayıra" - F. N. Çamlıbel
-
keyfi sıra : zarf Birinin kendi istediği gibi
-
peşi sıra : zarf Ardınca"Uçaklar birbiri peşi sıra birer bomba atıp gittiler." - O. Kemal
-
sırtı sıra : zarf Birinin arkasından, izinden
-
yanı sıra : zarf Birlikte"Dilekçelerin, yazışmaların yanı sıra, mahallî basında çıkan yazılar da bolca yer tutuyordu." - A. Kulin
-
o sırada : zarf İçinde bulunulan zamanda"O sırada sıcaktan alıklaşan keçi, sonunda kararını verdi." - N. Cumalı
-
abece sırası : isim Alfabe sırası
-
alfabe sırası : isim Harflerin alfabedeki belirli düzene göre dizilişi, abece sırası, alfabetik sıralama
-
aşama sırası : isim Önem ve değer bakımından gitgide yükselen basamaklar dizisi, hiyerarşi
-
söz sırası : isim Bir toplulukta konuşma yapma zamanı"Bu fırsattan istifade ederek söz sırasını elime geçirmek istedim." - P. Safa
-
tam sırası : zarf En uygun zamanı
-
sıra olmak : düzenli bir biçimde sıra oluşturmak, dizilmek"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sıra (veya sırasını) savmak : sırayla yapılan bir işte sıra kendine geldiğinde gereğini yapmak"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sırası düşmek : uygun zamanı gelmek"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sırası gelmek : bir başkasından sonra sıra birinin veya bir şeyin olmak"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sırası gelmişken : "fırsat düşmüşken, söz bu konudayken" anlamında kullanılan bir söz"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sırasına getirmek : uygun zamanını, fırsatını bulmak"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sırasına göre : durumun gerektirdiği gibi"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sırasını kaybetmek : çocuk veya bebek, hastalık veya başka bir sebep dolayısıyla uyku ve meme zamanını şaşırmak"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sıraya dizmek : sıralamak"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
-
sıraya koymak : düzenlemek, sıralamak"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık