- büyük
sıfat Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." - Y. Z. Ortaç
- sağlam
sıfat Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz, stabil"En sağlam sütunlar üstünde durduğu sanılan devir, bir karton kale gibi yıkılmıştı." - F. R. Atay
- taze
sıfat Bozulmamış, bayatlamamış olan"Beyaz peyniri, ekmeğin taze kabuğuna sarıp ağzıma sokuyorum." - Y. Z. Ortaç
- çok
sıfat Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
- doğru
sıfat Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı
- güzel
sıfat Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı"Güzel kız. Güzel çiçek." "Yalının en güzel odası bizimdi."
- hoş
sıfat Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren"Gelmiş o yaylanın baharı / Öter bülbüller hoştur avazı" - Âşık Veysel
- tam
sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
- çıkar
isim Dolaylı bir biçimde elde edilen kazanç, menfaat, yarar
- iyi
sıfat İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı"Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum." - F. R. Atay
- tatlı
sıfat Şeker tadında olan"Tatlı elma. Tatlı nar."
- akıllı
sıfat Gerçeği iyi gören ve ona göre davranan, akil"İkisi de zeki adamdı, akıllı adamdı, yapıcı adamdı." - Y. Z. Ortaç
- mal
isim Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz varlıkların bütünü"Mal vardı, mülk vardı. At vardı, araba vardı." - Ö. Seyfettin
- yeterli
sıfat Bir işi yapma gücünü sağlayan özel bilgisi olan, kifayetli, ehliyetli
- devlet
isim, hukuk, toplum bilimi Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık
- dini bütün
sıfat, din b. (***) Dinine çok bağlı, inancı sağlam olan, dinin buyruklarını eksiksiz yerine getiren"Dini bütün gelin isterim ben." - A. Kulin
- uygun
sıfat Yakışır, yaraşır, mutabık, mütenasip"Ne var ki bunları şimdiye kadar kimseye anlatmadığım için uygun ifadeyi bulmakta zorlanıyorum." - İ. O. Anar
- kazanç
isim, ticaret Satılan bir mal, yapılan bir iş veya harcanan bir emek karşılığında elde edilen para, getiri, temettü"Sırtında hep aynı kahverengi elbise bulunduğuna göre fazla bir kazanç da sağlamıyordu." - C. Külebi
- dolgun
sıfat Dolarak biçimi yuvarlaklaşmış"Dolgun yastık."
- mamul
sıfat Yapılmış, işlenmiş, imal edilmiş (eşya, yiyecek)
- adam olmak
gelişmek, büyümek
- iyi huylu
sıfat Sonu iyi, tehlikesiz (hastalık), iyicil
- iyilik
isim İyi olma durumu, salah
- yerinde
sıfat İyi, yeterli"Binbaşı uzun boylu, ince yapılı, uzun kır bıyıklı, yaşlı ise de gücü yerinde, her işe eli yatan bir adam." - M. Ş. Esendal
- uslu
sıfat Toplumu, çevresini rahatsız etmeyen, edepli, müeddep, yaramaz karşıtı"Uslu ve çekingen huyum ne kendimi ne de nafakamı herhangi bir sert hareketle savunmaya asla müsait değildi." - Y. K. Karaosmanoğlu
- güçlü
sıfat Gücü olan, kuvvetli, yavuz"Kalın gövdeli, güçlü bir ihtiyardı." - A. Kutlu
- hayır
edat "Yok, öyle değil, olmaz" anlamlarında onamama, inkâr bildiren bir söz"Para var mı? -Hayır. -Yorgun musunuz? -Hayır."
- hayır
isim İyilik, karşılık beklenmeden yapılan yardım
- hayır sahibi
isim Hayırsever kimse"Ne yapacağımı düşünürken içeriden bir hayır sahibi radyoyu açtı." - B. Felek
- menfaat
isim Çıkar"Gelip gidenlerden çok menfaat oluyor." - H. E. Adıvar
- hasenat
isim Yararlı, iyi, güzel işler
- mükemmel
sıfat Kusursuz"Sesinizin tonalitesi mükemmel." - N. Hikmet
- namuslu
sıfat Ahlak kurallarına uygun olarak davranan, namuskâr"Benim babam namuslu bir vatanperverdi." - A. Gündüz
- epey
zarf Az denmeyecek kadar, oldukça, hayli, epeyi, epeyce, epeyice"Epey yürüdü ve üç sokak daha değiştirdi." - T. Buğra
- emin
sıfat Güvenli"Bebesini emin ellere mi bırakmıştı acaba?" - A. Kulin
- doğruluk
isim Doğru ve dürüst olma durumu, doğru olana yakışır davranış, dürüstlük, adalet"Güzel düşün, iyi hisset, yanılma, aldanma / Ne varsa doğrudadır, doğruluk şaşar sanma" - T. Fikret
- münasip
sıfat Uygun, yerinde"Bizim bu dünyadaki hayatımız da bir çileden ibaret olduğu düşünülecek olursa en münasip çilenin de burada olması icap ediyordu." - A. H. Çelebi
- güvenilir
sıfat Güven duygusu veren, güvenilen, itimatlı"Sadece kolejinizde değil eğitim işlerinin tümünde güvenilir bir danışman olabilirim." - N. Hikmet
- sıhhatli
sıfat Sağlıklı"İyi ve sıhhatli olduğumu bildirebilirsiniz." - N. F. Kısakürek
- nazik
sıfat Başkalarına karşı saygılı davranan"Seçilmişlik duygusu insanları birbirine yakınlaştırdığından içeride herkes birbirine karşı son derece nazikti." - E. Şafak
- uysal
sıfat Başkalarına kolayca uyabilen, sözlerini dinleyip karşı gelmeyen, yumuşak başlı"Kadın uysal olduğu zaman kuvvetlidir." - A. Gündüz
- yararlı
sıfat Yarar sağlayan, yararı olan, yarayışlı, faydalı, nafi, avantajlı"Anlattıklarınız benim için çok yararlı." - A. Ümit
- becerikli
sıfat Becerisi olan, elinden iş gelen, usta, maharetli, mahir, mahirane"Halk, onun çok becerikli bir müdür olduğuna inanır." - S. Birsel
- itaatli
sıfat Söz dinleyen, buyruğa uyan, itaatkâr"Kulluk bakımından da o kimseden daha âciz ve itaatlisi olamaz." - N. F. Kısakürek
- hünerli
sıfat Hüneri olan (kimse)
- yakışıklı
sıfat Güzel, gösterişli (erkek)"Kumral bıyıkları ve ölçülü yüz hatlarıyla her zamanki kadar yakışıklıydı." - İ. O. Anar
- faydalı
sıfat Yararlı"Çok faydalı bir şeyi anlatmak istiyorum." - N. F. Kısakürek
- cömert
sıfat Para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek, semih, ahi, bonkör"Elinden gelen her iyiliği yapar, cömerttir, ikramı çok sever." - P. Safa
- yetenekli
sıfat Yeteneği olan, kabiliyetli, istidatlı"Galiba o da babası gibi pek yetenekli değil." - A. Ümit
- fayda
isim Yarar"Biz bu işlerde fayda görmedik." - A. Kulin
- alaka
isim İlgi"Sporla alakası var, dedimse öyle sıkı fıkı bir alaka değil." - N. Hikmet
- başarılı
sıfat Başarı gösteren, muvaffakiyetli"Oldukça başarılı bir öğrenciymiş, notları ortalamanın üstünde." - A. Ümit
- hayırlı
sıfat Yararı, hayrı olan"Dualarında hep hayırlı, dindar evlat isterdi." - Ö. Seyfettin
- ilginç
sıfat İlgi uyandıran, ilgi ve dikkat çekici olan, enteresan"Kızına ilginç mektuplar yazardı." - A. Kutlu
- kerim
sıfat Soylu
- muteber
sıfat Saygın, itibarı olan, hatırı sayılır, sözü geçer"Selanik'in en varlıklı, en muteber, en güzide ailelerinden sayılıyor." - A. İlhan
- muvaffak olmak
başarmak
- neredeyse
zarf Hemen hemen"Arabacım neredeyse donmak üzereydi." - K. Hulûsi
- sağlamlaştırmak
-i Sağlam bir duruma getirmek, pekiştirmek
- yarar
isim Bir işten elde edilen iyi sonuç, fayda, avantaj"Al takke ver külah, kırsal kesimi çocuğunu okutmanın yararına inandırdık." - A. İlhan
- şerefli
sıfat Onurlu"Şerefli insanlar olarak yaşayacak, şerefli insanlar olarak öleceğiz." - E. M. Karakurt
- şeyler
- bozulmamış
- âIâ
- yakşı
- iyi insanlar
- iyi çocuk
- iyi şans
- salâh
- tasarladım
- vasıta olma