-
tam ekmek : isim Geleneksel mayalama tekniği ile üretilen, kepeği alınmamış ekmek
-
tam gün : isim Yasalara göre kabul edilmiş olan bir iş günü süresi
-
tam sırası : zarf En uygun zamanı
-
tam açı : isim, matematik Açının bir kenarını, tepesi çevresinde döndürerek elde edilen açı
-
tam asalak : isim, bitki bilimi Toprağa ve özümlemeye bağlı bütün besinlerini konakçıdan sağlayan bitki asalağı"Yaban keteni tam asalaktır."
-
tam kafiye : isim, edebiyat Dize sonundaki kelimelerin son harfleri arasında bir sesli bir sessiz harf benzeşmesinden oluşan uyak
-
tam sayı : isim, matematik Bir bütünü oluşturan tekler için kararlaşmış bulunan sayı, adedimürettep
-
tam gaz : zarf Hızla, hızlı olarak
-
tamkare : isim, matematik Bir rasyonel sayının veya cebirsel ifadenin karesi olan sayı veya ifade
-
tamtakır : sıfat İçinde bulunması gereken şeylerden hiçbiri bulunmayan, bomboş"Bir zamanlar hazinemiz tamtakırdı, sıçan düşse başı yarılırdı." - T. Halman
-
tam algı : isim, felsefe Bir tasarın veya algı içeriğinin bilinçli olarak kavranması
-
tam anlamıyla : zarf Bütünüyle kapsayıcı bir biçimde, tam manasıyla"Karagöz oynatmaya kalkıştığı geceler ise tam anlamıyla bayramdı." - A. Kutlu
-
tam bakım : isim, tıp (***) Sağlık yönünden yapılan genel yoklama
-
tam bilet : isim İndirimli olmayan bilet
-
tam bölen : isim, matematik Bir nicelikte bir tam sayı kadar bulunan başka bir nicelik"Bir, iki, üç, dört, altı, on ikinin tam bölenidir."
-
tam er : isim, askerlik Tam teçhizatlı asker
-
tam manasıyla : zarf Tam anlamıyla"Öbürü ne kadar çekingen ve sessiz ise bu o kadar yaraş ve konuşkan, tam manasıyla bir İstanbul kadını." - Y. K. Karaosmanoğlu
-
tam mesai : isim Tam gün çalışma
-
tam not : isim "Değerlendirmede en yüksek dereceyi almak, üstün başarı göstermek" anlamlarındaki tam not almak ve "değerlendirmede en yüksek dereceyi vermek" anlamındaki tam not vermek deyimlerinde geçer"Sonraki aylar ve yıllar boyunca da öyle konularda hep tam not
-
tam otomatik : sıfat Bütünüyle otomatik olan (araç)
-
tam pansiyon : isim Konaklama tesislerinde oda, kahvaltı, öğle ve akşam yemekleri gibi hizmetlerin tamamının verildiği sistem
-
tam siper : isim, askerlik Hiçbir yeri görünmeyecek biçimde sipere yatma
-
tam tamına : zarf Bütünüyle, olduğu gibi, tamamı tamamına, tamı tamına"Tam tamına bu kelimelerle değilse de bu fikirleri anlattım." - K. Tahir
-
tam tarife : sıfat İndirimsiz
-
aklı tam ayar : sıfat Akıllı"Zaten bu ailede aklı tam ayar kimse yoktur." - H. R. Gürpınar
-
ortak tam bölen : isim, matematik İki veya ikiden artık sayının hepsini tam olarak bölebilen sayı
-
tamı tamına : zarf Tam tamına"Nitekim bilge bunu açıkça söylemekle kalmaz, tamı tamına uygular da." - N. Uygur
-
tam adamına çatmak : olumsuz bir davranış ve tutum içinde bulunan kimseyle karşı karşıya gelmek"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
-
tam adamını bulmak (veya adamına düşmek) : en uygun kişiyi seçmek"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
-
tam gelmek (veya olmak) : uygun gelmek, uymak"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
-
tam maaşla tekaüt (veya emekli) : işi az, ödeneği çok olan bir işe yerleşenler için söylenen bir söz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
-
tam üstüne basmak : kesin olarak belirlemek"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz