-
büyük para : isim Çok para
-
büyükana : isim Büyükanne
-
büyükanne : isim Nine"Büyükannem yeni dansları eski kabakçı Arapların oyunu kadar bile güzel bulmuyor." - H. R. Gürpınar
-
Büyükayı : özel, isim, gök bilimi Kuzey yarım kürede yedi parlak yıldızı yardımıyla Kutup Yıldızı'nı bulmada kullanılan takımyıldız, Yedigir, Dübbüekber
-
büyükbaba : isim Dede"Büyükbabanın zamanında bergüzarmış, ne yapayım, kıramadım." - E. E. Talu
-
büyükbaş : isim Sığır, manda vb. kasaplık hayvanlara verilen genel ad
-
büyükelçi : isim Bir devletin başka bir devletteki en üst düzey temsilcisi, sefirikebir
-
büyükpeder : isim Büyükbaba, dede"Bu kitap büyükpederin matbaasında diziliyordu." - H. Taner
-
büyükşehir : isim Merkezî idarenin vali yönetimindeki şehirlerinden nüfus ve ticaret bakımından belli bir büyüklükte olanı, megakent, megapol"Gişeden biletlerimizi alarak büyükşehrin bahçesini geziyoruz." - A. Haşim
-
büyük abdest : isim Dışkı, büyük
-
büyük aile : isim, toplum bilimi Büyükbaba, büyükanne ile bunların evli oğullarından, gelinlerinden ve çocuklarından oluşan aile
-
büyük amiral : isim, askerlik Bazı ülkelerde kara ordusunda mareşale denk sayılan donanma subaylarının en yüksek aşamasındaki amiral
-
büyük boy : sıfat Normal ölçülerden daha büyük"Bir ara dans sırasında büyük boy duvar aynalarından birini gösterdi." - N. Cumalı
-
büyük çember : isim, matematik Bir kürenin merkezinden geçen bir düzlemde ara kesiti olan çember
-
büyük dalga : isim, fizik Uzun dalga radyo yayını
-
büyük defter : isim, ticaret Ticari kuruluşların aylık bilanço hesaplarını gösteren defter, ana defter, defterikebir
-
büyük hanım : isim Aile içinde saygın yeri olan ve sözü geçen yaşlı kadın"Bir kandil günü öteki bölükteki büyük hanımın elini öpmeye gitmiştim." - B. Felek
-
büyük harf : isim, dil bilgisi Özel adlarla cümle başları gibi yerlerde kullanılan ve büyük yazılan harf, majüskül
-
büyük kalori : isim, fizik Bir atmosfer basınç altında 1 kilogram suyun sıcaklığını 14,5 °C'den 15,5 °C'ye çıkarmak için gereken ısı enerjisi miktarı, kilokalori
-
büyük kan dolaşımı : isim, anatomi Kalbin sürekli kasılıp gevşemesiyle kanın bütün vücudu dolaşması
-
büyük mağaza : isim Her türlü tüketim malının, özellikle yiyecek maddelerinin ve mutfak gereçlerinin seçilip satın alınabildiği büyük satış yeri, süpermarket, grosmarket
-
büyük mevlit ayı : isim Ay takviminin üçüncü ayı, rebiyülevvel
-
büyük orta : isim, spor Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri
-
büyük önerme : isim, felsefe, mantık Tasımın öncüllerinden büyük olanı, majör
-
büyük sesli uyumu : isim, dil bilgisi Büyük ünlü uyumu
-
büyük tansiyon : isim, tıp (***) Kalbin kasılması sırasında ölçülen kan basıncı
-
büyük terim : isim, mantık Kapsamı daha geniş olan son uç önermesinin yüklemi görevini taşıyan terim
-
büyük tövbe ayı : isim Ay takviminin beşinci ayı, cemaziyelevvel
-
büyük ünlü uyumu : isim, dil bilgisi Türkçe bir kelimenin ilk hecesinde kalın bir ünlü "a, ı, o, u" varsa ondan sonra gelen bütün hecelerin kalın ünlülerle, ince bir ünlü "e, i, ö, ü" varsa sonraki hecelerin de ince ünlülerle sürüp gitmesi kuralı, büyük sesli uyumu: Çocukla
-
ağzı büyük : sıfat Yüksekten konuşan, hava atan
-
burnu büyük : sıfat Kibirli (kimse)"Burnu büyüklerden demokrasiye ancak zarar gelir." - H. Taner
-
küçüklü büyüklü : zarf Küçüğü, büyüğü hep birlikte"Küçüklü büyüklü bütün aile bize geldiler."
-
büyük balık küçük balığı yutar : "güçlüler, güçsüzleri ezer" anlamında kullanılan bir söz"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." - Y. Z. Ortaç
-
büyük başın derdi büyük olur : "büyük işlerin başında bulunanların karşılaşacağı güçlükler de çoktur" anlamında kullanılan bir söz"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." - Y. Z. Ortaç
-
büyük gelmek : kıyafet, bol ve geniş olmak"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." - Y. Z. Ortaç
-
büyük görmek (veya bilmek veya tutmak) : kendini veya başkasını olduğundan üstün saymak, yüceltmek"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." - Y. Z. Ortaç
-
büyük laf etmek : büyük söylemek"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." - Y. Z. Ortaç
-
büyük lokma ye büyük söz söyleme : "başaramayacağın, sonuçlandıramayacağın bir konuda kesin sözler söyleme" anlamında kullanılan bir söz"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." - Y. Z. Ortaç
-
büyük oynamak : çok para koyarak kumar oynamak"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." - Y. Z. Ortaç
-
büyük (söz) söylemek : yapacağı bir şey hakkında kesin konuşarak övünmek"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." - Y. Z. Ortaç
-
büyük sözüme tövbe! : bir konuda çok kesin konuşulduğunda tersi bir durumun başa gelmemesi dileğini belirten bir söz"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." - Y. Z. Ortaç
-
büyük yemin etmek : bir şeyi yapmamak konusunda en kutsal şeyler üzerine ant içmek"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." - Y. Z. Ortaç
-
büyükle büyük, küçükle küçük olmak : her yaş ve durumdaki kişilere karşı dostça, arkadaşça davranmak"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." - Y. Z. Ortaç
-
büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpmek : saygı ve sevgi göstermek"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." - Y. Z. Ortaç
-
büyükten büyüğe : mirasın kardeşler arasında önce büyüğe, o öldüğünde kalanların en büyüğüne geçmesi kuralı"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." - Y. Z. Ortaç