- yumuşak
sıfat Dokunulduğunda veya üzerine basıldığında çukurlaşan, eski biçimini kaybeden, katı karşıtı"Pamuk yumuşaktır."
- açık
sıfat Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı"Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte." - E. Atasü
- çok
sıfat Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
- sıra
isim Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
- çevre
isim Bir şeyin yakını, dolayı, etraf, periferi"Büyük kentlerin çevreleri gecekondularla sarılmıştır." - O. Rifat
- dizi
isim Bir iplik veya tel üzerine dizilmiş inci, boncuk vb.nin oluşturduğu bütün, sıra"İki dizi inci."
- hayli
sıfat Çok"Akşamları Zeyno, çeşme başında hayli zor bir duruma düşüyordu." - H. E. Adıvar
- posta
isim Bir yere gelen veya bir yerden gönderilen mektup ve emanetlerin tümü"Eşyalarımı ilk posta ile bir denk yapıp İstanbul'a gönderdim." - Ö. Seyfettin
- çember
isim, matematik Merkez denilen sabit bir noktadan aynı uzaklık ve düzlemdeki noktalar kümesinin oluşturduğu kapalı eğri
- atık
isim Hastane, ev, fabrika vb. yerlerde kullanılmış, artık işlenemez veya çevre için zarar oluşturan her türlü madde
- el
isim, anatomi Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- el
isim Yakınların dışında kalan kimse, yabancı"Kâtip benim ben kâtibin, el ne karışır!" - Halk türküsü
- el
isim Ülke, yurt, il"Çöller, Yemen ellerinden beter imiş." - A. Gündüz
- tam
sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
- sefer
isim Yolculuk"Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden / Birçok seneler geçti dönen yok seferinden" - Y. K. Beyatlı
- top
isim Birçok spor oyununda kullanılan, türlü büyüklükte, genellikle kauçuktan yapılmış yuvarlak nesne"Havası boşalmış bir futbol topu..." - A. Gündüz
- yuvarlak
sıfat Top veya küre biçiminde olan, müdevver"Yuvarlak bir yüz. Yuvarlak bir masa."
- kurşun
isim, kimya Atom numarası 82, atom ağırlığı 207,21, yoğunluğu 11,3 olan, 327,4 °C'de eriyen, yumuşak ve bükülgen, mavimtırak esmer renkte bir element (simgesi Pb)
- atış
isim Atma işi
- çabuk
sıfat Hızlı, müstacel, yavaş karşıtı"Yüreği ağzında, atabildiği kadar çabuk adımlarla o tarafa seğirtti ve çocuğun ardından koridora girdi." - E. Şafak
- halka
isim Çeşitli metallerden veya tahtadan yapılmış çember"Belinde uzun gümüş halkalarla asılı gümüş anahtarları vardı." - F. R. Atay
- bütün
sıfat Eksiksiz, tam"Size bütün bir kış için kuru ot temin edecek." - N. Hikmet
- kesin
sıfat Şüphe ve duraksamaya yer bırakmayan veya geri dönülmeyen, değişmez, mutlak, kati, maktu"Sevmem kesin sözleri, bir kesin söz duydum mu tersine söylemek gelir içimden." - N. Ataç
- yaklaşık
sıfat Gerçek değeri ve miktarı değil, ondan az fazla veya eksik bir niceliği gösteren, aşağı yukarı bir değerlendirme yapılarak bulunan, takribî"Yaklaşık bir hesap. Yaklaşık bir sayı."
- daire
isim Konut olarak kullanılan bir yapının bölümlerinden her biri, kat"Bu koskoca binanın, pasajın arka tarafında bir kısım daireleri ayrıca kiraya verilmiş." - H. F. Ozansoy
- toparlak
isim Top cephanesi taşıyan araba
- dolgun
sıfat Dolarak biçimi yuvarlaklaşmış"Dolgun yastık."
- tür
isim Çeşit, cins"Yazı türleri."
- mermi
isim Ateşli silahlarla atılan patlayıcı ve delici madde, kurşun"Tarlalara gömülmüş büyük gemi mermilerini, yattıkları yerlerden çıkararak tetkik ettik" - H. S. Tanrıöver
- küresel
sıfat Küre ile ilgili olan
- ileri geri
sıfat Ayrıntıları düşünülmeyen"Haydi kızım, haydi işine. Böyle ileri geri sözlerle kendini de beni de iyi saatte olsunların hışmına uğratacaksın." - H. R. Gürpınar
- seri
isim Herhangi bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, dizi"Bu, seri hâlinde yazılmış bir yazı değildir." - S. F. Abasıyanık
- seri
sıfat Hızlı"Nazik ve oynak tavırlar, seri kelimelerle sözüne devam etti." - R. N. Güntekin
- suratlı
sıfat Yüzü ...-yı andıran"Hatta bu kararlı ve aceleci hâliyle katil suratlı kahveciyi ürkütmeyi başardığı bile söylenebilirdi." - İ. O. Anar
- değirmi
sıfat Yuvarlak"Bir iki tane değirmi, büyücek yufka açmıştı." - N. Nâzım
- dönmek
nsz Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek"İçeride anahtarın acı bir gıcırtıyla döndüğünü duydum." - Y. Z. Ortaç
- devir
isim Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası"Bana sorarsanız devrimiz nasihat devri olmaktan çıktı." - B. Felek
- dolaşma
isim Dolaşmak işi"Bir yaşlı yörük kasaba sokaklarında dolaşmaya başlamıştı." - T. Buğra
- dolaşmak
nsz Gezmek, gezinmek"Büsbütün gece kapanmadan şehri biraz dolaşmak istedik." - H. S. Tanrıöver
- doldurmak
-i Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek"Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu." - A. Ağaoğlu
- dönem
isim Belli özellikleri olan zaman parçası, periyot"Otuz yedi yaş bana bitmez tükenmez bir dönem gibi geldi." - H. E. Adıvar
- bitirmek
-i Bitmesini sağlamak, sona erdirmek, tüketmek, tamamlamak, sonuçlandırmak"Bu işi sonuna kadar bitirmek lazım." - P. Safa
- raund
Boks, Boks maçında devrelerden her biri.Üç dakika süren raund,amatör boksta üç;profesyonel boksta anlaşma zeminine bağlı olarak 4-15 raund arasında değişir.
- atım
isim Atma işi"Kimi yayı öptü, kimi fırlattı / En er kemankeşe yetti üç atım" - Y. K. Beyatlı
- açıkça
zarf Gizli bir yönü kalmaksızın, kolay anlaşılır bir biçimde, alenen, aşikâre"Artık açıkça mahallenin başına dert olmaya başlamış." - Y. N. Nayır
- dilim
isim Bir bütünden kesilmiş veya ayrılmış ince, yassı parça"Ekmek satan yer yokmuş, bir dilim kek alabilmek üzere bir pastacıya giriyorum." - A. Ağaoğlu
- dolay
isim Bir yeri saran başka yerlerin bütünü, civar"Yaratma heyecanı içinde yorulma denen şey onun dolayına uğramazdı." - H. Taner
- etraf
isim Yanlar, taraflar"Her vakit oturdukları büyücek masanın etrafına yerleştiler." - P. Safa
- hakkında
zarf İlgili olarak, üzerine"Her iki eserde de bu suallerin cevapları hakkında uzun uzun tafsilat verilmektedir." - A. H. Çelebi
- kanon
isim, müzik Eşit aralıklarla ilerleyen ancak birlikte değil, art arda duyulan iki veya daha çok sesin birbirini sürekli taklit etmesiyle oluşan bütün
- raunt
isim Boks vb. spor karşılaşmalarında devrelerden her biri
- toplamak
-i Bir araya getirmek"Şairin bütün eserlerini, bütün hatıralarını toplayacak." - O. S. Orhon
- yuvarlaklaşmak
nsz Yuvarlak bir biçim almak, yuvarlak duruma gelmek
- yuvarlaklaştırmak
-i Yuvarlak duruma getirmek
- çepeçevre
sıfat Bütün yanlarını kuşatan"Çepeçevre dağlar arasında Manisa, akşamları morararak susar." - P. Safa
- şişmanlamak
nsz Şişman duruma gelmek"Sizi biraz şişmanlamış buldum." - H. E. Adıvar
- Golf, Bir oyun süresince golf sahasındaki 18 çukurun tamamının oynanmasıdır. Resmi turnuvalar genellikle Perşembe günü başlayıp Pazar günü biten 4 round üzerinden yapılır.
- etrafında
- çevresinde
- civarında
- devrederek
- değirmi hale koymak
- dolaşıp geçmek
- dön- mek
- dönerek yapılan dans
- dönüp dolaşarak
- etrafa
- etrafına
- etrafını dolaşmak
- her yönden
- silindir şeklinde
- top şeklinde
- yuvarlak toparlak daire
- yuvarlak şey
- çekinmesiz
- çekinmeyerek
- çevresine