-
gündöndü : isim, bitki bilimi Ayçiçeği"Mısırlar, gündöndüler bozulmuş, içi tezekle sıvalı harmanlara getirilmişti." - M. Başaran
-
köşe dönücü : isim Çıkarını, en kısa zamanda sonuç alacak biçimde düşünen kimse, köşe dönmeci
-
döne dolaşa : uzun süre gezerek"İçeride anahtarın acı bir gıcırtıyla döndüğünü duydum." - Y. Z. Ortaç
-
dönüp dolaşmak : uzun süre gezmek"İçeride anahtarın acı bir gıcırtıyla döndüğünü duydum." - Y. Z. Ortaç
-
dönüp geriye bakmak : eskiyi hatırlamak, geçmişi gözden geçirmek"İçeride anahtarın acı bir gıcırtıyla döndüğünü duydum." - Y. Z. Ortaç
-
fırdöndü : isim Biri döndüğünde ötekinin de dönmesini engellemek için uç uca getirilerek serbest bir eksenle bağlanmış çift halka
-
yanardöner : sıfat Kıpırdadıkça çeşitli renklerde parlayan (kumaş, deri vb.), janjan"Üzerinde yanardöner lacivert takım, renk zengini kravat." - A. İlhan