- ekşi
sıfat Sirke veya limon tadında olan
- temiz
sıfat Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan, arı (I), pak, münezzeh, hijyen, hijyenik"Ayak basacak tek adımlık temiz yer yok." - A. Ağaoğlu
- açık
sıfat Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı"Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte." - E. Atasü
- Keskin
sıfat Çok kesici, iyi kesen"Sonunda keskin bir taşı testere gibi kullanarak ipi incelte incelte kopardı." - H. R. Gürpınar
- açıkgöz
sıfat Uyanık davranarak çıkar sağlayan, imkânlardan kurnazca yararlanmasını bilen, cingöz, uyanık, kurnaz (kimse)"Bu insanların alabildiğine açıkgöz ve çakır pençe olduklarını bir kere daha anlardık." - A. H. Tanpınar
- açı
isim, matematik Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye
- güzel
sıfat Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı"Güzel kız. Güzel çiçek." "Yalının en güzel odası bizimdi."
- hoş
sıfat Beğenilen, duyguları okşayan, zevk veren"Gelmiş o yaylanın baharı / Öter bülbüller hoştur avazı" - Âşık Veysel
- tam
sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
- ağır
sıfat Tartıda çok çeken, hafif karşıtı"Kurşun, ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır."
- etkili
sıfat Etkisi olan, tesirli, müessir, patetik"Hayli etkili bir yer altı çalışması yapılıyormuş." - A. İlhan
- şiddetli
sıfat Etkisi çok olan, zorlu"Bir aralık rahmetli babam şiddetli bir romatizmaya tutulmuştu." - F. R. Atay
- sert
sıfat Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı"Sert tahta."
- çabuk
sıfat Hızlı, müstacel, yavaş karşıtı"Yüreği ağzında, atabildiği kadar çabuk adımlarla o tarafa seğirtti ve çocuğun ardından koridora girdi." - E. Şafak
- dik
sıfat Yatay bir düzleme göre yer çekimi doğrultusunda bulunan, eğik olmayan
- ince
sıfat Kendi cinsinden olanlara göre dar ve kalınlığı az olan, kalın karşıtı"İnce minare. İnce değnek. İnce kitap."
- tiz
sıfat İnce, keskin (ses)"Tüfeklerin daha tiz yaylım teraneleri bu en yüksek ölüm raksına hâkim olmuş." - H. E. Adıvar
- kesici
isim Kesme işini yapan kimse"Yol kesici."
- mayhoş
sıfat Tadı şekerli ve az ekşi olan"Mayhoş bir şerbet."
- birden
zarf Bir defada
- sivri
sıfat Ucu keskin ve batıcı olan"Sivri gagasından kelimeler çıkarken sanki birer ok oluyordu." - Ö. Seyfettin
- net
sıfat Bütün çizgileri belirgin olan, gözün bütün ayrıntılarıyla algılanan, iyi görünen
- net
isim, spor Tenis, masa tenisi gibi oyunlarda servis atışlarında topun karşı sahaya geçerken fileye değdiğini belirtmek için kullanılan bir söz
- eli çabuk
sıfat Çabuk iş gören, hamarat (kimse)"Bu iş eli çabukların işidir, eli ağır olanlar gitsinler hamal olsunlar." - M. İzgü
- kıyak
sıfat Benzerlerinden üstün olan, çok güzel, mükemmel"Kıyak bir koşu atı. Kıyak bir söz."
- seri
isim Herhangi bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, dizi"Bu, seri hâlinde yazılmış bir yazı değildir." - S. F. Abasıyanık
- seri
sıfat Hızlı"Nazik ve oynak tavırlar, seri kelimelerle sözüne devam etti." - R. N. Güntekin
- diri
sıfat Yaşamakta olan, yaşayan, canlı, ölü karşıtı"Duydum, görmedimse de hortlayan ölüleri / Fakat hortlak diriden kimin vardır haberi?" - F. N. Çamlıbel
- sık
sıfat Benzerleri veya parçaları arasında çok az aralık bulunan, seyrek karşıtı"Ağaçları sık bir bahçe. Sık saç."
- mükemmel
sıfat Kusursuz"Sesinizin tonalitesi mükemmel." - N. Hikmet
- pürüzsüz
sıfat Pürüzü olmayan"Yüzü bir sabah gibi düz ve pürüzsüzdü." - K. Hulûsi
- buruk
sıfat Burulmuş olan
- haşin
sıfat Sert, kırıcı, gönül kırıcı"Bu ağlamayacak kadar keskin, sert, haşin çocuk yüzü birdenbire bir yağmur gibi ağlamaya başladı." - S. F. Abasıyanık
- sertlik
isim Sert, katı olma durumu"Derinin altında bir sertlik hissettim."
- cimri
sıfat Elindeki parayı harcamaya kıyamayan, bitli, eli sıkı, ekti, hasis, kısmık, kibritçi, mıhsıçtı, nekes, pinti, sıkı, varyemez
- dokunaklı
sıfat Etkili, insanın içine işleyen, müessir, patetik"Seni anlıyorum kızım, dedim. Aklıma daha dokunaklı bir söz gelmedi." - M. Ş. Esendal
- belirgin
sıfat Belirmiş durumda olan, göze çarpan, besbelli, açık, bariz, sarih"Sesindeki meydan okuyuş öyle belirgin ki ona iyi davrandığıma pişman olacağım neredeyse." - A. Ümit
- dolandırıcı
isim Birini aldatarak mal veya parasını alan kimse, ayyar, tokatçı"Tükürük müfettişi meğer meşhur bir dolandırıcı imiş." - B. Felek
- istekli
sıfat Bir şeye karşı isteği olan"Neden olmasın, çok istekli bir çocuk. Üstelik genç ve dinamik." - A. Ümit
- diyez
isim, müzik Bir sesin yarım ton inceltileceğini gösteren nota işareti
- hilebaz
sıfat Hileci
- kurnaz
sıfat Kolay kanmayan, başkalarını kandırmasını ve ufak tefek oyunlarla amacına erişmesini beceren, açıkgöz, hin"Kurnaz Ünal, böyle vakitsiz gelişinden pirelendiğini anlamıştı." - O. Kemal
- ani
sıfat Ansızın yapılan"Ani bir hareketle Çakır'ın omzunu kavradı, öne itti, sonra aynı kuvvetle geri çekip bastırdı," - T. Buğra
- aniden
zarf Ansızın"Sonra aniden, görünmeyen biri tarafından azarlanmışçasına susuverdi sıkıntıyla." - E. Şafak
- açık seçik
sıfat Çok açık, çok belirgin"Açık seçik bilgilere dayanmayan bir memleket sevgisinin ne kadar köksüz, ne kadar verimsiz olduğunu acı acı düşündüm." - B. R. Eyuboğlu
- coşkun
sıfat Coşmuş olan"Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben giderim." - T. Fikret
- hesabi
sıfat Hesapçı
- hiddetli
sıfat Kızgın, öfkeli, pürhiddet"Mağrur, bazen zalim olacak kadar hiddetli, bazen çok müşfik ve hassas bir tabiattadır." - A. H. Çelebi
- sek
sıfat İçine su, başka bir içki veya bir sıvı karıştırılmamış (içki)"Sek viski."
- sertçe
zarf Sert bir biçimde"Elimi omzuna koyuyorum. İrkiliyor, sertçe çeviriyor bakışını." - E. Bener
- tesirli
sıfat Etkili"Eski terbiyeyi bilmesi de muhakkak tesirli oluyordu." - A. Ş. Hisar
- uyanık
sıfat Uyumamış, bidar"Uyuyor mu uyanık mı kestiremiyor, uykuyla uyanıklığın sınırlarını bulamıyordu." - A. İlhan
- zeki
sıfat Anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan, zeyrek"En zeki hayvan maymundur."
- şiddetle
- dakik olarak
- diyez işareti
- diyez nota
- göze çarpan
- keskin olarak
- keskin sivri sert zeki
- keskin, sivri, keskin, içe işleyici, keskin, ekşimsi, ani, net, açık seçik, ani ve sert, tam, aniden, diyez, diyez nota, diyez işareti
- notayı tizleştirmek
- seçik
- sivri uçlu
- tiz sesle söylemek
- uzun dikiş iğnesi
- zeki oluş
- çok dikkatli
- çok tiz