- yol
isim Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik
- düzen
isim Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem"Bilhassa toprak ve silah meselelerinin bir düzene konmasını, hem de tezelden istediler." - F. Otyam
- sıra
isim Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
- kural
isim Bir sanata, bir bilime, bir düşünce ve davranış sistemine temel olan, yön veren ilke, nizam"Dil bilgisi kuralları."
- derece
isim Bir süreç içindeki durumlardan her biri, basamak, aşama, rütbe, mertebe"Hukuk tahsilini Paris'te bitirmiş, birinci derece diploma almıştı." - Ö. Seyfettin
- dizi
isim Bir iplik veya tel üzerine dizilmiş inci, boncuk vb.nin oluşturduğu bütün, sıra"İki dizi inci."
- nisan
isim Yılın dördüncü ayı, april
- durum
isim Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon"Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı." - R. N. Güntekin
- takım
isim Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman
- emir
isim Buyruk, komut, talimat, ferman
- sıraya koymak
düzenlemek, sıralamak"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
- tabaka
isim, jeoloji Katman"Madenin üzerindeki kalın toprak tabakası kaldırılıyor."
- tabaka
isim Cepte taşınan tütün veya sigara kutusu"Ceviz ağaçlarının altına çökebilir, tabakalarınızdan birer sigara yakabilirsiniz." - S. F. Abasıyanık
- biçim
isim Biçme işi"Ekim biçim işlerini tamamıyla kadınlara bırakmışlardı." - Ö. Seyfettin
- biçim
isim Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl"İtalya elçiliği bugüne değin ilk biçimini korumuştur." - S. Birsel
- yöntem
isim Bir amaca erişmek için izlenen, tutulan yol, usul, sistem, prosedür, politika"Belki o da bir usandırma yöntemi kullanıyordu." - A. Kulin
- hâl
isim Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar
- birlik
isim Tek, bir olma durumu, vahdaniyet"Tanrı'nın birliğine inanır."
- cins
isim Tür, çeşit"Lalelerin cinsleri günden güne çoğalıyor, soğanları akıl almayacak fiyatlarla satılıyordu." - A. H. Çelebi
- sınıf
isim Öğrencilerin yıllık öğrenime göre ayrıldıkları bölümlerden her biri"Birinci sınıf öğrencileri."
- tür
isim Çeşit, cins"Yazı türleri."
- emretmek
-i, -e Buyurmak, emir vermek"Bunu böyle istiyorum ve böyle emrediyorum." - A. Gündüz
- emir vermek
buyurmak, buyruk vermek
- buyruk
isim Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, buyuru, emir, ferman"Buyruk, bu oğlanın götürülmesi gereken yere götürmem içindir." - M. N. Sepetçioğlu
- rütbe
isim Mertebe, derece, paye"Müfit vatandaş yetiştirmenin kutsi zevki de her rütbenin, her zevkin fevkinde değil midir?" - E. İ. Benice
- tertip
isim Uygun bir sıraya, düzene koyma, sıralama
- usul
isim Kökler, asıllar
- usul
isim Bir amaca erişmek için izlenen düzenli yol, tutulan yol, yöntem, tarz"Kendine baktırmak için güzel usul doğrusu." - H. Taner
- usul
zarf Alçak sesle"Ala gözlü benli dilber / Usul söyle söz ederler" - Karacaoğlan
- ayarlamak
-i Bir ölçünün doğruluğunu belli bir örneğe göre düzeltmek, doğrulamak"Saati radyoya göre ayarlamak."
- mezhep
isim, din b. (***) Bir dinin görüş, yorum ve anlayış ayrılıkları sebebiyle ortaya çıkan kollarından her biri"Anasının hatırasına bu derin hürmet, ömrünün sonlarına doğru, babamda âdeta bir mezhep hâlini almıştı." - Y. K. Karaosmanoğlu
- tarikat
isim, din b. (***) Aynı dinin içinde birtakım yorum ve uygulama farklılıklarına dayanan, bazı ilkelerde birbirinden ayrılan Tanrı'ya ulaşma ve onu tanıma yollarından her biri"Mevlevi tarikatı. Bektaşi tarikatı."
- sipariş
isim Bir şeyin yapılmasını, gönderilmesini, getirilmesini isteme, ısmarlama
- talimat
isim Yönerge"Demir Bey'den beklenilen talimat gelmişti." - R. H. Karay
- sıralamak
-i Birbiri ardı sıra veya yan yana koyarak sıra durumuna getirmek"İskemleleri sıralamak."
- düzenlemek
-i Düzenli, düzgün duruma getirmek, düzen vermek, tanzim etmek"Odasını düzenledi."
- istemek
-i İstek duymak, arzulamak"İçeri girmekten korkarak bahçedeki demir kanepeye oturmak istedi." - P. Safa
- düzensiz
sıfat Düzeni olmayan veya düzeni bozuk, karışık, tertipsiz, intizamsız, gayrimuntazam, aritmik"Parasız, arkadaşsız, huzursuz, düzensiz, yarı aç yarı tok bir yaşam sürdürüyorduk." - A. Kutlu
- dirlik
isim Yaşayış, hayat, sağlık, varlık, geçim
- basamak
isim Bir yere çıkarken veya bir yerden inerken basılan ve art arda gelen, birbirine belirli aralıkları olan düz yüzeylerden her biri"Koşarak basamaklara yürüdü, merdivenleri bir solukta çıktı." - P. Safa
- söylemek
-i Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak"Bu konak için de yine senelerden beri aynı şeyi söylerim." - R. N. Güntekin
- çeşit
isim Aynı türden olan şeylerin bazı özelliklerle ayrılan öbeklerinden her biri, tür, nev"Güçlüğün hiçbir çeşidinden yılmamak, dil arıtıcısı olmanın vazgeçilmez bir koşuludur." - N. Uygur
- nizam
isim Düzen"Evin nizamında Türk kadınlarının vakur zarafeti göze çarpar." - O. S. Orhon
- ısmarlamak
nsz Bir şeyin yapılmasını veya getirilmesini, bu işlerle uğraşan birine söylemek, sipariş etmek"Elbise için kumaş ısmarladım." - M. Yesari
- sipariş vermek
bir şeyin yapılmasını, getirilmesini veya gönderilmesini birine ısmarlamak
- buyurmak
-i, -e Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek, emretmek"Ahlak sadece kötülük etmekten çekinmek değildir, başkalarının edecekleri kötülükleri de önlemeye çalışmayı buyurur." - N. Ataç
- direktif
isim Yönerge
- intizam
isim Düzenli, düzgün olma"Her memleket başkalarının yeniliklerini taklit ile başladığı intizama kendisinin eskiliklerini tahkik ile nihayet verir." - A. H. Müftüoğlu
- ısmarlama
isim Ismarlamak işi, sipariş
- asayiş
isim Bir yerin düzen ve güvenlik içinde bulunması durumu, düzenlilik, güvenlik"Asayişi sağladığımdan emin olunca, gönül rahatlığı içinde yeniden odama, raporun başına dönüyorum." - A. Ümit
- buyrultu
isim, tarih Sadrazam, vezir, beylerbeyi vb. yüksek devlet görevlileri tarafından yazılan buyruk"İsa Bey, dikkati başka yere çekmek için bir askerî yürüyüş gösterisi yapacak, kendi buyruğundaki yerlere bu şekilde fermanlar, buyrultular gönderecekti." - N. Atsız
- düze
isim, kimya Doz
- havale
isim Bir işi bir başkasının sorumluluğuna bırakma, ısmarlama, devretme"Bütün belgelerin bakanlığa havalesi gerekiyor."
- komut
isim Askerlere, izcilere, öğrencilere beden eğitimi çalışmalarında veya bir tören sırasında bir durumdan başka bir duruma geçmeleri için verilen buyruk, emir
- sipariş etmek
bir şeyin yapılmasını veya bir şeyin gönderilmesini istemek, ısmarlamak
- yolunda
- düzen dizi sipariş sınıf
- mezhep fırkası
- mimari tarz
- sıra ile
- usule aykırı
- yönerme
- şeref rütbesi