- düzen
isim Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem"Bilhassa toprak ve silah meselelerinin bir düzene konmasını, hem de tezelden istediler." - F. Otyam
- numara
isim Bir şeyin bir dizi içindeki yerini gösteren sayı, rakam"Tüm duyularım uyanık olarak trenimin rengini ve numarasını bulmaya çalışırdım." - N. Eray
- iş
isim Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık
- el
isim, anatomi Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- el
isim Yakınların dışında kalan kimse, yabancı"Kâtip benim ben kâtibin, el ne karışır!" - Halk türküsü
- el
isim Ülke, yurt, il"Çöller, Yemen ellerinden beter imiş." - A. Gündüz
- oyun
isim Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence"Tenis, tavla, dama, çelik çomak, bale oyundur."
- zor
sıfat Sıkıntı veya güçlükle yapılan, kolay karşıtı"Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir." - B. Felek
- el çabukluğu
isim Bir işi çabuklukla yapabilme ustalığı"Hep aynı numara, sen bize göstereceksen başka el çabukluğu göster." - M. İzgü
- nöbet
isim Sıra, keşik"Bu akşam nöbet sizde, masrafı siz yapacaksınız."
- dolap
isim Genellikle tahtadan yapılmış, bölme veya çekmelerine eşya konulan kapaklı mobilya
- dümen
isim Hava ve deniz taşıtlarında, taşıta istenilen yönü vermeye ve belirli bir doğrultuda götürmeye yarayan hareketli parça
- özellik
isim Bir şeyin benzerlerinden veya başka şeylerden ayrılmasını sağlayan nitelik, hususiyet, hasiyet, hassa, mahsusluk, spesiyalite"Tek özelliği, yüzünün dayanılmaz çirkinliğiydi." - İ. O. Anar
- adet
isim, matematik Sayı"İşe giren kadınların adedi günden güne çoğalıyor." - N. Hikmet
- hüner
isim Beceri isteyen ustalık, beceriklilik"Benim gibi kurak çölde yaşayanların şiirden, hünerden dem vurmaları nasıl mümkün olur?" - A. Kabaklı
- muziplik
isim Takılganlık, yaramazlık"Hem gülüyor hem sık sık bana kaçamak bakışlarla bakıyor, muziplikle göz kırpıyor." - A. Ağaoğlu
- aldatmak
-i Beklenmedik bir davranışla yanıltmak"Ama bu münferit hayranlıklar aldatmamalı bizi." - C. Meriç
- hile
isim Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, ayak oyunu, alavere dalavere, desise, entrika
- ustalık
isim Usta olma durumu
- huy
isim İnsanın yaradılış ve ruh özelliklerinin bütünü, mizaç, tabiat"Can çıktıktan sonra da huy, adamı kolay kolay terk etmiyor." - R. N. Güntekin
- entrika
isim Bir işi sağlamak veya bozmak için girişilen gizli çalışma, oyun, dolap, düzen, dalavere, desise, hile, dek (II)"Komşu çocuğuyla entrikaları, yarım temasları hiç olmamıştır." - Y. Z. Ortaç
- kurnazlık
isim Kurnaz olma durumu
- marifet
isim Ustalık, hüner, uzmanlık"Zaten dünyada her şeyin bir izahı vardır ama marifet, onu izah etmesini bilmeli." - A. H. Çelebi
- şeytanlık
isim Şeytan olma durumu
- yaramazlık
isim Yaramaz olma durumu
- hususiyet
isim Özellik"Zaten insanın en büyük hususiyeti, içinde bulunduğu hâlden kurtulma arzusudur." - A. M. Dranas
- kandırmak
-i Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek"Beni kendisiyle yalnız bırakmaya ve geceyi beraber geçirmeye kandırmak istiyor." - E. İ. Benice
- desise
isim Aldatma, oyun, düzen, hile, entrika"Bilmem hangi ağa desiseyle işret meclisine davet ettiriyor." - O. Kemal
- kandırma
isim Kandırmak işi"O bakışta hiç de melunca bir kandırma fikri gizlenemez." - F. F. Tülbentçi
- azizlik
isim Aziz olma durumu
- beceri
isim Elinden iş gelme durumu, ustalık, maharet
- hokkabazlık
isim Hokkabazın yaptığı iş
- hilekarlık
- hüner, numara, el çabukluğu, marifet, ustalık, beceri, incelik, muziplik, şeytanlık,
- faka bastırmak
- garip taraf
- şey tanlık