-
zor alım : isim, hukuk İşlenen bir suç karşılığı olarak suçlunun malının bütünü veya bir bölümü üstündeki mülkiyetine son verilmesi ve bu mülkiyetin bir başka kuruluşa devredilmesi, müsadere
-
idrar zoru : isim, tıp (***) İdrar torbasında biriken idrarı dışarı atmada zorluk çekme, sidik zoru
-
sidik zoru : isim, tıp (***) İdrar zoru
-
zor bela : zarf Güçlükle"Gömleğinden çıkardığı çuvala cesedi soktuktan sonra zor bela evine kadar taşıdı." - İ. O. Anar
-
zoru zoruna : zarf Zorluk çekerek
-
zar zor : zarf Güçlükle"Liseyi zar zor bitirmiş, uyduruk işlerde yıllarca sürünmüştü." - S. Dölek
-
zor gelmek : bir işin yapılması birine güç gelmek"Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir." - B. Felek
-
zor kullanmak : bir işin yapılması için her türlü baskıya başvurmak"Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir." - B. Felek
-
zor oyunu bozar : hile, güç kullanarak düzenlenen oyun boşa çıkarıldığında söylenen bir söz"Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir." - B. Felek
-
zora binmek : iş ancak zor kullanılmakla sonuçlanacak bir hâl almak"Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir." - B. Felek
-
zora gelememek : baskıya, sıkıntıya veya sıkı bir çalışmaya dayanamamak, katlanamamak"Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir." - B. Felek
-
zora koşmak : güçlük çıkarmak"Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir." - B. Felek
-
zoru olmak : kendisini zorlayan bir durumu, bir sıkıntısı olmak, sorunu bulunmak, güçlüğü olmak"Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir." - B. Felek
-
zorun ne? : "amacın ne, ne istiyorsun?" anlamında kullanılan bir söz"Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir." - B. Felek
-
zorunda bırakmak : yapmaya mecbur etmek"Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir." - B. Felek
-
zorunda kalmak (veya olmak) : kesinlikle yapması gerekmek, yapmaya mecbur olmak"Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir." - B. Felek