- bağlı
sıfat Bir bağ ile tutturulmuş olan"Günlerden beri bağlı duran demir, sert bir hırıltıyla denize daldı." - Halikarnas Balıkçısı
- disiplin
isim Bir topluluğun, yasalarına ve düzenle ilgili yazılı veya yazısız kurallarına titizlik ve özenle uyması durumu, sıkı düzen, düzence, düzen bağı, zapturapt"Bu belki de ordu için şart olan disiplin ruhunu bende bulamamış olmalarındandır." - R. N. Güntek
- madde
isim Duyularla algılanabilen nesne
- ders
isim Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi"Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu." - S. F. Abasıyanık
- iş
isim Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık
- alan
isim Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha
- dal
isim Ağacın gövdesinden ayrılan kollardan her biri"Cılız dallar, yeşili fersiz, tırnak kadar yapraklar!" - T. Buğra
- dal
isim Arka, sırt
- dal
sıfat Çıplak, yalın"Dalkılıç. Daltaban."
- konu
isim Konuşmada, yazıda, eserde ele alınan düşünce, olay veya durum, mevzu, süje"Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım bazen." - Y. Z. Ortaç
- kul
isim Tanrı'ya göre insan"Kul ile Tanrı'nın arasına girilmez."
- laf
isim Söz, lakırtı"Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf." - E. İ. Benice
- neden
zarf Bir olayı doğuran başka bir olayı sormak için kullanılan bir söz; niçin"Biz Şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?" - H. Taner
- sebep
isim Bir şeyin olmasına veya belli bir hâlde bulunmasına yol açan şey"Her medeniyet çöküş sebeplerini kendi içinde taşır." - C. Meriç
- şahıs
isim Kişi"Yazılarınız da şahıslarınız da birbirine benzemez." - P. Safa
- denek
isim Üzerinde deney yapılan canlı veya şey"Yeni denek adaylarıyla uğraşmak onun göreviydi." - O. Aysu
- bahis
isim Üzerinde konuşulan şey, konu"Bu bahisleri bırakalım artık." - P. Safa
- vatandaş
isim Yurttaş"Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." - Atatürk
- arz etmek
sunmak
- hedef
isim Nişan alınacak yer, nişangâh
- nesne
isim Belli bir ağırlığı ve hacmi, rengi olan her türlü cansız varlık, şey, obje
- özne
isim, dil bilgisi Bir cümlede bildirilen işi yapan, yüklemin bildirdiği durumu üzerine alan kimse veya şey, fail, süje: Çocuk uyudu. Çocuk henüz küçüktür cümlelerinde çocuk sözü öznedir
- şey
isim Madde, eşya, söz, olay, iş, durum vb.nin yerine kullanılan, belirsiz anlamda bir söz"İnsan bir şeyin değerini ondan yoksun kalınca anlıyor." - Halikarnas Balıkçısı
- malzeme
isim Gereç"Kullanılacak tüm malzemeleri denetleyip her gelişmeden anında haberdar edilmek istiyordu." - E. Şafak
- macera
isim Baştan geçen ilginç olay veya olaylar zinciri, serüven, sergüzeşt, avantür"Türk şiirinin ve Türk musikisinin bir gurbet macerası olduğunu bilirdim." - A. H. Tanpınar
- mesele
isim Sorun"Gazeteler vakit vakit bir meseleyi öne sürerler." - N. Hikmet
- fail
sıfat Eden, yapan, işleyen"Vilayetin bir yerinde faili yakalanamayan bir irtica vakası çıkar." - R. N. Güntekin
- mevzu
isim Konu"Para aklımdan geçen bir mevzu olmamıştır." - A. Gündüz
- tema
isim Asıl konu, temel motif, ana konu"Anıtın teması, Kurtuluş Savaşı'ydı. Tablonun teması."
- husus
isim Konu, madde"Mallarımın idaresi hususunda kendisinden hiçbir yardım esirgemiyorlar." - E. E. Talu
- maruz
sıfat Bir olayın, bir durumun etkisinde veya karşısında bulunan"Herkes, her an müthiş bir tehlikeye maruzdur." - P. Safa
- ilgili
sıfat İlgilenmiş olan, ilgisi bulunan, alakalı, alakadar, müteallik"Demokrasiyle ilgili sorunlara tanık olmuş ve önemli dersler almıştı." - H. Topuz
- tebaa
isim, hukuk Uyruk"Şüphesiz tebaasını mesut eden, koruyan bir kral da değerli bir insandır." - M. Kaplan
- süje
isim Konu
- uyruk
isim, hukuk Bir devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olma durumu, tebaa
- bende
isim Kul, köle"Aynı zamanda, bu has ve vefakâr bendesine mim koymuştu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- bilim dalı
Üniversite, Üniversitelerde bölümlerin alt bilim veya uzmanlık dalları. Disiplin olarak da adlandırılır. Öğretim konusu olan veya olabilecek bilgilerin bütünü.
- dürtü
isim, ruh bilimi Bedensel veya ruhsal dengenin değişmesi sonucu ortaya çıkan ve canlıyı türlü tepkilere sürükleyebilen içten gelen gerilim"Sevgi bir dürtüdür."
- işlemci
isim, bilişim Bilgisayar programlarının herhangi bir dilinde yazılmış programı, bilgisayarda işletmeyi sağlayan programlar topluluğu
- kadavra
isim Tıp öğretiminde, üzerinde çalışma yapılan ölü insan veya hayvan vücudu"Akşama doğru artan dayanılmaz kokuya rağmen kadavra üzerinde tam iki gün aralıksız çalıştı." - İ. O. Anar
- tabi kılmak
egemenliği altına almak, boyun eğdirmek, kendine uydurmak"Sanki bütün kamara, bütün halk, onlara tabi, onlara mahkûmdu." - P. Safa
- öznel
sıfat Özneye ilişkin olan, öznede oluşan, nesnelerin gerçeğine değil, bireyin düşünce ve duygularına dayanan, enfüsi, subjektif, nesnel karşıtı"Bence bunu düşünelim ve ortaya çıkacak öznel davranışımızı içtenlikle dile getirelim." - M. C. Anday
- tabı
- kul, bende, konu, mevzu, ders, denek, özne, tabi, bağımlı, olası, muhtemel, meyilli, bağlı,
- boyun eğdirmek
- ders konusu
- hükmü altına almak
- itaat ettirmek
- maruz olan kimse
- tasarrufunda
- tesiri altında
- tesiri altında bırakmak