anlami-nedir.com, nedir, nedemek
Kelime ve Karakter Sayacı

mean

Kelimeler > M ile başlayan kelimeler > mean nedir ?
mean
mean, mean nedir ,mean ne demek
  • yol

    isim Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik

  • kötü

    sıfat İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı"Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur." - N. F. Kısakürek

  • Araç

    isim Bir iş yapmakta veya sonuçlandırmakta gücünden yararlanılan nesne

  • güç

    isim Fizik, düşünce ve ahlak yönünden bir etki yapabilme veya bir etkiye direnebilme yeteneği, kuvvet, efor"Zihin gücü. Yaşama gücü."

  • güç

    sıfat Ağır ve yorucu emekle yapılan, çetin, müşkül, kolay karşıtı"Bir sanat eserini tenkit ne güç iştir!" - A. M. Dranas

  • Orta

    isim Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer"Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler." - Y. K. Karaosmanoğlu

  • kaba

    sıfat Özensiz, gelişigüzel yapılmış, zevksiz, sakil, ince karşıtı"Cebinden kaba fil dişi saplı bir de çakı çıkardı." - Ö. Seyfettin

  • aşağı

    isim Bir şeyin alt bölümü, zir, yukarı karşıtı

  • zor

    sıfat Sıkıntı veya güçlükle yapılan, kolay karşıtı"Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir." - B. Felek

  • alçak

    sıfat Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı"Kaşlarını çatarak bakakaldı dairenin alçak balkonuna." - E. Şafak

  • orta terim

    isim, mantık İki öncülü içine alan terim

  • yoksul

    sıfat Geçinmekte çok sıkıntı çeken (kimse, toplum, ülke), yoksuz, varlıksız, variyetsiz, fakir, fukara, zengin, varsıl karşıtı"O kadar yoksulmuş ki rüyasında bile eline para değmemiş." - E. Şafak

  • ortalama

    isim Ortalamak işi

  • anlamına gelmek

    bir anlam bildirmek

  • neden olmak

    bir şeyin olmasına veya ortaya çıkmasına yol açmak, sebep olmak"Biz Şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?" - H. Taner

  • sebep olmak

    neden olmak, yol açmak"Her medeniyet çöküş sebeplerini kendi içinde taşır." - C. Meriç

  • fakir

    sıfat Geçimini güçlükle sağlayan, yoksul, fukara, zengin karşıtı"En fakir köyler taştandır ve üstü kiremittir." - F. R. Atay

  • niyet etmek

    bir şeyi yapmayı zihinde tasarlamak, düşünmek, niyetlenmek"Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek." - A. Ümit

  • aşağılık

    isim Aşağı olma durumu, adilik

  • bayağı

    sıfat Aşağılık, pespaye"Bütün hareketleri adi, kaba ve bayağı idi." - Ö. Seyfettin

  • düşünmek

    -i Aklından geçirmek, göz önüne getirmek"Ben şimdi o güzel çehreden başka / Ne bir yüz düşünür ne hatırlarım" - N. H. Onan

  • mükemmel

    sıfat Kusursuz"Sesinizin tonalitesi mükemmel." - N. Hikmet

  • ahlaksız

    sıfat Ahlak kurallarına uymayan

  • değersiz

    sıfat Değeri olmayan veya değeri çok az olan, önemsiz, kıymetsiz, naçiz"Peki öyleyse neden söz vermeyi değersiz bulmuşuz?" - N. Uygur

  • huysuz

    sıfat Huyu iyi olmayan, kötü huylu"Yeni edindiği bu huysuz ve kavgacı tabiatı, küçükken masum hâllerinin ona sağlamış olduğu hoşgörüyü çabucak yok etti." - Y. N. Nayır

  • keyifsiz

    sıfat Sağlığı pek yerinde olmayan, rahatsız

  • terbiyesiz

    sıfat Terbiyesi olmayan

  • kurmak

    -i Bir şeyi oluşturan parçaları birleştirerek bütün durumuna getirmek, monte etmek"Geniş çöl ufukları arasında çadırlarımızı kurduk." - F. R. Atay

  • tehlikeli

    sıfat Tehlikesi olan, korkulu, muhataralı"Bizim aramızda, birbirimiz hakkında çok şey bilmek gereksiz olduğu gibi tehlikelidir de." - R. Mağden

  • çirkin

    sıfat Göze veya kulağa hoş gelmeyen, güzel karşıtı"Kız öyle müstesna bir güzelliğe sahip olmamakla beraber çirkin de değildi." - H. R. Gürpınar

  • acımasız

    sıfat Acıma duygusu olmayan, katı yürekli, merhametsiz"Leylâ Erbil'deki acımasız eleştirelliği yalın çizgilerle dışa vurmuştu." - S. İleri

  • cimri

    sıfat Elindeki parayı harcamaya kıyamayan, bitli, eli sıkı, ekti, hasis, kısmık, kibritçi, mıhsıçtı, nekes, pinti, sıkı, varyemez

  • hasis

    sıfat Cimri"Hasis kadın tozu dumana katar, kıyameti koparır." - P. Safa

  • pinti

    sıfat Aşırı derecede cimri, hasis

  • adi

    sıfat Değersiz, kötü, sıradan, hiçbir özelliği olmayan"Sonra redingot devri geldi ve redingot içinden yarı uşak, yarı kapı kulu, riyakâr, adi bir nesil türedi." - Y. K. Karaosmanoğlu

  • rezil

    sıfat Alçak, aşağılık"Ah, seni serseri, rezil, alçak seni! Demek bana başkaldırıyorsun!" - N. Hikmet

  • istemek

    -i İstek duymak, arzulamak"İçeri girmekten korkarak bahçedeki demir kanepeye oturmak istedi." - P. Safa

  • utangaç

    sıfat Bir topluluk içinde gereken güven ve cesareti kendinde bulamayan, rahat konuşamayan ve rahat davranamayan, sıkılgan, mahcup"Bunlar çoğunlukla çekingen, utangaç olurlardı." - A. Kutlu

  • vasat

    sıfat Orta

  • tasarlamak

    -i Bir şeyin nasıl gerçekleşebileceğini düşünmek, zihinde hazırlamak"Nasıl bir iş edinmeyi tasarladığını anlıyorum şimdi." - N. Hikmet

  • nezaketsiz

    sıfat Nazik olmayan"Birdenbire tavırlarını değiştirmişler, nezaketsiz diyemeyeceğim ama oldukça soğuk bir eda takınmışlardı." - Y. K. Karaosmanoğlu

  • şahane

    sıfat Hükümdarla ilgili, hükümdara özgü olan

  • demek

    nsz Söylemek, söz söylemek"Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar." - B. Felek

  • kastetmek

    -i Amaçlamak, amaç olarak almak"Ev deyince kasabada dört beş tane zengin evini kastediyorum." - S. F. Abasıyanık

  • demek istemek

    bir şeyi anlatmak istemek"Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar." - B. Felek

  • amaçlamak

    -i Bir amaca ulaşmayı istemek, istihdaf etmek"Yüzlerce ilaç, onlarca yöntem hep bunu amaçlamıştı." - E. Şafak

  • manasına gelmek

    anlamına gelmek"Ne Hak buyruğun tutarsın ne kul sözün işitirsin / Hiç bilmezsin mana nedir, ne dilde çağırmak gerek" - Yunus Emre

  • planlamak

    -i Yapılacak bir işi belli plana göre düzenlemek

  • ifade etmek

    anlatmak"Bu kitabın bende hazin bir intiba bıraktığını söylersem yanlış bir ifadede bulunmamış olurum." - A. H. Çelebi

  • kötü huylu

    sıfat Huyu kötü olan (kimse)

  • gerektirmek

    -i Gerekli kılmak, icap ettirmek, istilzam etmek

  • manaya gelmek

    anlam bildirmek"Ne Hak buyruğun tutarsın ne kul sözün işitirsin / Hiç bilmezsin mana nedir, ne dilde çağırmak gerek" - Yunus Emre

  • yol açmak

    yol yapmak

  • cimrilik

    isim Cimri olma durumu, eli sıkılık, hisset, imsak, mıhsıçtılık, nekeslik, pintilik, sıkılık"Cimrilik tutkusuyla, oturmak için ucuzca, kötü bir ev arasanız bulamazsınız." - Ç. Altan

  • kılıksız

    sıfat Giyimi düzgün olmayan, sünepe, kıyafetsiz, süfli"Çocuk, kılıksız ve bakımsız." - N. F. Kısakürek

  • mana vermek

    kendince bir yargıya varmak, yorumlamak"Ne Hak buyruğun tutarsın ne kul sözün işitirsin / Hiç bilmezsin mana nedir, ne dilde çağırmak gerek" - Yunus Emre

  • vasati

    sıfat Ortalama"Tıp kongresi, yaşlılık ve vasati insan ömrü üzerine eğilmiş." - B. Felek

  • Kötü niyet taşıyan.
  • anlama gelmek
  • iki şeyin ortası
  • ikisi ortası
  • ortalama nicelik
  • pinti, cimri, kaba, çirkin, huysuz, haşin, adi, bayağı, alçak, acımasız, anlamına gelmek, demek olmak, demek istemek, kastetmek, istemek, niyet etmek, aritmetik ortalama
  • ılımlık
Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş

Yeni Bir Kelime Öğren?

  • tedirgin
  • neşesi kaçmak
  • womanlike
  • avukatlık
  • ilmi
  • favourably
  • enervate
  • eğitimli
  • akademisyen
  • neşesini bulmak

anlami-nedir.com'u Türkçe dil araçları sunan bir sözlüktür, yakın zamanda sadece anlamlar değil türkçe ingilizce sözlük, akademik aramalar ve birçok edebi araç ile karşınıza çıkacaktır.

anlami-nedir.com içeriklerini öncelikle TDK'dan sonra ise editörlerin kontrolünden geçirerek sizlere sunmaktadır, eğer bir hatalı kısım gördüyseniz lütfen iletişim'e geçiniz

Sizde Türkçemize katkıda bulunmak ve bilinmiyenleri aktarmak isterseniz editör olup paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yunus Emre : "Biriktirdiğin değil, paylaştığın senindir"

Takip edin

Sitemap Yasal Konular İletişim Hakkında İndeksler Son Eklenenler Kelime Sayacı