- sağlam
sıfat Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz, stabil"En sağlam sütunlar üstünde durduğu sanılan devir, bir karton kale gibi yıkılmıştı." - F. R. Atay
- sağ
sıfat Vücutta kalbin bulunduğu tarafın karşısında olan, sol karşıtı"Sağ cebinde kocaman bir gazete tomarı görünüyordu." - Ö. Seyfettin
- sağ
sıfat Sağlam, esen
- tam
sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
- iyi
sıfat İstenilen, beğenilen nitelikleri taşıyan, beğenilecek biçimde olan, kötü karşıtı"Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum." - F. R. Atay
- kul
isim Tanrı'ya göre insan"Kul ile Tanrı'nın arasına girilmez."
- tüm
isim Bir şeyin bütünü, tamamı, hepsi"Parasının tümünü kaybetti."
- tüm
isim Tümsek
- bütün
sıfat Eksiksiz, tam"Size bütün bir kış için kuru ot temin edecek." - N. Hikmet
- toplu
sıfat Topu olan"Toplu tabanca."
- kesintisiz
sıfat Aralıksız"Kesintisiz kahkahalarla gülmekte, sevinçten oynamaktadır." - T. Oflazoğlu
- sağlıklı
sıfat Sağlık durumu iyi olan, sağlam, esen, sıhhatli"Birbirlerine sağlıklı, esenlikli bir kış dilediler." - T. Buğra
- tamamen
zarf Bütün olarak, büsbütün, baştan sona"Ulaşım çileleri böylece giderilince köprüyü tamamen unutmuşlardı." - A. Kulin
- tamam
sıfat Bütün, tüm"Paranın tamamını verdim."
- yekpare
sıfat Bir parçadan oluşan, tek parça, bütün"Pencerelerin karşı duvarı yerden tavana kadar yekpare aynayla örtülüydü." - C. Uçuk
- eksiksiz
sıfat Eksiği olmayan, tam, tamam
- toplam
isim, matematik Toplama işleminin sonucu, mecmu, yekûn
- hepsi
zamir Bütünü, tamamı, tümü, cümlesi"Mücrim onlarmış gibi, baktım, hepsi hüzünde / Çocuk utangaçlığı var hepsinin yüzünde" - F. N. Çamlıbel
- topluca
sıfat Vücutça biraz dolgun"Topluca bir genç."
- bütünüyle
- tümüyle
- tümü
- iyileşmiş
- sağalmış
- tam şey
- tam, bütün, hamısı, tek parça, bitev