- çürük
sıfat Çürümüş olan"Yabancı, kirli, çürük dişlerini göstererek gülümsüyordu." - Ö. Seyfettin
- açık
sıfat Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı"Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte." - E. Atasü
- sulu
sıfat Suyu olan, içinde su bulunan, koyu karşıtı"Eczanede acaba nane suyu yahut zararsız bir sulu ilaç var mıdır?" - R. N. Güntekin
- eksik
sıfat Bir bölümü olmayan, noksan, natamam"Bu kitap eksik, baş tarafı yok."
- zayıf
sıfat Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan)"Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım." - S. M. Alus
- hafif
sıfat Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı
- kusur
isim Eksiklik, noksan, nakısa"Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." - M. Çınarlı
- vurgusuz
sıfat Vurgu ile söylenmeyen"Vurgusuz kelime."
- dayanıksız
sıfat Dayanmayan, sağlam olmayan, güçsüz, metanetsiz
- cılız
sıfat Çok zayıf ve güçsüz, eneze, nahif"Hanın sahibi cılız bir adamdı." - S. F. Abasıyanık
- güçsüz
sıfat Gücü olmayan, âciz
- iradesiz
sıfat, felsefe, ruh bilimi İstençsiz"O, artık bu adamın elinde iradesiz, cansız bir şey gibiydi." - Y. K. Karaosmanoğlu
- bitkin
sıfat Gücü tükenmiş olan, çok yorgun, argın, aygın, dermansız"Bitkin ve tükenik hâliyle cevaplar veriyordu." - G. Sazak
- kırılgan
sıfat Kolay ve çabuk kırılan
- aciz
isim Gücü bir işe yetmez olanın durumu, güçsüzlük"Kendimde mukavemet yerine zaaf, taarruz yerine aciz, mücadele yerine gevşeklik hissediyorum." - E. İ. Benice
- baygın
sıfat Bayılmış, kendinden geçmiş
- kuvvetsiz
sıfat Gücü, kuvveti olmayan, güçsüz"Çuvalları kolaylıkla taşıyan hamallar benim kuvvetsiz ve çelimsiz vücudumla alay ettiler." - K. Bilbaşar
- hastalıklı
sıfat Vücut direnci az olan, çabuk hastalanan, mariz"Doğuştan hastalıklı çocuklar, kardeşlerinin ve yaşıtlarının aksine annelerine aittir yalnızca ve hep öyle kalırlar." - E. Şafak
- yetersiz
sıfat Gerekli bilgi ve yeteneği olmayan, yeterliği olmayan, kifayetsiz, ehliyetsiz
- akılsız
sıfat Aklı, gerçeği görüp ona göre davranmayan, anlayışı kıt"Sen hükûmeti yönetenleri hep bilgisiz, akılsız mı sanırsın?" - N. Cumalı
- dermansız
sıfat Bitkin
- çelimsiz
sıfat Güçsüz, zayıf, nahif"Pek çelimsiz olduğu için oruç tutamıyor." - B. Felek
- hükümsüz
sıfat Yürürlükten çıkarılmış, yürürlükten kaldırılmış, geçersiz, hükmü kalmamış"Bu yasa hükümsüzdür."
- mecalsiz
sıfat Güçsüz, kuvvetsiz, dermansız, takatsiz"Kendimi öyle yalnız, öyle mecalsiz, öyle bitkin hissediyorum ki..." - S. F. Abasıyanık
- iradesizlik
isim, felsefe, ruh bilimi İstençsizlik"Bu zaaf, bu mukavemetsizlik, bu iradesizlik ne idi, niçindi, nereden geliyordu?" - E. İ. Benice
- metanetsiz
sıfat Dayanıksız
- sebatsız
sıfat Sebat etmeyen
- takatsiz
sıfat Takati kalmamış, yorgun argın, dermansız, kudretsiz, mecalsiz
- zafiyet
isim Arıklık, zayıflık
- şaşkın
sıfat Düşünceleri dağılmış, karışmış, ne yapacağını bilemez duruma gelmiş"Şaşkınım, çenem, dudaklarım, dilim sanki artık beni dinlemiyorlar." - A. Ümit
- sağlam olmayan
- halsiz
- güçsüz, zayıf, yetersiz, sulu, açık
- silik çıkmış
- zaaf duyulan şey
- zaaf ile