-
ağır kusur : isim, hukuk Kazalarda dikkatsizlikten ve özensizlikten dolayı işlenen büyük hata
-
kusur aramak : yanlışını, eksikliğini, elverişsizliğini aramak"Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." - M. Çınarlı
-
kusur bulmak : bir şeyin eksikliğini, özrünü görmek"Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." - M. Çınarlı
-
kusur etmek : yanlışlık yapmak"Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." - M. Çınarlı
-
kusur etmemek : hoş karşılanmayacak bir davranışta bulunmamak"Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." - M. Çınarlı
-
kusur işlemek : yanlış davranışta bulunmak"Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." - M. Çınarlı
-
kusura bakmamak (veya kalmamak) : hoş görmek"Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." - M. Çınarlı