- devre
isim Belirlenmiş zaman dilimi"Bu kadar uzun bir bekleyiş devresi, tatsız ara veriş yeter." - A. Gündüz
- devre
zarf Ters, yanlış bir biçimde"Sarıldı boynuma ağlama deyi / Hotozumu devre bağlama deyi" - Karacaoğlan
- derece
isim Bir süreç içindeki durumlardan her biri, basamak, aşama, rütbe, mertebe"Hukuk tahsilini Paris'te bitirmiş, birinci derece diploma almıştı." - Ö. Seyfettin
- katman
isim Birbiri üzerinde bulunan yassıca maddelerin her biri, tabaka
- faz
isim, fizik Elektrik geriliminde evre
- aşama
isim Önem veya değer bakımından gitgide yükselen bir sıra basamakların her biri, rütbe, mertebe, paye
- sahne
isim İzleyicilerin kolayca görebilmeleri için genellikle yerden belli bir ölçüde yüksek yapılan, oyun, müzik vb. gösteri yapmaya uygun yer, oyunluk"Tiyatro yönetimi ve sahne düzeni her bakımdan ilkel, çağın koşullarına uygun olarak bozuktu." - M. And
- meydan
isim Alan, saha"Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu." - Ö. Seyfettin
- iskele
isim Deniz taşıtlarının yanaştığı, çoğu tahta ve betondan yapılmış, denize doğru uzanan yer"Vapurdan indi, iskeleye çıkar çıkmaz etrafına bakındı." - S. F. Abasıyanık
- kat
isim Bir yapıda iki döşeme arasında yer alan daire veya odaların bütünü"Yemekten sonra evin üst katında, ocaklı bir odaya çıktık." - S. F. Abasıyanık
- kat
isim Kesme, kesilme
- tiyatro
isim Dram, komedi, vodvil vb. edebiyat türlerinin oynandığı yer"Her tiyatronun holünde ille smokinli bir müdüre rastlayacaksınız." - H. Taner
- Konak
isim Büyük ve gösterişli ev"Konaktan tekrar mektebe döndükten sonra uzun zaman boynu bükük dolaştım." - E. İ. Benice
- sahneye koymak
tiyatro tiyatro eserini veya müzikal bir oyunu, metin, oyun, yorum, dekor, müzik vb. ögeleri birbiriyle uyumlu duruma getirerek sahne için uygulamak, oynamak, sahnelemek"Tiyatro yönetimi ve sahne düzeni her bakımdan ilkel, çağın koşullarına uygun olarak b
- zemin
isim Taban, döşeme, yer"Kırmızı bir zemin üstünde bir sürü insan, havada uçan beyaz bir kuşa bakıyorlardı." - M. Ş. Esendal
- idare etmek
yönetmek, çekip çevirmek"Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş." - Atatürk
- temsil etmek
hak ve görev bakımından bir kimse veya topluluğun adına davranmak
- safha
isim Evre"Gündelik hayatın türlü safhalarına ait muhavereler ihtiva eden bu gibi eserler Türkçe için de öteden beri yazılagelmiştir." - F. İz
- düzenlemek
-i Düzenli, düzgün duruma getirmek, düzen vermek, tanzim etmek"Odasını düzenledi."
- mertebe
isim Aşama, derece, rütbe"Bu sanatkârı bir yarım ilah mertebesine yükselten ne kuvvet ne de hususiyettir." - A. Ş. Hisar
- basamak
isim Bir yere çıkarken veya bir yerden inerken basılan ve art arda gelen, birbirine belirli aralıkları olan düz yüzeylerden her biri"Koşarak basamaklara yürüdü, merdivenleri bir solukta çıktı." - P. Safa
- hazırlamak
-i Bir şeyi kullanılacak, yararlanılacak duruma getirmek"Bir çeyrek saat içinde bavullarımızı bile hazırlayamazdık." - Y. K. Karaosmanoğlu
- yürütmek
-i Yürüme işini yaptırmak, yürümesini sağlamak
- menzil
isim Yolculukta dinlenmek amacıyla durulan yer, konak"Tanrı yardımcı olsun gayri yolda kalana / Biz menzile vararak atları çektik hana" - F. N. Çamlıbel
- kademe
isim Aşama, basamak, derece
- evre
isim Bir olayda birbiri ardınca görülen, bir işte birbiri ardınca beliren, gelişen değişik durumların her biri, aşama, safha, merhale
- merhale
isim Derece, basamak, aşama, evre"Bu yolun üstünde Edirne bir konak, hürriyet bir merhaledir." - F. R. Atay
- tiyatroculuk
isim Tiyatro sanatçılığı"Sattım dükkânı, verdim kendimi tiyatroculuğa." - N. Hikmet
- yapı iskelesi
- bir günlük mesafe
- sahne hayatı
- sahne, tiyatro sahnesi, tiyatro, sahne yaşamı, tiyatroculuk, aşama, evre, safha, menzil, konak, sahneye koymak, sahnelemek, sahneye konmaya elverişli olmak
- suyun yükseliş derecesi