- örnek
isim Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey, model"Mehmet Akif'in yetişmesi, gençlere bir örnek olarak anlatılmaya layıktır." - İ. A. Gövsa
- parça
isim Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey"Yolun bu parçası bozuk."
- tane
isim Herhangi bir sayıda olan şey, adet
- taş
isim Kimyasal veya fiziksel durumu değişiklikler gösteren, rengini içindeki maden, tuz ve oksitlerden alan sert ve katı madde"Kireç taşı. Oltu taşı."
- iş
isim Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık
- oyun
isim Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence"Tenis, tavla, dama, çelik çomak, bale oyundur."
- tüfek
isim Savaş veya avda kullanılan, uzun namlulu ateşli silah
- mobilya
isim Oturulan, yemek yenilen, çalışılan, yatılan yerlerin döşenmesine yarayan taşınabilir eşyaya verilen genel ad, möble"Odalarda mobilya namına, uzun, kısa yuvarlak bir sürü masayla sandalyeden başka bir şey yok." - E. M. Karakurt
- top
isim Birçok spor oyununda kullanılan, türlü büyüklükte, genellikle kauçuktan yapılmış yuvarlak nesne"Havası boşalmış bir futbol topu..." - A. Gündüz
- dama taşı
isim Dama oynanan taş
- tuğla
isim Balçığın kalıplara dökülüp güneşte kurutulduktan sonra özel ocaklarda pişirilmesiyle yapılan ve duvar örmekte kullanılan yapı malzemesi"Çocuklar taşları, kırılmamış briketleri, tuğlaları çarçabuk bir yana yığdılar." - L. Tekin
- bölüm
isim Bir bütünü oluşturan parçaların her biri, kısım"Gelgelelim, hayatın bu masalsı bölümü çok kısa sürüyor." - A. Ağaoğlu
- silah
isim Savunmak veya saldırmak amacıyla kullanılan araç
- yama
isim Delik ve yırtığı uygun bir parça ile onarma, kapatma
- piyes
isim Oyun"Geceleri tiyatroların önünde saatlerce bekleyerek ucuz yerlere yerleşirdik, sevdiğimiz piyesleri seyrederdik." - Y. K. Beyatlı
- eser
isim Emek sonucu ortaya konan ürün, yapıt"Boğaziçi doğrudan doğruya Türklerin eseridir." - Y. K. Beyatlı
- kırıntı
isim Bir şeyden ayrılan küçük parça"Beyaz etekliğindeki ekmek kırıntılarını kuşlara serper." - S. F. Abasıyanık
- kısım
isim Parçalara ayrılmış bir şeyin her bölümü, bölük, kesim"Felsefenin teorik olan kısmına pek aldırmaz." - N. Araz
- resim
isim Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri"Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı." - T. Buğra
- adet
isim, matematik Sayı"İşe giren kadınların adedi günden güne çoğalıyor." - N. Hikmet
- dilim
isim Bir bütünden kesilmiş veya ayrılmış ince, yassı parça"Ekmek satan yer yokmuş, bir dilim kek alabilmek üzere bir pastacıya giriyorum." - A. Ağaoğlu
- yapıt
isim Bir emek sonucunda ortaya konulan ürün, eser"Yapıtının sağlamlığına güvenen her sanatçı gibi şakasını da iyi karşılamıştı." - H. Taner
- numune
isim Örnek"Ahlak bozukluğu adına ne kadar rezillik varsa her biri için orada numuneler bulunabilir." - A. Rasim
- yamamak
-i Yama koyarak onarmak, yamalamak"Gemici yelkenlerini dizlerinin üzerine almış, yamıyorlar." - Halikarnas Balıkçısı
- heykel
isim Taş, tunç, bakır, kil, alçı vb. maddelerden yontularak, kalıba dökülerek veya yoğrulup pişirilerek biçimlendirilen eser, yontu, statü"Ellerini ceketinin ceplerine sokarak amaçsız bir şekilde heykelin önünde oyalanmaya başladı." - O. Aysu
- müellefat
isim Yazılı eserler
- parça, tane, oyun, piyes,
- parça eklemek
- parça vurmak
- piyadeden yüksek taş