-
göz taşı : isim, kimya Bazı göz, deri, bitki hastalıklarında ve bağcılıkta kullanılan, koyu mavi renkte, zehirli bir tuz, bakır sülfat, bakır tuzu (Cu SO4)
-
aktaş : isim, mineraloji Lüle taşı
-
beştaş : isim Beş tane taşla oynanan bir çocuk oyunu türü
-
taş basması : isim Kalkerli taş yüzeyine sert bir cisimle kazındıktan sonra basılmış olan yazı, resim, taş baskı, litografya"Masanın üstünde Lahur'da çıkan taş basması bir gazeteye bakıyorum." - F. R. Atay
-
taş ekmek : isim İçi taş döşeli fırında pişmiş olan ekmek
-
hava taşı : isim, gök bilimi Gök taşı
-
taş fırın : isim Kara fırın
-
taş tahta : isim Kayağan taştan yapılmış hesap tahtası
-
taş yürekli : sıfat Merhametsiz"Uzakta bir hademe, taş yürekli bir sesle koğuşlara haykırıyor." - N. F. Kısakürek
-
taş bilimi : isim Taşların yapısını inceleyen bilim, litoloji, petrografi
-
uzay taşı : isim, gök bilimi Gök taşı
-
denge taşı : isim, anatomi Omurgalıların özellikle de memelilerin iç kulak keseciğinde bulunan kalsiyum tuzu
-
etek taşı : isim Alaturka tuvalette taşın arka bölümü
-
göbek taşı : isim Hamamlarda, terlemek için üzerine uzanılan ve alttan ısıtılan geniş mermer seki"Maşatlığın ince bir yosun tabakasıyla örtülü mermerleri güneşle kızıyor, tatlı bir göbek taşı sıcaklığı alıyordu." - R. N. Güntekin
-
kapak taşı : isim Lağım, su yolu vb.nin gereken yerlerinde bırakılan deliğin üzerini örten geniş ve yassı taş
-
taş bademi : isim, bitki bilimi Kabuğu çok sert bir tür badem
-
taş baskı : isim Taş basması"Taş baskı ile renk verilirdi resimlere." - Y. Z. Ortaç
-
taş kalpli : sıfat Merhametsiz"Niçin diye sormadım çünkü o, benim kadar taş kalpli değildi." - O. Kemal
-
taş arabası : sıfat Aptal, sersem
-
damla taş : isim, mineraloji Tıraş edilmeyerek yuvarlak ve cilalı bırakılmış, değerli veya yarı değerli taş
-
damla taşı : isim, mimarlık Yapılarda süs ögesi olarak kullanılan damla biçiminde taş
-
taşsarımsağı : isim, bitki bilimi Genç yaprakları soğan yerine kullanılan bir tür bitki (Allium scorodoprasum)
-
dokuztaş : isim Dokuz taşla oynanan ve taşların yerleri ile yürütme yolları çizgilerle gösterilen oyun, dokurcun
-
laciverttaş : isim, mineraloji İçinde düzgün bir biçimde dağılmış kükürt bulunan sodyumla alüminyum silikatın oluşturduğu değerli, lacivert renkli taş
-
tektaş : sıfat Sadece bir pırlantası veya elması olan (yüzük, küpe)"Pırlanta gerdanlığı da tektaş küpesi de zümrüt yüzüğü de kendinin olsun!" - S. M. Alus
-
üçtaş : isim Üç taşla oynanan bir tür çocuk oyunu
-
taş balığı : isim, hayvan bilimi Gölge balığıgillerden, Akdeniz'de yaşayan, vücudu yassı, pullu, eti lezzetli bir balık, işkine (Sciaena umbra)
-
taş basmacı : isim Taş basması ile uğraşan kimse
-
taş bebek : isim Genellikle alçı vb.nden yapılmış oyuncak bebek
-
taş böceği : isim, hayvan bilimi Kabuğu katır boncuğuna benzeyen bir yumuşakça (Cypraea)
-
Taş Devri : özel, isim, tarih İnsanın ortaya çıkışı ve taştan araçlar yapmasından başlayarak kalkolitiğin sonuna kadar geçen tarih öncesi dönem"İçimde Taş Devri'nde yaşayan dedelerimin toprağa, suya, ateşe ve kokuya, bağsız, doğrudan doğruya bağlanışlarının tohumları
-
taş dolgu : isim Taş ile yapılmış dolgu
-
taş döşeme : isim Geniş yüzeyli taşlarla yapılmış döşeme
-
taş iliği : isim Taşların yapraklar durumunda ayrılmasını sağlayan ara katmanı
-
taş kafa : isim Kafası sağlam, dayanıklı kimse
-
taş kömürü : isim, jeoloji Jeolojik dönemler boyunca dönüşüme uğrayarak büyük bir kalori gücü kazanan, bitki fosillerinden oluşan doğal yakıt, maden kömürü"Kara elmas sözü de taş kömürüne alem olmuştur." - B. Felek
-
taş küre : isim, jeoloji Taş yuvarı
-
taş levreği : isim, hayvan bilimi Gölge balığı
-
taş mantarı : isim, bitki bilimi Bir tür mantar
-
taş nanesi : isim, bitki bilimi Yüksekliği 10-50 santimetre olan, tüylü ve çok yıllık bir bitki (Micromeria fruticosa)
-
taş ocağı : isim Yapı işlerinde kullanılacak taşların çıkarıldığı yer"Mühendislerin keşfine göre, taş ocağı olarak işletilirse yirmi senede dümdüz olabilirmiş." - Y. K. Beyatlı
-
taş pamuğu : isim, mineraloji Asbest
-
taş plak : isim Bakalitten imal edilen gramofon plağı
-
taş pudra : isim Süslenmek için kullanılan pudra ve krem karışımı katı madde
-
taş toprak : isim Yüzeyi taş ve toprakla kaplı alan
-
taş uykusu : isim Derin uyku"Kızıyordu artık. Bu ne taş uykusuydu böyle? Ölü toprağı mı serpmişlerdi?" - M. Buyrukçu
-
taş yağı : isim Gaz yağı
-
taş yuvarı : isim, jeoloji Yer kabuğunu oluşturan ve yer yuvarlağının merkez çekirdeği çevresinde bulunan katı yuvar, taş küre, litosfer
-
buzul taş : isim, mineraloji Buzulların taşıyıp biriktirdikleri, üzerleri çok kez parıltılı veya çizikli taşlar, moren
-
Cilalı Taş Devri : özel, isim, tarih Tarihten önceki zamanların ayrıldığı üç devirden biri
-
dağ taş : isim Her yer, her taraf"Dağda taşta insanların düzmeciliği yoktu." - Halikarnas Balıkçısı
-
dikili taş : isim Önemli bir olayın durumu veya bir zaferin anısı için dikilmiş tek parça yüksek taş, obelisk
-
kayağan taş : isim, mineraloji Killerin başkalaşımı ile oluşmuş, yaprak biçiminde ayrılabilen, mavimsi bir taş, kayrak, arduvaz
-
kesme taş : isim Yola dizilmek amacıyla veya bir yapı için biçimlendirilmiş taş
-
moloz taş : isim Kaba, pürüzlü taş
-
pamuk taşı : isim, mineraloji Traverten
-
püskürük taş : isim, mineraloji Püskürük külte
-
sesli taş : isim, mineraloji Vurulduğunda çınlama sesi veren, gri veya yeşil renkli, ortoklazlı yanardağ kayası, fonolit
-
yalancı taş : isim Değerli taşların camdan yapılmış taklidi
-
yaprak taş : isim, mineraloji İçinde mika parçacıkları bulunan, değişime uğramış şist
-
Yontma Taş Devri : özel, isim Tarihten önceki zamanların en eski devri, Yontma Taş Çağı
-
alçı taşı : isim, mineraloji Toprak içinde katman olarak bulunan ve pişirilip toz durumuna getirilerek alçı yapmaya yarayan hidratlı kalsiyum sülfat, jips
-
alüminyum taşı : isim, mineraloji Korindon
-
anahtar taşı : isim, mimarlık Kemerlerin en üstündeki taş, kilit taşı
-
Ankara taşı : isim, mineraloji Plajiyoklazlı bir yanardağ kültesi, andezit
-
aşı taşı : isim Taş durumundaki aşı boyası
-
atlama taşı : isim Suyu geçerken üzerine basıp atlamak için konulan büyük taş, atlangıç
-
ayna taşı : isim, mimarlık Yapı, anıt, çeşme vb. yerlere konan yazılı veya yazısız süslü taş levha
-
balgam taşı : isim, mineraloji Damarlı ve yarı saydam bir Kadıköy taşı türü, Hacıbektaş taşı, mühresenk, oniks"Ak gözleri iki yuvarlak balgam taşı gibi fırıl fırıl dönüyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu
-
bileği taşı : isim, mineraloji Bıçak, çakı, makas vb. kesici araçları bilemekte kullanılan ince taneli sarı şist
-
binek taşı : isim At veya arabaya binmek için üstüne çıkılan yüksekçe taş"Ondan ne bir yüzük taşı yapılabilir ne de bir binek taşı yapılabilir." - A. Ş. Hisar
-
böbrek taşı : isim Böbreklerde oluşan taş
-
cehennem taşı : isim, mineraloji Gümüşün nitrik asitte ergitilmesiyle elde edilen, havaya dayanıklı, ışıkta bozulmayan beyaz kristal
-
çakıl taşı : isim, mineraloji Deniz kıyılarında veya derelerde suyun aşındırması ile sivrilikleri kaybolmuş, toparlak veya badem biçiminde ufak bir taş türü, çakıl"Çocuk bahçesinin zemini çakıl taşlarıyla kaplıydı." - A. Kutlu
-
çakmak taşı : isim, mineraloji Demir veya çeliğe sürtüldüğünde kıvılcım çıkartan bir kuvars türü
-
dama taşı : isim Dama oynanan taş
-
değirmen taşı : isim Değirmende, dönerek taneleri ezen yuvarlak taş
-
denek taşı : isim, mineraloji Mihenk taşı
-
diş taşı : isim, anatomi Diş köklerinde oluşan kireçsi taş tabaka, kefeki, tartar
-
dolan taşı : isim, mineraloji Mineralleri gözle görülebilen, benekli ve yeşilimtırak renkli gabro ile bazalt arası püskürük kütle
-
Eskişehir taşı : isim, mineraloji Lüle taşı
-
fal taşı : isim Falcıların fala bakmak için kullandıkları değişik biçim ve renklerdeki taş
-
gaz taşı : isim, mineraloji Bileme işinde kullanılan bir tür taş
-
gök taşı : isim, gök bilimi Gezegenlerin arasında hareket eden, tümüyle gaz durumuna geçmeden yeryüzüne ulaşan katı cisim, hava taşı, şimşek taşı, uzay taşı, meteor, meteor taşı, meteorit
-
Hacıbektaş taşı : isim, mineraloji Balgam taşı
-
hece taşı : isim Mezar taşı
-
inci taşı : isim, mineraloji Feldspat cinsinden, suyu az ve eridiği zaman inciye benzeyen taneleri olan, grinin tonlarından siyaha kadar değişik renklerde volkanik bir kaya, perlit
-
işitme taşı : isim, anatomi Omurgalılarda ve bazı omurgasızlarda denge organı olan, iç kulakta bulunan kalker parçacıkları, otolit
-
Kadıköy taşı : isim, mineraloji Kuvars ve opal liflerinden oluşan, mühür ve süs eşyası yapımında kullanılan, yarı billur silis, kalseduan
-
kaldırım taşı : isim Kaldırım döşemeye elverişli olan sert bir taş türü
-
katran taşı : isim, mineraloji Birleşimindeki su miktarı çok olan bir tür yanardağ camı
-
kaymak taşı : isim, mineraloji Parlatılmaya elverişli, yumuşak, beyaz, yarı saydam bir mermer türü, su mermeri, albatr
-
kaynaç taşı : isim, mineraloji Volkan bölgelerinde oluşan silisli çökelti, gayzerit
-
kazan taşı : isim Kalsiyum tuzları kapsayan suyun ısıtıldığı kabın iç yüzeyinde oluşturduğu katman
-
kilit taşı : isim, mimarlık Anahtar taşı
-
kilometre taşı : isim Kara yollarında üzerinde kilometreleri gösteren dikili taş
-
kil taşı : isim, mineraloji İnce taneli kilin zamanla kat kat yığılması sonucu meydana gelen taş, şist
-
kireç taşı : isim, mineraloji Kireç ocağında işlenerek kireç elde edilen, kalsiyum karbon tuzundan bileşik kayaç, kalker, kils
-
kösele taşı : isim, mineraloji Mermerleri parlatmakta kullanılan kefeki taşı
-
kum taşı : isim, mineraloji Kum tanelerinin kaynaşmasıyla oluşmuş bir tür tortul kayaç, kuvarsit
-
litografya taşı : isim, mineraloji Taş basmasında kullanılan çok düzgün bir kalker
-
lüle taşı : isim, mineraloji Doğal magnezyum silikat, Eskişehir taşı, aktaş, denizköpüğü, patal, magnezit
-
malı taşı : isim, denizcilik Bazen kayıklarda çıpa yerine kullanılan, ipe bağlı büyükçe taş
-
Malta taşı : isim Bahçe, mutfak vb. yerleri döşemekte kullanılan, dört köşe, yassı, kolay kırılan bir taş türü"Malta taşı döşeli avlunun sonunda başlayan bahçeye geçerdim." - N. Cumalı
-
meteor taşı : isim, gök bilimi Gök taşı
-
mezar taşı : isim Gömülen kişiye ait kimlik bilgileri, dua vb. yazıları kazınmış olarak üzerinde bulunduran ve mezarın baş ucuna dikilen taş, hece taşı"Aklımız ahiret ve ölüm fikrine mermerden mezar taşlarıyla alışırdı." - İ. H. Baltacıoğlu
-
mihenk taşı : isim, mineraloji Altın, gümüş vb. madenlerin ayarını anlamak için sürtüldükleri bir tür taş, mihenk, denek taşı
-
mola taşı : isim Hamalların sırtlarındaki yükü dayayarak dinlenmeleri için sokak kenarlarına konulmuş yüksekçe taş"Yumurtacının dinlenmek için mola taşına koyduğu küfesini devirmek için arkadaşlarına yardım ediyordu." - O. C. Kaygılı
-
musalla taşı : isim Cenaze namazı kılınmak için üstüne tabut konulan masa biçiminde yüksekçe taş
-
Necef taşı : isim, mineraloji Parlak ve saydam bir tür kuvars billuru"Kabartmaların ortalık yerine de akik ve Necef taşları serpiştirilmiştir." - S. Birsel
-
ocak taşı : isim Ocağın çevresine yerleştirilen ateşe dayanıklı taş
-
oksidiyon taşı : isim, mineraloji Oltu taşı
-
Oltu taşı : isim, mineraloji Çeşitli süs eşyalarının yapımında kullanılan kara kehribar, oksidiyon taşı, kara kehribar
-
paket taşı : isim Dört köşe yontulmuş kaldırım taşı
-
panzehir taşı : isim Antilop gibi hayvanların midesinde oluşan, zehri önleyici etkisi olan kütle
-
parke taşı : isim Yol yapımında kullanılan, düzgün ve çeşitli biçimlerde taş, parke"Parke taşları ıslaktı, günlerdir yağmur yağmadığı hâlde yağmış gibi." - İ. Aral
-
ponza taşı : isim, mineraloji Ponza
-
raspa taşı : isim Gemi güvertelerini temizlemek için kullanılan sünger taşı
-
sabır taşı : isim Çok sabırlı kimse"Tam iki saat orada sabır taşı gibi sesini çıkarmadan çubuğunun dumanlarını seyretti." - Ö. Seyfettin
-
sabun taşı : isim, mineraloji Terzilerin kumaşı işaretlemek için kullandıkları, yeşilimsi veya beyaz renkli, sertliği 1 olan magnezyum silikat
-
sadaka taşı : isim Genellikle cami vb. yerlerde ihtiyaç sahiplerinin alabilmeleri için para vb.nin bırakıldığı özel yer
-
satranç taşı : isim Satrançta kullanılan taşlardan her biri
-
Seylan taşı : isim, mineraloji Yapısında alüminyum ve demir bulunan bir granat türü, seylani
-
sınır taşı : isim Sınırı belirlemek için koyulan taş vb. madde
-
sünger taşı : isim, mineraloji Metal ve fil dişi parlatmakta kullanılan, çok gözenekli ve pürüzlü, ağırlığı az, sert bir yanardağ feldspatı
-
süt taşı : isim Süt kaynatılırken taşmaması için tencerenin içine konulan bombeli, yuvarlak, camdan yapılmış araç
-
şap taşı : isim, mineraloji Kızıldeniz'den çıkarılan, beyaza çalan renkte, pek çok dalı olan mercan türü
-
şimşek taşı : isim, gök bilimi Gök taşı
-
temel taşı : isim Bir yapının temeline konan taş"Her kelime kayaların içine oyulmuş çukurlara temel taşları gibi iniyordu." - H. S. Tanrıöver
-
teslim taşı : isim Bektaşilerin sembol olarak kullandıkları on iki köşeli yassı taş
-
ustura taşı : isim, mineraloji Ustura bilemek için kullanılan taşın yapıldığı bir tür sert şist
-
üzengi taşı : isim Bir kemerin iki yanında ayaklar üzerine gelen ilk taş
-
yada taşı : isim Birbirine sürtülünce yağmur yağacağına inanılan koyu yeşil renkli, genellikle yuvarlak, fındık büyüklüğünde bir taş, yağmur taşı"İşte o zaman Esen Börü, babasından kalan yada taşını çıkarıp yağmur yağdırdı." - N. Atsız
-
yağ taşı : isim Kesici aletlerin ağızlarını bilemede gaz yağı, mazot veya zeytinyağı sürülerek kullanılan doğal taş
-
yağmur taşı : isim Yada taşı
-
yapı taşı : isim Binanın ağırlığını çeken esas taş
-
yılan taşı : isim, mineraloji Rengi ve billur yapısı farklı birçok türü olan, minerallerin başkalaşmasıyla oluşan kütle, serpantin
-
zımpara taşı : isim Yüzeylerinden biri üzerinde çalışılan ve düzlemsel yüzeyleri düzeltmede kullanılan taşlama taşı
-
taş atmak : birine dolaylı olarak iğneleyici, dokunacak bir söz söylemek"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taş atıp kolu yorulmamak : bir kazancı hiç yorulmadan sağlamak"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taş attın da kolun mu yoruldu? : "bu kazancı hiç yorulmadan elde ettin" anlamında kullanılan bir söz"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taş çatlasa : bütün olanakların kullanılmış olmasına karşın"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taş düşürmek : böbrekte oluşan kum ve taşları vücuttan atmak"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taş gibi : çok sert, çok katı"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taş kesilmek : çok şaşırıp ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilememek, sesini çıkaramaz olmak"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taş kırdırmak : böbrek taşlarını çeşitli yollarla parçalara ayırarak vücuttan atmak"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taş koymak : engelleyecek biçimde davranmak"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taş sürmek : satranç, dama, domino vb. oyunlarda taşlardan birini oynatmak"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taş taş üstünde bırakmamak : baştan başa yıkıp yerle bir etmek"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taş yağar kıyamet koparken : telaşlı ve tehlikeli zamanları anlatan bir söz"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taş yerinde ağırdır : herkesin, her şeyin kendi çevresinde önem taşıdığını anlatan bir söz"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taşa çekmek : bileği taşında kılağılamak"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taşa tutmak : üst üste taş atmak, aralıksız taşlamak"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taşı gediğine koymak : gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söyleyerek karşısındaki kimseyi susturmak, zekice davranmak"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taşı ölçeyim : kırık, ezik, yara vb. durumlar anlatılırken bir kimsenin vücudu üzerinde yer gösterildiğinde "benden uzak olsun" anlamında söylenen bir söz"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taşı sıksa suyunu çıkarır : "çok güçlü biridir, her zorluğun üstesinden gelir" anlamında kullanılan bir söz"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taşı toprağı altın olmak : arazisi çok değerli olmak"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taşın altına elini koymak : elini taşın altına koymak"Kireç taşı. Oltu taşı."
-
taşlar yerine oturmak : her şey yerli yerinde olmak"Kireç taşı. Oltu taşı."