- yumuşak
sıfat Dokunulduğunda veya üzerine basıldığında çukurlaşan, eski biçimini kaybeden, katı karşıtı"Pamuk yumuşaktır."
- yasa
isim Olayların gidişinde olağan dışına yer vermeyen, değişmezlik ve mecburiyet gösteren kural"Doğa yasaları."
- alt
isim Bir şeyin yere bakan yanı, zir, üst karşıtı"Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor." - Z. O. Saba
- sade
sıfat Süsü, gösterişi olmayan, yalın, gösterişsiz"İki ufak çocuk konuşarak gidiyor; hâlleri o kadar sade, o kadar sevimli ki imrenmemek mümkün değil." - M. Ş. Esendal
- kısa
sıfat Boyu, uzunluğu az olan, uzun karşıtı"Kısa boylu Japon cinsi bile sporla üç parmak uzadı." - A. Haşim
- Az
sıfat Nicelik, nitelik, güç, süre, sayı bakımından eksik, çok karşıtı"Heykel konularının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ileri sürüyordu." - B. R. Eyuboğlu
- aşağı
isim Bir şeyin alt bölümü, zir, yukarı karşıtı
- küçük
sıfat Boyutları, benzerlerininkinden daha ufak olan, mikro, büyük karşıtı"Duvar, çeşitli küçük kâğıtlara basılmış resimlerle kaplıydı." - A. Kutlu
- geri
isim Arka, bir şeyin sonra gelen bölümü, art, alt taraf, ileri karşıtı"Amerikan barın gerisinden işaret eden barmen seslendi." - N. Cumalı
- geri
isim Araba üzerine gerilerek kenarları arabanın korkuluğuna tutturulan ve içine saman veya tahıl doldurulan büyük kıl çuval
- pes
ünlem Yenilgiyi kabul ettiğini belirtmek için veya birinin şaşkınlık veren davranışlarına karşılık olarak kullanılan bir söz
- pes
sıfat Hafif, yavaş sesle söylenen, pest, ince karşıtı"Nihayet Zehra kapıya doğru yürüyünce pesten, sevinçli seslerle söyleşerek arkasından giderler." - R. H. Karay
- alçak
sıfat Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı"Kaşlarını çatarak bakakaldı dairenin alçak balkonuna." - E. Şafak
- zayıf
sıfat Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan)"Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım." - S. M. Alus
- sessiz
sıfat Sesi olmayan, ses çıkarmayan"Işık bol, sofra açık, kadehler pırıl pırıl / Bak, sessiz adımlarla yaklaşıyor yeni yıl / Omzuma koy başını bir gül hafifliğiyle" - H. F. Ozansoy
- üçüz
sıfat Üçü bir arada doğan (çocuk)
- üzgün
sıfat Üzülmüş, üzüntü duymuş, mahzun, melul, mükedder"O zamana kadar üzgündü, sesi kısılmış gibiydi." - T. Buğra
- derin
sıfat Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan"Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor." - Ö. Seyfettin
- alçak basınç
isim, meteoroloji Barometrede 760 milimetre altında bulunan, kötü havayı işaret eden hava durumu
- alçak gönüllü
sıfat Kendi değerini olduğundan aşağı gösteren, başkalarını küçük görmeyen, büyüklenmeyen (kimse), engin gönüllü, mütevazı, tevazulu"Alçak gönüllü olmak yine yüksekliği artırır." - N. F. Kısakürek
- bodur
sıfat Enine göre boyu kısa ve tıknaz"Bir av arıyormuş gibi tereddütlü adımlarla bodur böğürtlen dallarını hışırdatarak şoseye indi." - Ö. Seyfettin
- yavaş
sıfat Hızlı olmayan, ağır, çabuk karşıtı"Yavaş bir yürüyüş."
- aşağılık
isim Aşağı olma durumu, adilik
- bayağı
sıfat Aşağılık, pespaye"Bütün hareketleri adi, kaba ve bayağı idi." - Ö. Seyfettin
- yıkmak
-i Kurulu bir şeyi parçalayarak dağıtmak, bozmak, tahrip etmek"Yangın yarım saatin içinde her yeri sardı, uğruna gelen ne varsa yaktı, yıktı." - M. Ş. Esendal
- ahlaksız
sıfat Ahlak kurallarına uymayan
- keyifsiz
sıfat Sağlığı pek yerinde olmayan, rahatsız
- mutsuz
sıfat Mutlu olmayan, bedbaht, saadetsiz
- sıkıntılı
sıfat Sıkıntısı olan
- karamsar
sıfat, felsefe Kötümser
- mütevazı
sıfat Alçak gönüllü"Sakin, mütevazı ve kalabalıktan kaçan ruhunu incitmemek için onu, birkaç kişi ile sırtımda ebedî makamına ben götürdüm." - A. H. Müftüoğlu
- düşük
isim Yaşayabilecek duruma gelmeden doğan yavru, ceninisakıt, bağan, sakıt
- adi
sıfat Değersiz, kötü, sıradan, hiçbir özelliği olmayan"Sonra redingot devri geldi ve redingot içinden yarı uşak, yarı kapı kulu, riyakâr, adi bir nesil türedi." - Y. K. Karaosmanoğlu
- böğürmek
nsz Öküz, manda, deve bağırmak
- basık
sıfat Basılmış, yassılaşmış"Ökçesi basık pabucunun içinde kara ve çatlak topuklu ayakları ellerinden ziyade ortadadır." - Y. K. Karaosmanoğlu
- baygın
sıfat Bayılmış, kendinden geçmiş
- boysuz
sıfat Benzerleri arasında boyu kısa olan
- böğürme
isim Böğürmek işi
- hakir
sıfat Aşağı görülen, değersiz"O hâlde, insanın yaratılması, kendini hakir bilmesi, aşağı görmesi içindir." - N. F. Kısakürek
- kuvvetsiz
sıfat Gücü, kuvveti olmayan, güçsüz"Çuvalları kolaylıkla taşıyan hamallar benim kuvvetsiz ve çelimsiz vücudumla alay ettiler." - K. Bilbaşar
- medeniyetsiz
sıfat Uygarlaşmamış
- neşesiz
sıfat Neşesi olmayan
- rezil
sıfat Alçak, aşağılık"Ah, seni serseri, rezil, alçak seni! Demek bana başkaldırıyorsun!" - N. Hikmet
- sessizce
zarf Sessiz bir biçimde, sessiz olarak, sessizcesine"Kuşlar enginlerde sessizce süzüldükçe, iliğimde kemiğimde ne kadar kötü tortu varsa akıp gitmekte." - A. Ağaoğlu
- alçak, yüksek olmayan, alçak, düşük, az, zayıf, cansız, neşesiz, halsiz,
- altta
- alçakgönüllü
- alçaktaki
- az miktarda
- aşağıda
- aşağıdaki
- aşağıya
- böğürmek alçak
- ekvatora yakın
- kısa boylu
- mölemek
- niyetlerini gizlemek
- pes olarak
- ucuz fiyatla
- ufka yakın
- yatağa düşürmek
- yüksek olmayan