- çok
sıfat Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
- küme
isim Birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup"Tarla kuşları Mustafa'nın sabanı altından yeni kurtulmuş olan kaba çığır üzerine kümeyle konarak buldukları tohumlara gaga çalmakta idiler." - N. Nâzım
- parça
isim Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey"Yolun bu parçası bozuk."
- ağız
isim, anatomi Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ
- ağız
isim Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü
- tükürük
isim Tükürük bezlerinin ağza akan salgısı"Böyle tükürük saçtığına bakılırsa ya politikadan konuşuyor ya birini batırıyordu." - H. Taner
- gemici
isim Gemide çalışan veya gemi işleten kimse"Filikada hamlada oturan gemici, bir eliyle rıhtımın kenarına tutunmuş." - Z. Selimoğlu
- denizci
isim Denizle ilgili işlerde çalışan kimse
- Amerikan deniz eri
- büyük miktar
- çok .