anlami-nedir.com, nedir, nedemek
Kelime ve Karakter Sayacı

Ağız anlamı nedir? , Ağız ne demek ?

Kelimeler > A ile başlayan kelimeler > ağız nedir?

Ağız
anlamı isim, anatomi

'Ağız' 1 kelime ve 4 harften oluşmaktadır.

ağız foto galeri
  • nedir Tiyatro, Yöresel konuşma dili. Anadolu ağzı, İstanbul ağzı. Uç bölge ve sınıflara göre değişen konuşma şekli.
  • nedir Edebiyat, Bir anadilin herhangi bir şivesi içinde var olan söyleyiş farkıdır. Ağız, bir dilin aynı ülke içindeki konuşma farklılıklarıdır. Ağızlarda dilbilgisi ve sözcükler farklı değildir, ancak bazı sesler değişik söylenir. Rumeli ağzı, Karadeniz ağzı gibi.
  • nedir Coğrafya, Akarsuyun denize ulaştığı yer.
  • nedir Türkçe-Dil Bilgisi, 1. Bir ülkede dilin, bölgelere ve sınıflara göre değişen söyleyiş özelliği.
    2. Bir dilin veya bir lehçenin yazı diline oranla ve çoğunlukla ses, bazen de şekil, anlam ve söz varlığı bakımından birbirinden az çok ayrılan konuşma biçimleri: Türkiye Türkçesinin İstanbul ağzı, Aydın ağzı.
  • nedir Diksiyon ve Hitabet, 1. Ulusal sınırlar içinde kullanılan dilin farklı coğrafi bölgelerdeki söyleyiş biçimine
    denir. Karadeniz ağzı, İstanbul ağzı, Ege ağzı vs.
    ● Her dil veya lehçenin kendi içinde ağızları vardır.
    ● Ağızlar halkın kullandığı doğal konuşma biçimleridir.
    ● Gelişmiş her dilin içerisinde yeni ve farklı ağızlar ortaya çıkabilir.
    ● Ancak, her dilin tek bir edebi ağzı vardır.
    ● Türkiye Türkçesinin edebi ağzı İstanbul ağzıdır.
    2. Herhangi bir dil veya lehçenin daha çok söyleyiş (telaffuz) özelliklerine bağlı olarak oluşan mahalli kollarıdır. Her dil veya lehçenin kendi içinde ağızları vardır. Ağızlar halkın kullandığı doğal konuşma biçimleridir. Gelişmiş her dilin içerisinde yeni ve farklı ağızlar ortaya çıkabilir. Ancak, her dilin tek bir edebi ağzı vardır. Türkiye Türkçesinin edebi ağzı İstanbul ağzıdır. Örneğin; Türkiye Türkçesinin Erzurum, Trabzon, Denizli gibi çok sayıda ağzı mevcuttur.
  • nedir Sunuculuk-Televizyonculuk, Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili.
  • nedir Fen Bilimleri, Sindim sisteminin ilk bölümünü meydana getiren ağız, beslenme, solunum ve konuşma ile ilgili fonksiyonları yapar.
  • nedir Kur’an-ı Kerim, Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili.
  • nedir Bir canlının besinleri içine aldığı, vücudundaki açıklık.
  • nedir isim, anatomi Yüzde, avurtlarla iki çene arasında bulunan, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye yarayan ve besinlerin sindirilmeye başlandığı organ
  • nedir Bu boşluğun dudakları çevreleyen bölümü"Küçük bir ağız."
  • nedir Kapların veya içi boş şeylerin açık tarafı"Ağızları kopmuş bir çay takımının arasına gizlenmiş, koyu renkli bir cildi oradan alarak bana uzattı." - H. R. Gürpınar
  • nedir Bir akarsuyun denize veya göle döküldüğü yer, munsap"Çay ağzı."
  • nedir Koy, körfez, liman vb. yerlerin açık tarafı"Körfezin ağzı."
  • nedir Çıkış yeri"Şimdi tünelin ağzında değilim artık." - A. Ağaoğlu
  • nedir Birkaç yolun birbirine kavuştuğu yer, kavşak
  • nedir Kesici aletlerin keskin tarafı
  • nedir Üslup, ifade biçimi"Ertesi günü bazı gazeteler bu haberin bir noktasını yarı resmî bir ağızla tekzip ettiler." - T. Buğra
  • nedir Uç, kenar"Topun ağzında. Uçurumun ağzında."
  • nedir dil bilimi Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine veya sınıflara özgü olan konuşma dili"Anlaşılmaz, garip köylü ağızlarıyla konuşuluyordu." - S. F. Abasıyanık
  • nedir müzik Bir bölge ezgilerinde görülen özelliklerin tümü

Ağız ile ilgi cümleler (0)

"ağız" ile ilgili cümle görmek istiyorsan, aşağıdaki "Cüme Ekle" butonuna basarak şansını deneyebilirsin.
Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş

Atasözü, deyim ve birleşik fiiller'de ağız
  1. ağzı kara : sıfat Kara haber vermekten hoşlanan, şom ağızlı

  2. ağzı pek : sıfat Ağzı sıkı

  3. ağzı bir : sıfat Söz birliği etmiş

  4. ağzı bozuk : sıfat Küfürbaz"Haşarı oğlan bu ağzı bozuk kadına şöyle karşılık veriyordu." - O. C. Kaygılı

  5. ağzı büyük : sıfat Yüksekten konuşan, hava atan

  6. ağzı havada : sıfat Çevresindekilerden habersiz, alık, şaşkın (kimse)

  7. sarıağız : isim, hayvan bilimi Gölge balığıgillerden, ağzının içi sarı, büyük pullarla örtülü bir tür balık, denizgüzeli (Sciaena aquilla)

  8. yüreği ağzında : zarf Korku ve heyecan dolu bir durumda"Sabahtan beri kamış kökünün içine sığınmış, yüreği ağzında, dokuz doğurarak şahinini bekleyişi.." - Y. Kemal

  9. ağız ünsüzü : isim, dil bilgisi Boğumlanma yeri ağız olan ve ciğerlerden gelen havanın geniz yoluna kaymadan ağız boşluğundan geçmesi ile oluşan ünsüz"b, c, ç, d, f, g, ğ, j, k, l, r, s, ş."

  10. kapı ağzı : isim Kapının hemen yanı

  11. ağzı kulaklarında : sıfat Çok sevinçli, mutlu (kimse)"Ağzı kulaklarında, ara sıra taksinin arka camından, taksinin peşi sıra koşan çocuklara bakıyor." - N. Hikmet

  12. kol ağzı : isim Giysi kolunun uç bölümü

  13. ağız dolusu : sıfat Ağzın alabileceği kadar"Bir boşalmaya, ağız dolusu boşalmaya, soyundan başlayarak boşalmaya isteğim var ki boşalamazsam patlayacağım." - N. Hikmet

  14. ağız ünlüsü : isim, dil bilgisi Boğumlanma yeri ağız olan ve ciğerlerden gelen havanın geniz yoluna kaymadan ağız boşluğundan geçmesi ile oluşan ünlü, ağızsıl ünlü

  15. ağız kuşağı : isim, denizcilik Ahşap bir teknede küpeştenin hemen altındaki teknenin tümü boyunca uzanan en üst kaplama

  16. halk ağzı : isim, dil bilimi Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine özgü olan konuşma dili

  17. kurtağzı : isim, denizcilik Gemi ve sandallarda halatın geçmesi için teknenin kenarına tutturulmuş, açık ağız biçiminde metal parça

  18. ağız tüfeği : isim Çocuklar arasında şakalaşmak amacıyla kullanılan, içindeki çekirdek, kâğıt parçası, leblebi vb. şeyler hızla üflenerek atılan, boru biçiminde bir oyuncak türü

  19. yarım ağız : zarf Yarım ağızla"Sanki yarım ağız söylediğimi anlamış gibi bıyık altından gülerek şöyle bir süzüyor beni." - A. Ümit

  20. kaynana ağzı : isim İleri geri veya yersiz konuşma, gereksiz dedikodu yapma"Yengeme bu kaynana ağzı yakışmıyor." - P. Safa

  21. ağzı sıkı : sıfat Sır saklayan, ağzı pek, ketum"Terbiyeli, tedbirli, ağzı sıkı, aklı başında bir hizmetçi arıyorlar." - H. R. Gürpınar

  22. tavşanağzı : isim, bitki bilimi Pembe renkli bir tür çiçek

  23. çatal ağız : isim, coğrafya Delta

  24. ağız bağı : isim, denizcilik Bir kancanın ağız bölümüne ince bir halatı birkaç kez sıkıca dolayarak oluşturulan çıkıntı

  25. aslanağzı : isim, bitki bilimi Sıracagillerden, türlü renkte, güzel, kokusuz çiçekleri olan bir bitki, danaburnu

  26. ağızotu : isim Topları ateşlemek için falyaya konulan ve barutun patlamasına sebep olan madde

  27. yavruağzı : isim Kavuniçi ile pembe arası bir renk

  28. ağız ağıza : zarf Ağzına kadar, tamamen"Ardiyeler ağız ağıza dolmuştu." - S. F. Abasıyanık

  29. ağız alışkanlığı : isim Bir sözü sık sık kullanma durumu

  30. ağız birliği : isim Bir konuda anlaşarak aynı biçimde konuşma, söz birliği

  31. ağız dalaşı : isim Tartışma"Marusa'yla adamın arasında bir ağız dalaşıdır başladı." - N. Hikmet

  32. ağız değişikliği : isim Yenilen veya yenilecek yemeğin çeşidinde yapılan değiştirme

  33. ağız kalabalığı : isim Birbirini tutmayan gereksiz sözler"Hem ellerindekilerini asıyor hem de ağız kalabalığıyla alt kata bir şeyler söylüyordu." - H. R. Gürpınar

  34. ağız kavafı : isim Geveze

  35. ağız kavgası : isim Tartışma

  36. ağız kokusu : isim Ağız yolunda ve sindirim organlarında çeşitli rahatsızlıklardan dolayı oluşan koku

  37. ağız nişanı : isim Yalnız sözle yapılan nişan

  38. ağız şakası : isim Sözle yapılan şaka, dil şakası

  39. ağız tadı : isim Ailede veya toplumda dirlik düzenlik, iyi geçinme, rahatlık, kemaliafiyet"Allah ağzımızın tadını bozmasın."

  40. ağız tatsızlığı : isim Bir topluluk içindeki geçimsizlik, anlaşmazlık, huzursuzluk

  41. ağız tütünü : isim Keyif için ağızda çiğnenen bir tütün türü

  42. ağzı gevşek : sıfat Sır saklamayan, sır tutmayan (kimse)

  43. ağzı kalabalık : sıfat Birbirini tutmayan sözler söyleyen, yerli yersiz konuşan, boşboğaz (kimse)"Ata bu yılışık ve ağzı kalabalık heriften hazzetmez." - A. İlhan

  44. ağzı kenetli : sıfat Sır tutan, sır saklayan

  45. ağzı kilitli : sıfat Sır saklayan"Ağzı kilitli halktan ve senden başka beni doğrulayan yok." - N. F. Kısakürek

  46. ağzı pis : sıfat Sövmeyi huy edinmiş olan (kimse)

  47. bayramlık ağız : isim "Kaba konuşmak, küfretmek" anlamlarında bayramlık ağzını açmak deyiminde geçen bir söz

  48. dört yol ağzı : isim Dört yönden gelen yolların birleştiği kavşak"Dört yol ağzında fazla durmayalım, fazla tereddüt etmeyelim, bir tanesine sapıverelim." - P. Safa

  49. düşman ağzı : isim Düşmanın uydurduğu söz

  50. esnaf ağzı : isim Satıcıların müşteri çekmek için çarşı ve pazarda kullandıkları dil

  51. külhanbeyi ağzı : isim Külhanbeyine yakışır biçimde konuşma, küllük ağzı"Deli eniştemizin lakırtıları külhanbeyi ağzı birtakım tabirlerle donanırdı." - A. Ş. Hisar

  52. küllük ağzı : isim Külhanbeyi ağzı"Küllük ağzıyla konuşma, doğru anlat." - P. Safa

  53. mide ağzı : isim, anatomi Yemek borusunun mideye açılan alt ucu

  54. şoför ağzı : isim Şoförler arasında kullanılan ve kendilerine özgü deyim ve argoyu içeren konuşma tarzı

  55. taşra ağzı : isim, dil bilimi Bir ülkede, yazı dilinin dayandığı belirli bir şehrin konuşması dışında kalan bölge ağzılarının her biri"Kapıcının taşra ağzıyla konuştuğu belli oluyordu."

  56. tezgâhtar ağzı : isim Bir şeyi beğendirmek için fazlaca konuşma, gereksiz övme

  57. yanardağ ağzı : isim, jeoloji Yanardağın tepesinde, yamacında veya eteğinde arka arkaya patlamalar ve püskürtmelerle oluşmuş koni biçiminde delik, krater

  58. ağzından kapmak : birinin bildiği şeyleri, ustalıklı konuşmalarla ona sezdirmeden öğrenmek

  59. ağzından lakırtı (veya laf) almak (veya çekmek) : karşısındakini konuşturarak birtakım şeyleri öğrenmek

  60. ağzından lokmasını almak : birinin hakkı olan şeyi ondan almak

  61. ağzından söz (veya laf veya lakırtı) eksik etmemek : o sözü sürekli söylemek

  62. ağzından yel alsın! : ağzını hayra aç!

  63. ağzını açacağına gözünü aç : dikkatsiz kişileri uyarmak için "dikkatli ol, uyanık ol!" anlamında kullanılan bir söz

  64. ağzını açıp gözünü yummak : öfke ile, sonunu düşünmeden ağzına gelen bütün ağır sözleri söylemek

  65. ağzını aramak (veya yoklamak) : konuşturarak düşüncesini öğrenmeye çalışmak

  66. ağzını bağlamak : bir kimseyi herhangi bir sebeple söz söyleyemez duruma getirmek, susmak zorunda bırakmak

  67. ağzını bıçak açmamak : üzüntüden söz söyleyemeyecek durumda olmak

  68. ağzını bırakıp kıçıyla (veya bir tarafıyla) gülmek : alay ederek karşısındakine gülmek

  69. ağzını bozmak : kaba sözler söylemek, küfretmek

  70. ağzını burnunu çarşamba pazarına (veya çanağına) çevirmek : aşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek

  71. ağzını burnunu dağıtmak (veya kırmak veya parçalamak) : aşırı bir biçimde döverek perişan duruma getirmek

  72. ağzını dilini bağlamak : birini konuşamaz duruma getirmek

  73. ağzını havaya (veya poyraza) açmak : umduğunu elde edememek

  74. ağzını hayra aç! : kötü ihtimaller söz konusu edildiğinde "Tanrı korusun" anlamında kullanılan bir söz

  75. ağzını kapamak (veya kilitlemek) : susmak, bir şey söylemek istememek

  76. ağzını kiraya vermek : kendini de ilgilendiren bir konuda düşüncesini söylememek

  77. ağzını koklamak : niyetini ve durumunu öğrenmek istemek

  78. ağzını kullanmak (veya satmak) : birinin söylediklerinin aynısını söylemek

  79. ağzını mühürlemek : konuşmamak, susmak

  80. ağzını öpeyim (veya seveyim) : sevindirici bir söz söyleyene "ne güzel söyledin" anlamında kullanılan bir söz

  81. ağzını sıkı (veya pek) tutmak : sır vermemek

  82. ağzını toplamak : söylemekte olduğu kötü söz veya küfürleri kesmek

  83. ağzını tutmak : boşboğazlık etmemek

  84. ağzının içine baktırmak : sözlerini seve seve ve dikkatle dinletmek

  85. ağzının içi yangın yerine dönmek : ağzının tadı bozulmak, tat alma duyusunu yitirmek

  86. ağzının kâhyası olmak : birinin alışkanlıklarına, davranışlarına, düzenine karışmak

  87. ağzının kokusunu çekmek : birinin her türlü isteğine, kaprisine boyun eğmek

  88. ağzının mührü ile : oruçlu olarak

  89. ağzının payını (veya ölçüsünü) almak : verilen karşılıkla bir kimseye söylediğine veya yaptığına pişman olmak

  90. ağzının payını (veya ölçüsünü veya kayarını) vermek : verilen karşılıkla bir kimseyi söylediğine veya yaptığına pişman etmek

  91. ağzının perhizi yok : "ağzına geleni söyler" anlamında kullanılan bir söz

  92. ağzının tadını bilmek : güzel yemeklerden anlamak

  93. ağzının suyu akmak : çok beğenip istemek, imrenmek

  94. ağzıyla içmesini bilmek : sözünü, sohbetini karşıdaki kişiyi incitmeyecek bir biçimde ayarlamak

  95. ağzıyla kuş tutsa... : "ne yapsa, ne kadar çaba ve ustalık gösterse" anlamında kullanılan bir söz

  96. ağız (veya ağzını) açmak : konuşmaya başlamak

  97. ağız açtırmamak : çok konuşarak başkalarının söz söylemesine, konuşmasına engel olmak

  98. ağız aramak (veya yoklamak) : öğrenmek istenilen şeyi söyletecek yolda dil kullanmak

  99. ağız burun birbirine karışmak : dayak sonucunda yüz yara bere içinde kalmak

  100. ağız (veya ağzını) büzmek : dudak büzmek

  101. ağız değiştirmek : önce söylediğini başka türlü anlatmak

  102. ağız dil vermemek : konuşmamak, susmak

  103. ağız eğmemek : birine minnet etmemek

  104. ağız etmek : yaranmak için kibar konuşmaya çalışmak

  105. ağız kullanmak : duruma, ortama göre söz söylemek

  106. ağız satmak : yüksekten atarak kendini övmek

  107. ağız tamburası çalmak : sözle avutmaya, oyalamaya çalışmak

  108. ağız yapmak : birini kandırmak, yanıltmak amacıyla duygularını, düşüncelerini olduğundan başka türlü gösterecek bir biçimde konuşmak

  109. ağız yaymak : açık ve dürüst konuşmaktan kaçınmak

  110. ağız yer, yüz utanır : "armağan alan, armağanı verenin isteğini yerine getirmemeye çekinir ve mutlaka yapmaya çalışır" anlamında kullanılan bir söz

  111. ağızda dağılmak : genellikle hamur işi, iyi pişmiş ve lezzetli olmak

  112. ağızda sakız gibi çiğnemek : bir söz veya düşünceyi sık sık tekrarlayıp durmak

  113. ağızdan burun yakın, kardeşten karın yakın : "insanın kendi yararı her şeyden önemlidir" anlamında kullanılan bir söz

  114. ağza alınmaz (veya alınmayacak) : söylenmesi ayıp, çirkin (söz, küfür)

  115. ağza almamak : anmamak, sözünü etmemek

  116. ağza (veya ağızlara) düşmek : dedikodu konusu olmak

  117. ağza tat, boğaza feryat : "miktarı çok az olan yiyecek" anlamında kullanılan bir söz

  118. ağzı burnu yerinde : oldukça güzel, yakışıklı

  119. ağzı çirişçi çanağı : ağzı acı ve kurumuş, zehir gibi olan

  120. ağzı çirişçi çanağına dönmek : ağzı kuruyup acılaşmak

  121. ağzı dili bağlanmak : herhangi bir sebeple konuşamaz olmak

  122. ağzı dili tutulmak : konuşamamak

  123. ağzı dolu dolu konuşmak : heyecanlı söz söylemek

  124. ağzı eğri, gözü şaşı ensesinden belli olur : "bir insanda bulunan eksiklikler, onun tutum ve davranışlarından belli olur" anlamında kullanılan bir söz

  125. ağzı kilitlenmek : konuşamaz duruma gelmek

  126. ağzı köpürmek : çok öfkelenmek

  127. ağzı kulaklarına varmak : çok sevinmek

  128. ağzı (veya ağzı dili) kurumak : susuz kalmak

  129. ağzı kurusun : felaket dileğinde bulunanlara karşı kullanılan bir ilenme sözü

  130. ağzı laf (veya lakırtı) yapmak : kolay konuşma yeteneği olmak

  131. ağzı olan konuşuyor : "konuyla ilgisi olmayan, bilir bilmez herkesin söyleyecek sözü var" anlamında kullanılan bir söz

  132. ağzı oynamak : bir şeyler yemek

  133. ağzı sulanmak : imrenmek

  134. ağzı süt kokmak : çok genç ve toy olmak

  135. ağzı teneke kaplı : çok sıcak veya çok acı şeyleri kolaylıkla içebilen, yiyebilen (kimse)

  136. ağzı torba değil ki büzesin : "başkalarının söyleyeceklerine engel olamazsınız" anlamında kullanılan bir söz

  137. ağzı var dili yok : "pek sessiz, kendi hâlinde" anlamında kullanılan bir söz

  138. ağzı varmamak : söylemeye, açıklamaya gönlü elvermemek

  139. ağzına almak : yemek, içmek

  140. ağzına baktırmak : kendini zevkle dinletmek

  141. ağzına biber sürerim (veya çalarım) : ayıp bir sözün söylenmemesi gerektiğini belirtmek için söylenen ihtar sözü

  142. ağzına bir kemik atmak : birini küçük bir çıkarla susturmak

  143. ağzına bir lokma koymamak : hiçbir şey yememek

  144. ağzına bir parmak bal çalmak : birini tatlı sözlerle veya çeşitli hediyelerle bir süre için kandırmak, oyalamak

  145. ağzına bir zeytin verir, altına (veya ardına) tulum tutar : "yaptığı küçük iyiliklere karşılık büyük çıkar bekler" anlamında kullanılan bir söz

  146. ağzına burnuna bulaştırmak : bir işi beceremeyip berbat etmek, bozmak

  147. ağzına etmek : haddini bildirmek

  148. ağzına geldiği gibi : önünü sonunu düşünmeden

  149. ağzına geleni söylemek : nezaket dışına çıkarak ağır ve kırıcı sözler söylemek

  150. ağzına gem vurmak : susturmak, söyletmemek

  151. ağzına kadar : boş yeri kalmayacak bir biçimde

  152. ağzına kilit takmak (veya vurmak) : susmak

  153. ağzına kira istemek : söylemesi beklenen şeyi söylemekte nazlı davranmak

  154. ağzına ... koymamak : bir şey yememek veya içmemek

  155. ağzına layık : bir yiyeceğin çok lezzetli ve tatlı olduğunu söylemek için kullanılan bir söz

  156. ağzına sağlık : bir sözü yerinde söyleyen kişilere söylenen bir beğenme sözü

  157. ağzına sıçmak : birini çok kötü duruma sokmak

  158. ağzına sürmemek : herhangi bir yiyeceği veya içeceği hiç yememek veya içmemek

  159. ağzına takılmak : bir sözü konuşması sırasında bilinçsiz bir biçimde sürekli söylemek

  160. ağzına taş almak : söze karışmayıp susmak

  161. ağzına tıkmak : susturmak, konuşmasına engel olmak

  162. ağzına verilmesini beklemek (veya istemek) : çalışmayıp işlerinin başkaları tarafından yapılmasını beklemek

  163. ağzına volta almak : denizcilik bir palanganın işlemesine engel olmak için palanganın ucundan çıkan halatı geçici olarak makaranın arasından geçirip sıkıştırmak

  164. ağzına vur, lokmasını al : "yumuşak huylu kimseye her istenilen kolaylıkla yaptırılabilir" anlamında kullanılan bir söz

  165. ağzına yakışmamak : söylemesi ayıp kaçmak, uygun düşmemek, yakışık almamak

  166. ağzına yüzüne bulaştırmak : bir işi kötü yapmak, becerememek

  167. ağzında bakla ıslanmamak : sır saklamamak

  168. ağzında büyümek : sevmediğinden veya içi almadığından bir yiyeceği yutamamak

  169. ağzında yaş kalmamak : bir düşüncesini bir kimseye birçok kez söylemiş olmak

  170. ağzından baklayı çıkarmak : baklayı ağzından çıkarmak

  171. ağzından bal damlamak (veya akmak) : çok tatlı konuşmak

  172. ağzından burnundan getirmek : huzurunu bozmak, sıkıntıya sokmak

  173. ağzından çıkanı (veya çıkan sözü) kulağı duymamak (veya işitmemek) : sözlerini tartmadan söylemek

  174. ağzından çıkmak : bir sözü istemeden, farkına varmadan söylemek, söylemiş bulunmak

  175. ağzından çıt çıkmamak : hiçbir şey söylememek

  176. ağzından (söz veya lakırtı) dirhemle çıkmak : çok az veya zorla konuşmak

  177. ağzından dökülmek : açıkça söylemekten çekindiği şey, konuşmasından belli olmak

  178. ağzından düşmemek (veya düşürmemek) : her zaman sözünü etmek, söylemek

  179. ağzından girip burnundan çıkmak : türlü yollara başvurarak birini bir şeye razı etmek, kandırmak

  180. ağzından hayır çıkmazsa bari şer söyleme : "lehte konuşmuyorsun, hiç olmazsa aleyhte de konuşma" anlamında kullanılan bir söz

  181. ağzından inci saçmak : birbirinden güzel sözler söylemek

  182. ağzından kaçırmak : istemediği hâlde boş bulunup söyleyivermek


Ağız
anlamı isim

'Ağız' 1 kelime ve 4 harften oluşmaktadır.

ağız foto galeri
  • nedir Konuşmaya ve yemeye yarayan, insan yüzünün alt kısmında yer alan açıklık.
  • nedir Bir canlının besinleri içine aldığı, vücudundaki açıklık.
  • nedir isim Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü

Ağız ile ilgi cümleler (0)

"ağız" ile ilgili cümle görmek istiyorsan, aşağıdaki "Cüme Ekle" butonuna basarak şansını deneyebilirsin.
Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş

Harf Analizi

  1. - Ünlü harf (2 tane) : a,ı
  2. - Ünsüz harf (2 tane) : ğ,z
  3. - Kalın Ünlüler : (2 tane) : a,ı
  4. - Yumuşak Ünsüzler : ( 2) : ğ,z

Yeni Bir Kelime Öğren?

  • Çıkış vermek
  • Düstur
  • Töresel
  • Geçici personel
  • Aktöresel
  • Çıkış yapmak
  • Tünik
  • Törel
  • Geçici madde
  • Yabancılık çekmek

anlami-nedir.com'u Türkçe dil araçları sunan bir sözlüktür, yakın zamanda sadece anlamlar değil türkçe ingilizce sözlük, akademik aramalar ve birçok edebi araç ile karşınıza çıkacaktır.

anlami-nedir.com içeriklerini öncelikle TDK'dan sonra ise editörlerin kontrolünden geçirerek sizlere sunmaktadır, eğer bir hatalı kısım gördüyseniz lütfen iletişim'e geçiniz

Sizde Türkçemize katkıda bulunmak ve bilinmiyenleri aktarmak isterseniz editör olup paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yunus Emre : "Biriktirdiğin değil, paylaştığın senindir"

Takip edin

Sitemap Yasal Konular İletişim Hakkında İndeksler Son Eklenenler Kelime Sayacı