- gözden geçirmek
okumak
- gözden kaybolmak
ortadan çekilmek veya görünmez olmak, kaybolmak
- kuvvet
isim Fiziksel güç, takat"Bu kadar cesur bir hamleye yetecek kuvvetim yok." - Y. Z. Ortaç
- sıra
isim Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık
- sefer
isim Yolculuk"Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden / Birçok seneler geçti dönen yok seferinden" - Y. K. Beyatlı
- hareket
isim, fizik Bir cismin durumunun ve yerinin değişmesi, devinim, aksiyon
- deneme
isim Denemek işi, sınama"Bu denemeleri yaptığıma hiç pişman değilim. Bugüne kadar yararlıklarını görüyorum." - N. Hikmet
- yeri olmak
uygun olmak"İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" - M. Ş. Esendal
- serbest
sıfat Hiçbir şarta bağlı olmayan, istediği gibi davranabilen, erkin
- gidiş
isim Gitme işi"Başka bir gidişinde Cenova'da dok işçileri grevdeydi." - N. Cumalı
- iş görmek
iş yapmak"İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." - S. F. Abasıyanık
- elden gitmek
bir şeyi yitirmek, o şeyden yoksun kalmak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- gayret
isim Çalışma, çaba, çalışma isteği"Arkadaşlarına yardımcı olmak arzu ve gayreti onu acıklı bir duruma düşürüyordu." - M. Yesari
- can vermek
ölmek
- yardım etmek
kendi gücünü, imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanmak"Oğlunun yardım dileyen bakışlarını görmezden gelerek kahvaltı masasına oturdu." - E. Şafak
- iyi gitmek
bir iş yolunda olmak"Bir aralık iyi fal bildiğimi haremde duyurdum." - F. R. Atay
- teşebbüs
isim Girişim, girişme
- hareket etmek
yola gitmek, yola çıkmak
- ateş almak
yanmak, tutuşmak"Bu eller, vücuda getireceği tesirle duman ve ateş içinde, bütün bir memleketin son feryadını uyandırarak soğuyup donabilirdi." - H. S. Tanrıöver
- karşı olmak
birine veya bir düşünceye katılmamak, karşıt olmak"Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor." - H. E. Adıvar
- enerji
isim, fizik Maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan güç, erke"Isıl enerji. Elektrik enerjisi. Mekanik enerji."
- aykırı olmak
ters olmak, zıt olmak"Gene de anlamın ne olduğunu çepeçevre bilmiyoruz dersem gerçeğe aykırı bir şey demiş olmam." - N. Uygur
- uygun olmak
isabetli, yerinde olmak"Ne var ki bunları şimdiye kadar kimseye anlatmadığım için uygun ifadeyi bulmakta zorlanıyorum." - İ. O. Anar
- kaybolmak
nsz Yitmek"Kız kaybolduktan sonra aklına geldi babası olduğu." - A. Ümit
- idare etmek
yönetmek, çekip çevirmek"Bu zat, propagandayı tertip ve idareye memur imiş." - Atatürk
- grev yapmak
işi bırakmak"Tartışma, grevin nereden çıktığını aklına takanlar yüzünden büyüyüp genişledi." - N. Uygur
- dayanmak
-e Bir yere yaslanmak, kendini dayamak"Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor." - M. Ş. Esendal
- aramak
-i Birini veya bir şeyi bulmaya çalışmak"Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı." - S. F. Abasıyanık
- moda
isim Değişiklik gereksinimi veya süslenme özentisiyle toplum yaşamına giren geçici yenilik
- geçmek
-e Bir yerden başka bir yere gitmek"Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim." - T. Buğra
- gitmek
-e Bir yere doğru yönelmek
- sarmak
-i Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek
- gezmek
nsz Hava alma, hoş vakit geçirme vb. amaçlarla bir yere gitmek, seyran etmek"Tek başına buralarda gezdiği hâlde aradığını bulamıyordu." - O. C. Kaygılı
- fırlamak
nsz Hızla, birdenbire bulunduğu yerden çıkmak, ayrılmak"Çalgıcıların oğlu, elinde kenarları zilli kocaman bir tefle ortaya fırladı." - L. Tekin
- başlamak
Görünmek"Kasabanın kenar mahallelerinden sonra bir mezarlık başlardı." - S. F. Abasıyanık
- bitmek
nsz Tükenmek"Dün akşam param bitmişti." - S. F. Abasıyanık
- hamle
isim İleri atılma, atılım, saldırış, savlet"Teşebbüs, hamle, gayret, aksiyon ne demektir, bu gözü dönmüş insanlardan öğrenmek lazım." - N. F. Kısakürek
- yükselmek
nsz Yükseğe çıkmak"Derenin sağ tarafında yükselen tepenin yamaçları daha hafif eğimli, daha genişti." - N. Cumalı
- faal
sıfat Çok çalışan, çalışkan, canlı, hareketli, aktif"Medeni milletler arasında faal bir unsur olabileceğimizi ispat etmemiz lazımdır." - F. R. Atay
- vazgeçmek
-den Kendi hakkı saydığı bir şeyi artık istemez olmak
- ulaşmak
-e Varmak, gelmek"Doğudan batıya kadar ulaşmış bir zafer bestesi dinliyorum." - R. H. Karay
- girmek
-e Dışarıdan içeriye geçmek"Birlikte kiliseden içeri giriyoruz, ben topallıyorum." - A. Ağaoğlu
- kesilmek
nsz Kesme işi yapılmak
- meşgul olmak
vaktini vermek, uğraşmak, oyalanmak"Belediye doktoru, kışın kimya tecrübeleri ile meşguldü." - S. F. Abasıyanık
- defolmak
nsz Savuşmak, çekilip gitmek"Bir gece oyuncular dükkânı, tezgâhı toplayıp kasabadan defoldular." - R. N. Güntekin
- sonuçlanmak
nsz Sonuca ulaştırılmak, sonuca bağlanmak, bitirilmek, neticelenmek, intaç edilmek"Diyelim ki o düşündüğünüz sefer gerçekleşti, diyelim ki başarıyla sonuçlandı." - T. Oflazoğlu
- uymak
-e Ölçüleri birbirini tutmak"Ayakkabı ayağına iyi uydu."
- ayrılmak
-e Ayırma işine konu olmak"Geçen hafta, Akşehir'de Nasrettin Hoca törenine ayrılmıştı." - F. R. Atay
- ilerlemek
nsz Bulunduğu yerden daha ileriye gitmek, yol almak"Vapur durmadan düdük çalarak ilerliyordu." - H. E. Adıvar
- işlemek
-i Bir şeye emek vererek onu daha elverişli bir duruma getirmek
- azalmak
nsz Az denecek bir miktara inmek"Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan / Mevsimler soğumuş, sular azalmış" - F. H. Dağlarca
- yayılmak
nsz Yayma işine konu olmak veya yayma işi yapılmak
- olmak
nsz Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak"En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu." - S. F. Abasıyanık
- prova etmek
bir giysiye son biçimini vermeden önce giysiyi giyecek kişinin üzerinde düzeltmek"Saatlerce tatlı tatlı konuştuk, onlar gittikten sonra da türküler çınladı provada." - A. Erhat
- düşmek
-e Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek"Havada uçan kuş, vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor." - R. N. Güntekin
- başarı
isim Başarma işi, muvaffakiyet"Bu başarı, onu garip bir yolda boşluk ve yalnızlık içinde bırakmıştı." - H. E. Adıvar
- gitme
isim Gitmek işi"Uykusuzluğu ertesi gün ve daha sonraki günler de devam edince bir hekime gitme kararı aldı." - İ. O. Anar
- erişmek
-e Varılması zamana, emeğe bağlı olan veya uzakta bulunan bir amaca varmak, ulaşmak"Genç yaşında üne erişmiş, yönettiği oyunlar afişlerden inmemiş." - N. Cumalı
- gezinmek
nsz Eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek, dolaşmak, seyran etmek"Başı bir düşünceyle ağırlaşmış gibi öne düşük, elleri cebinde, geziniyordu." - P. Safa
- ölmek
nsz Yaşamaz olmak, hayatı sona ermek, can vermek"Şerefli insanlar olarak yaşayacak, şerefli insanlar olarak öleceğiz." - E. M. Karakurt
- yıkılmak
nsz Yıkma işi yapılmak veya yıkma işine konu olmak
- ait olmak
birinin olmak
- işemek
nsz İdrar torbasında biriken sidiği dışarı atmak, çiş yapmak
- gebermek
nsz Sevilmeyen bir kişi ölmek"Kayıkla gelip kurtarmasalardı satlıcandan geberecektim." - S. F. Abasıyanık
- rahmetli olmak
ölmek"Ben, rahmetli pederden miras kalan bakkal dükkânını işletirim." - A. Ümit
- mahvolmak
nsz Yok olmak"Bu derece intibak kabiliyeti, tekâmül kuvveti olan dinamik bir millet olmasak mahvolurduk." - O. S. Orhon
- incelemek
-i Bir işi veya bir şeyi ele alıp özelliklerini, ayrıntılarını inceden inceye, özenli bir biçimde anlamaya, öğrenmeye çalışmak, tetkik etmek"Ne kitap okur ne de başkalarının düşüncesini inceler." - S. Birsel
- tetkik etmek
incelemek"Galata lokantalarının yemekleri üzerine tetkikler yapmaya başlamış." - A. Rasim
- denmek
nsz Ad verilmek"Kadının köylü kılığına girmiş bir şehir kızı denecek kadar nazlı çehresi, endamı ve duruşu var." - R. N. Güntekin
- devam etmek
başlanmış bir iş sürmek
- devrolunmak
nsz Devredilmek
- kaldırılmak
nsz Kaldırma işi yapılmak"Kaldırılmış harman yerlerinden buğday toplayıp açlığımızı öldürdük." - O. Kemal
- kaçırılmak
nsz Kaçırma işi yapılmak veya kaçırma işine konu olmak
- makbule geçmek
çok beğenilmek, hoşa gitmek, işe yaramak
- müsaade
isim İzin, icazet, ruhsat"Ayrıca Saray Kütüphanesi'ne dilediğim kadar girip çıkma müsaadesi bahşettiler." - A. Kabaklı
- ortada olmak
yapması gereken kişi belli olmamak
- peşinde olmak
birini veya bir şeyi çok istemek"Biz kuru canımıza razıyız diye peşimizden geliyordu." - F. R. Atay
- satılmak
nsz, -e Satma işi yapılmak"Bu kitap, kendi ağırlığında altınla dahi satılsa satan yine zararlı çıkar." - A. Kabaklı
- sayılmak
nsz Sayma işine konu olmak, addedilmek"Hatta bütün bu çabaları yüksek mevki ve mertebelilerce alay konusu sayılıyordu." - Halikarnas Balıkçısı
- sönmek
nsz Yanmaz, aydınlatmaz, parlamaz olmak"Son yıldız vadinin üstünde bir yanıp bir sönüyordu." - T. Buğra
- söylenmek
nsz Söyleme işi yapılmak"Asıl söylenecekler hep sonradan anımsanır." - B. Necatigil
- tekrarlamak
-i Bir işi bir kez daha yapmak, yinelemek, tekrar etmek"Kar, çam ormanlarını kapladıkça tekrarlayıp durduğu mısraları, bir başkasıyla paylaşmak istemişti." - A. İlhan
- uyumak
nsz Uyku durumunda olmak
- uzanmak
-e Boylu boyunca yatmak"Büyük bir karyola ve içinde ben uzanmışım, sen baş ucumda oturup sessiz bekliyorsun beni." - N. Hikmet
- vasıl olmak
ulaşmak, varmak
- yaraşmak
nsz Yakışmak, uymak"Gözlerim koyu olduğu için kuyruklu sürme, bana pek yaraşır." - S. M. Alus
- yenilmek
nsz Yeme işi yapılmak veya yeme işine konu olmak"Kuru fasulye ve balık çorbası iştahla yenilip içildi." - Halikarnas Balıkçısı
- yutulmak
nsz Yutma işi yapılmak
- çalışmak
nsz Bir şeyi oluşturmak veya ortaya çıkarmak için emek harcamak"Aldırma sen hemen çalış ki biraz / Çalışan ilerler, yerinde kalmaz" - E. B. Koryürek
- kalkışma
isim Kalkışmak işi
- peşine düşmek
- yanından geçmek
- terketmek
- ses çıkarmak
- git
- almaya gitmek
- bahse girmek
- durmadan gitmek
- evden ayrılmak
- hareket halinde olmak
- ileri gitmek
- iptal edilmek
- istenilmemek
- iyice araştırmak
- razı olmak
- sal- dırmak
- sarfedip bitirmek
- sonuca bağlamak
- söylemeye lüzum olmamak
- sıhhati bozulmak
- tahsis edilmek
- usulsüzce
- yapmak üzere olmak
- yarışa başlamak
- yerine oturtulmak
- çok etkili olmak
- öbür tarafa geçmek
- üniversiteden ayrılmak
- çok dayanmak