- kuvvet
isim Fiziksel güç, takat"Bu kadar cesur bir hamleye yetecek kuvvetim yok." - Y. Z. Ortaç
- itmek
-i Bir şeyi güç uygulayarak ileri götürmek"Erzak yüklü arabayı arkadan iten iki uşak, sırtı tırmandılar." - H. E. Adıvar
- baskı
isim Bir eserin basılış biçimi veya durumu"Baskı yanlışlıkları yüzünden kapatılan gazeteler vardı." - A. Ş. Hisar
- güç
isim Fizik, düşünce ve ahlak yönünden bir etki yapabilme veya bir etkiye direnebilme yeteneği, kuvvet, efor"Zihin gücü. Yaşama gücü."
- güç
sıfat Ağır ve yorucu emekle yapılan, çetin, müşkül, kolay karşıtı"Bir sanat eserini tenkit ne güç iştir!" - A. M. Dranas
- zor
sıfat Sıkıntı veya güçlükle yapılan, kolay karşıtı"Sabır güzel, faydalı fakat zor şeydir." - B. Felek
- nüfuz
isim İçine geçme
- birlik
isim Tek, bir olma durumu, vahdaniyet"Tanrı'nın birliğine inanır."
- etki
isim Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir"Yaşadıklarını yazmanın böylesine bir etki yapabileceğinden hiç haberim yoktu." - A. Kutlu
- tesir
isim Etki"Bazılarının da kanaati şudur ki iyi ahlakta çalışmanın rolü ve tesiri vardır." - N. F. Kısakürek
- geçerli
sıfat, hukuk Yürürlükte olan, uygulanan, meri, muteber
- grup
isim Küme"Bir kadın grubu, gözleri komutanın penceresine dikili duruyor." - H. E. Adıvar
- kudret
isim Güç, erk, erke, iktidar"Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur." - Atatürk
- hüküm
isim Yargı"Hükmü doğru ve pek de yerinde olamazdı." - F. R. Atay
- şiddet
isim Bir hareketin, bir gücün derecesi, yeğinlik, sertlik
- ırzına geçmek
zor kullanarak bir kimseyi cinsel zevkine alet etmek, tecavüz etmek"Bekçiye mahalle, ırzını, namusunu, malını, canını tereddütsüz teslim edebilirdi." - S. Ayverdi
- tazyik
isim Sıkıştırma, darlaştırma"Bütün kanı göğsünü çatlatacak bir tazyikle kalbine hücum ediyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- zorlama
isim Zorlamak işi, zecir"İlk gençliğimin en büyük sıkıntısı bu şiir zorlamasıdır." - F. R. Atay
- zorlamak
-i Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak, mecbur etmek"Bir realite hissi ile değil, bir tarih hissi ile kendimizi zorluyorduk." - F. R. Atay
- muteber
sıfat Saygın, itibarı olan, hatırı sayılır, sözü geçer"Selanik'in en varlıklı, en muteber, en güzide ailelerinden sayılıyor." - A. İlhan
- geçerlilik
isim Geçerli olma durumu, geçerlik
- semizlik
isim Semiz olma durumu, tav, semen
- mecbur etmek
zorlamak"Biz toprağımızdan düşmanı atmaya mecburuz." - R. E. Ünaydın
- güçlülük
isim Güçlü olma durumu
- angarya
isim Bir kimseye veya bir topluluğa zorla, ücret vermeden yaptırılan iş, yüklenti
- cebir
isim Zor, zorlayış
- erk
isim Bir işi yapabilme gücü, kudret, iktidar
- icbar etmek
birine istemediği bir işi zorla yaptırmak, zorlamak, zorunda bırakmak
- mecburiyet
isim Zorunluluk"Milletler yaşamak için devirlerinin şartlarına uymak mecburiyetindedirler." - M. Kaplan
- tazyik etmek
zorlamak, baskı yapmak"Bütün kanı göğsünü çatlatacak bir tazyikle kalbine hücum ediyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- yüküm
isim Yükümlülük"Vergi yükümü yasayla konulur."
- yürürlük
isim Gereğinin yapılır olması durumu, meriyet"Yürürlükte bulunan kanunlar, usuller, kurallar. Fakat umumi hatlar yine yürürlükte idi." - F. R. Atay
- zorunluluk
isim Olması gerekme, olduğundan başka olmama, zorunlu olma, mecburluk, mecburiyet, mecburilik, zaruret, ıztırar, zorunluk, zarurilik"Bu zorunluluk, başkalarınca savsaklanmış görevi yerine getirmekten doğuyor." - S. Birsel
- güç, kuvvet, zor, baskı, şiddet, etki, hüküm, ikna gücü, inandırma gücü, birlik, kuvvet, zorlamak, mecbur etmek, zorlamak,
- bütün kuvvetiyle
- cebir şiddet
- sıkıstırmak
- tedavülde
- zorla almak
- zorla yaptırmak