- yüz
isim Doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı
- yüz
isim Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat
- çehre
isim Yüz (II)"Ben şimdi o güzel çehreden başka / Ne bir yüz düşünür ne hatırlarım" - N. H. Onan
- açı
isim, matematik Birbirini kesen iki yüzey veya aynı noktadan çıkan iki yarım doğrunun oluşturduğu geometrik biçim, zaviye
- bakış
isim Bakma işi"Görenin kanını kaynatan bir tadı vardı duruşunun, bakışının." - Y. Kemal
- yan
isim Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü, profil"Yolcuların girdiği iskele yanından kendini denize attı." - M. Ş. Esendal
- durum
isim Bir şeyin içinde bulunduğu koşulların hepsi, vaziyet, hâl, keyfiyet, mevki, pozisyon"Genel Sekreter, kazadaki sıtma durumu hakkında verdiğim uzun tafsilattan pek memnun kaldı." - R. N. Güntekin
- görüş
isim Görme işi
- yön
isim Belli bir noktaya göre olan yer, taraf
- bakış açısı
isim Bir olay, konu veya düşünce incelenirken izlenen belirli yön, görüş açısı, açılım, perspektif"Bu üslubu ve bakış açısı yüzünden arka plana kaymış." - T. Buğra
- hâl
isim Bir şeyin içinde bulunduğu şartların veya taşıdığı niteliklerin bütünü, durum, vaziyet"Herkes hâline göre bir hediye verdi." - H. R. Gürpınar
- görünüm
isim Bir şeyin dıştan bakıldığında görünen biçimi, görünme durumu, görünüş, manzara, zevahir, vizyon"O geniş caddeler bugünkü hazin görünümleriyle nihayet bulurlar. Edebiyatın özlemleri acı bir batkıya uğrar." - S. İleri
- nazar
isim Belli kimselerde bulunduğuna inanılan, kıskançlık veya hayranlıkla bakıldığında insanlara, eve, mala mülke hatta cansız nesnelere kötülük verdiğine inanılan uğursuzluk, göz
- vaziyet
isim Durum, tavır, hâl"Çocuklarının vaziyeti, istikbali seni alakadar ediyorsa biraz kendi âleminden çıkar, onlarla meşgul olursun, anladın mı?" - A. M. Dranas
- vaziyet
isim El koyma
- görünüş
isim Görünme işi
- sima
isim Yüz (II)"Beni bu sima altında tanımazsın." - H. C. Yalçın
- tavır
isim Durum, vaziyet (I), hâl"Bu libaslar altında ikisinin de yürümeleri, tavırları değişmişti." - A. H. Müftüoğlu
- taraf
isim Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri"Apartmanın temizliğine azami dikkat edilecek, her taraf pırıl pırıl olacak." - E. Şafak
- cihet
isim Yön, yan, taraf"Pencereden gelen bu şehir seslerinin cihetini bile tayin edemiyordu." - P. Safa
- açılar
Mitoloji, Gezegenler arasında veya gezegenler ile köşe noktaları arasında oluşan geometrik açılardır. Tek tek gezegenler arasındaki ve eksenler sistemi noktaları arasındaki önemli uzaklıklar. Bu önemli mesafeler, Zodyak'ın 1′den 10′a kadar herhangi bir sayıya bölünmesiyle ortaya çıkan dilimlerdir. Temel açılar, 1, 2, 3, 4 ve 6 sayılarına bölünenlerdir. Bu bölünmeler şu açıları yaratır. Kavuşum 0 derece, karşıt 180 derece, üçgen 120 derece, kare 90 derece ve altmışlık 60 derece. Bir yıldız haritasında Güneş, Ay ve gezegenler aralarında ve bazen de yükselen burçlarla açılar meydana getirirler. Bu açıların, kimi olumlu, kimi olumsuz sayılırlar. Açı yapan gezegenler daha etkili duruma gelebilirler. Astrolojide açıların yorumlanması çok önemlidir.
- gösteriş
isim Gösterme işi
- safha
isim Evre"Gündelik hayatın türlü safhalarına ait muhavereler ihtiva eden bu gibi eserler Türkçe için de öteden beri yazılagelmiştir." - F. İz
- suret
isim Görünüş, biçim"İnsan suretinde bir ağaç."
- veçhe
isim Yön
- özellik
isim Bir şeyin benzerlerinden veya başka şeylerden ayrılmasını sağlayan nitelik, hususiyet, hasiyet, hassa, mahsusluk, spesiyalite"Tek özelliği, yüzünün dayanılmaz çirkinliğiydi." - İ. O. Anar
- görünüş, yüz ifadesi, çok yönlü herhangi bir şeyin bir yüzü, bir yanı, tek yanı, tek tarafı, yönü, cephesi, baktığı yön, yıldız ve gezegenlerin birbirlerine göre konumları
- görüş görünüş