anlami-nedir.com, nedir, nedemek
Kelime ve Karakter Sayacı

turn

Kelimeler > T ile başlayan kelimeler > turn nedir ?
turn
turn, turn nedir ,turn ne demek
  • sıra

    isim Yan yana, art arda olan şey veya kimselerin tümü, dizi"Şehir esnafı şekercisinden tutun da berberine kadar iki sıra durup kendisini alkışladılar." - S. F. Abasıyanık

  • defa

    isim Kez, kere"İlk defa bu fikir, bir fikir olmaktan çıktı." - Y. K. Beyatlı

  • yön

    isim Belli bir noktaya göre olan yer, taraf

  • dönüm

    isim Dönme işi"Ne güzel bir fikir dönümünü işaret eden bir heves!" - R. N. Güntekin

  • biçim

    isim Biçme işi"Ekim biçim işlerini tamamıyla kadınlara bırakmışlardı." - Ö. Seyfettin

  • biçim

    isim Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, şekil, eşkâl"İtalya elçiliği bugüne değin ilk biçimini korumuştur." - S. Birsel

  • davranış

    isim Davranma işi, tutum, davranım, muamele, hareket"Burada hükûmet çevrelerinin de övgüye değer davranışını belirtmek gerekir." - M. And

  • şekil

    isim Biçim

  • büklüm

    isim Kıvrım"Yırtılmış atılmış o kâğıtlar ki hayatım / Her parçası, her büklümü üstünde adın var" - M. C. Kuntay

  • ortaya çıkmak

    yokken var olmak, meydana çıkmak, türemek"Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler." - Y. K. Karaosmanoğlu

  • tür

    isim Çeşit, cins"Yazı türleri."

  • yönelme

    isim Yönelmek işi, yönlenme

  • nöbet

    isim Sıra, keşik"Bu akşam nöbet sizde, masrafı siz yapacaksınız."

  • teslim etmek

    bir şeyi sahibine vermek

  • değişme

    isim Değişmek işi

  • başvurmak

    -e Bir işin yapılması için bir kimsenin aracılığını istemek"Fakat ben ona başvurmadan belki Hatice bana müracaat eder." - N. F. Kısakürek

  • lafa boğmak

    bir konu üzerinde konuşulurken ilgisiz, gereksiz ve anlamsız bir biçimde söz edip asıl konuyu değiştirmek, unutturmak, karıştırmak"Galiba ızdırabın ne olduğunu tecrübe edenler için saadet boş laf." - E. İ. Benice

  • değişim

    isim Bir zaman dilimi içindeki değişikliklerin bütünü, değişme"Bu müsamere günündeki selamlama süresince bedenimde bir değişim olmuştu." - A. Ağaoğlu

  • dönüş

    isim Dönme işi"Dönüş yolunda radyoyu açtık." - E. Şafak

  • geri çevirmek

    geri vermek, geldiği yere göndermek, iade etmek"Amerikan barın gerisinden işaret eden barmen seslendi." - N. Cumalı

  • yetenek

    isim Bir kimsenin bir şeyi anlama veya yapabilme niteliği, kabiliyet, istidat"Her bir dönemin incelenmesi, sonuçlarının değerlendirilmesi ulusal yeteneklerimizi, eksiklerimizi anlamak bakımından uyarıcıdır." - M. And

  • sarsıntı

    isim Sarsılma işi, birden sallanma"Her sarsıntıda, önümdeki yeldirmeli kadın şikâyet ediyor." - B. Felek

  • meydana getirmek

    olmasını sağlamak, oluşturmak"Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu." - Ö. Seyfettin

  • nakletmek

    -i Nakil işini yapmak, bir yerden başka bir yere geçirmek, iletmek"İkisi de koluna girerek hastayı otomobile naklettiler." - P. Safa

  • altüst etmek

    alt yüzünü üst yüzüne getirmek

  • altüst olmak

    çok karışık duruma gelmek

  • dönme

    isim Dönmek işi"Dönmeyi kararlaştırmış da olsa bir aksilik, mutlaka bir aksilik, benim saadetime engel olacaktı." - T. Buğra

  • şok

    isim Ani bir değişiklik sonucunda ortaya çıkan şaşkınlık"Sinan, şoka uğramış bir hâlde soruyor." - A. Ümit

  • dönmek

    nsz Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek"İçeride anahtarın acı bir gıcırtıyla döndüğünü duydum." - Y. Z. Ortaç

  • bakmak

    -e Bakışı bir şey üzerine çevirmek"Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim" - C. S. Tarancı

  • yönelmek

    -e Belli bir yön tutmak, yüzünü belli bir yöne doğru çevirmek, teveccüh etmek, yönlenmek"Aslına yönelerek meseleyi kavramaya çalıştığımızda insan ve teknoloji arasındaki ilişki son çağların bir olayı değildir." - İ. Özel

  • çevirmek

    -i Bir şeyin yönünü değiştirmek"Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi." - Y. Z. Ortaç

  • tarz

    isim Özel oluş veya davranış biçimi, üslup, stil, janr"Annesi o tarz yaşayıştan hoşlanır mı?" - A. M. Dranas

  • devir

    isim Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası"Bana sorarsanız devrimiz nasihat devri olmaktan çıktı." - B. Felek

  • geçmek

    -e Bir yerden başka bir yere gitmek"Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim." - T. Buğra

  • yöneltmek

    -i, -e Bir şeye belli bir yön vermek, yönelmesini sağlamak, çevirmek, tevcih etmek

  • değiştirmek

    -i Başka bir biçime sokmak, değişikliğe uğratmak"Rüzgâr gibi çarçabuk esiş istikametlerini değiştiriyorlar, ağaç kurdu gibi renkten renge giriyorlar." - E. İ. Benice

  • değişmek

    nsz Başka bir biçim veya duruma girmek, tahavvül etmek"Beş yılda her şey ne kadar çabuk değişmişti." - A. Ağaoğlu

  • değişiklik

    isim Değişik olma durumu

  • başkalaşmak

    nsz Başka bir varlığa, niteliğe dönüşmek, değişmek, farklılık kazanmak"Adamın kimliği bile bir başkalaşıyor denize adım atıldı mı." - Z. Selimoğlu

  • bozmak

    -i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."

  • dönüşmek

    -e Bir biçimden, bir durumdan başka bir biçime veya duruma geçmek, tahavvül etmek"Gülüşü içli bir duyarlığa dönüştü yüzünde." - N. Cumalı

  • tahvil etmek

    dönüştürmek

  • deveran

    isim Dolaşım, dönme

  • dolaşma

    isim Dolaşmak işi"Bir yaşlı yörük kasaba sokaklarında dolaşmaya başlamıştı." - T. Buğra

  • açmak

    -i Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek"Kapıyı açıp içeri giriyorum." - A. Ağaoğlu

  • devirmek

    -i Ayakta veya dik duran bir şeyi düşürmek, yatay duruma getirmek"Ne ince boyunlu ilaç şişesini ne kırmızı kutuyu devirdiniz." - N. Hikmet

  • döndürme

    isim Döndürmek işi, irca, tahvil"Sohbeti o yana döndürmeye çalıştım." - A. Kabaklı

  • döndürmek

    -i, -e Dönmesini sağlamak

  • eğilmek

    nsz Bir yana doğru eğik duruma gelmek

  • gelmek

    -den, -e, nsz Ulaşmak, varmak"Gurbetten gelmişim yorgunum hancı / Şuraya bir yatak ser yavaş yavaş" - B. S. Erdoğan

  • hamle

    isim İleri atılma, atılım, saldırış, savlet"Teşebbüs, hamle, gayret, aksiyon ne demektir, bu gözü dönmüş insanlardan öğrenmek lazım." - N. F. Kısakürek

  • yapmak

    -i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan

  • doğrultmak

    -i Doğrulmasını sağlamak, doğru duruma getirmek"Aralarında bellerini doğrultamayacak kadar yaşlıları da vardı." - T. Buğra

  • ulaşmak

    -e Varmak, gelmek"Doğudan batıya kadar ulaşmış bir zafer bestesi dinliyorum." - R. H. Karay

  • kovmak

    -i Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak, defetmek"Fethi Bey çalgıları kovdu, davul zurna istedi." - M. Ş. Esendal

  • kıvrım

    isim Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat, büklüm"Elinde sımsıkı tutmakta olduğu perdenin kıvrımlarını bıraktı, köşeye çekildi." - N. Hikmet

  • kıvırmak

    -i Herhangi bir şeyi bükmek"Fino, beni görünce kuyruğunu kıvırıp düşmanca havlaya havlaya beyaz dişlerini gösterdi." - H. R. Gürpınar

  • viraj

    isim Dönemeç"Virajları benim gibi son vitesle dönen bir ikincisi daha yoktu piyasada." - N. Hikmet

  • dönemeç

    isim Bir yolun yön değiştirdiği yer, viraj"Saffet Bey ilk dönemeci döner dönmez, yamağın eline cep saatimi tutuşturup şiddetli emir verdim." - A. Gündüz

  • eğilim

    isim Bir şeyi sevmeye, istemeye veya yapmaya içten yönelme, meyil, temayül"İnsanoğlunun, yaradılıştan medeniliğe eğilimi vardır." - N. Ataç

  • sapmak

    -e Yön değiştirmek"Evvela kuşların bulunduğu tarafa saptım." - A. Haşim

  • katlamak

    -i Kâğıt, kumaş vb. nesneleri üst üste kat oluşturacak biçimde bükmek"Gazeteleri itina ile katlayıp cebine koydu." - S. F. Abasıyanık

  • bozulmak

    nsz Bozma işine konu olmak"Pazarlık bozulur, nişan bozulur, makine bozulur, mal bozulur." - B. Felek

  • ekşimek

    nsz Ekşi duruma gelmek"Yoğurt ekşidi."

  • ekşitmek

    -i Ekşimesine yol açmak"Kiminin beyni ekşitir hayatı, kiminin de midesi." - N. F. Kısakürek

  • kesilmek

    nsz Kesme işi yapılmak

  • reddetmek

    nsz Verilen veya yapılması istenen bir şeyi kabul etmemek, geri çevirmek"Kendisine evlenme teklif ettim, reddetti." - S. F. Abasıyanık

  • saptırmak

    -i, -e Sapma işini yaptırmak

  • körletmek

    -i Keskinliğin azalmasına veya yitirilmesine sebep olmak

  • etkilemek

    -i Etkiye uğratmak, tesir etmek"Toplumu etkileyen olaylara herkes kendi yorumunu katıyor." - N. Cumalı

  • kesmek

    -i Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak"İpi kesmek."

  • olmak

    nsz Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak"En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu." - S. F. Abasıyanık

  • devretmek

    nsz Dönmek, dolaşmak

  • kabiliyet

    isim Yetenek"Bence şairin asıl sanatı ruh anlarını ifade etmek hususundaki kabiliyetidir." - A. H. Çelebi

  • istidat

    isim Yetenek"İnci gibi güzel bir yazısı ve mizaha da istidadı varmış." - Y. K. Beyatlı

  • burkmak

    -i Bir şeyi burar gibi ekseni etrafında döndürmek"Birinin kolunu burkmak."

  • muamele

    isim Davranma, davranış"Bana karşı olan muamelesini beğenmedim."

  • nevi

    Hukuk, çeşit; tür

  • gezme

    isim Gezmek işi, seyran

  • uygulamak

    -i Kuramsal bir bilgiyi, ilkeyi, düşünceyi herhangi bir alanda hayata geçirmek, tatbik etmek"Nitekim bilge bunu açıkça söylemekle kalmaz, tamı tamına uygular da." - N. Uygur

  • korkutma

    isim Korkutmak işi"Eskicilerin, çocukları iğneli fıçıya attıkları gibi bir korkutma biçimiyle şartlanmıştık." - A. Boysan

  • tevcih etmek

    yöneltmek, çevirmek

  • bağlı olmak

    tabi bulunmak"Günlerden beri bağlı duran demir, sert bir hırıltıyla denize daldı." - Halikarnas Balıkçısı

  • dışarı atmak

    kovmak"Dışarıda karlar erimeye başlamış." - A. Ümit

  • katılmak

    nsz, -e Katma işi yapılmak"Süte su katılmış."

  • bulandırmak

    -i Bulanmasına yol açmak, bulanmasını sağlamak"Biz bile kendimizi en sadık bir aynada görmek istesek nefesimizin buğusu aynamızı bulandırır." - A. Ş. Hisar

  • heyecanlandırmak

    -i Heyecan duymasına sebep olmak"Yurt dışına başlayan büyük göç, beni hep heyecanlandırmış hep ilgi alanım içinde kalmıştır." - N. Meriç

  • sapak

    isim Bir ana yoldan ayrılan yolun başlangıç noktası

  • yol vermek

    geçmesine izin vermek

  • devrilmek

    nsz Devirme işi yapılmak"Üst parçası devrilmiş minarelerin başında, leyleklerin geniş kenarlı yuvaları görünüyor." - H. S. Tanrıöver

  • esritmek

    -i Sarhoş olmasına yol açmak, sarhoş etmek

  • faydalanmak

    -den Yararlanmak"Genç askerler Bulgarların harbe girmiş olmasından faydalanmak fikrindedirler." - F. R. Atay

  • havale etmek

    bir şeyin alınmasını, yapılmasını bir kimseye bırakmak, ısmarlamak, devretmek"Bütün belgelerin bakanlığa havalesi gerekiyor."

  • imal etmek

    ham maddeyi işleyerek bir mal üretmek

  • sapış

    isim Sapma işi

  • söndürmek

    -i Ateş ve ışığın yanmasına, aydınlatmasına son vermek"Parmağının ucuna kadar gelen alevi yere atıyor, terliğiyle basarak söndürüyor." - P. Safa

  • tercüme etmek

    çeviri yapmak"Biz, telif eser ayarında bir sanat kıymeti taşıyan tercümelere teşekkür edelim." - B. R. Eyuboğlu

  • çevrilmek

    -e Çevirme işine konu olmak"Futbol sahasının karşısında, sağ tarafta yüksek tel örgüyle çevrilmiş iki tenis kortu bulunuyordu." - A. Kutlu

  • tüymek

    nsz Kaçmak"Bir bahane icadıyla şuradan beş on gün için tüyemez miyiz?" - E. E. Talu

  • dönüştürmek

    -i, -e Dönüşmesini sağlamak, tahvil etmek"Zor da olsa elbiseni iplik hâline getirmek ve ipliği de yüne dönüştürmek mümkün." - İ. O. Anar

  • bulanmak

    -e Bulama işine konu olmak, her yanı bir şeyle kaplanmak"Parfüme bulanmış bir ter, boyalı suratlarından buharlaşıyor." - A. İlhan

  • sersemlemek

    nsz Sersem duruma gelmek"Bekir ilk üç darbeden sonra büsbütün sersemledi." - A. İlhan

  • sarım

    isim Sarma işi

  • deveran etmek
  • tersyüz etmek
  • işe koyulmak
  • baş vurmak
  • başka dile çevirmek
  • biçimini değiştirmek
  • devrettirmek
  • döneklik etmek
  • dönüp gitmek
  • dönüş devir
  • dışına dönmek
  • esrar kullanmak
  • etmek yapmak
  • geçmek doldurmak
  • grupetto
  • grupçuk
  • istikameti çevirme
  • içeriye doğru çevirmek
  • krizi geçirmek
  • kümecik
  • kısa piyes
  • oyun sırası
  • yardımını istemek
  • yataktan kalkmak
  • yüzünü aşağı çevirmek
  • zihninde evirip çevirmek
  • çevirip kaldırmak
  • ödünü koparma
  • yön değiştirme
  • iş fırsatı
  • gidip gelme
Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş Paylaş

Yeni Bir Kelime Öğren?

  • aritmetiksel
  • sarf
  • hukukî ihtilaf
  • tayyör
  • hadise çıkarmak
  • kostüm
  • döpiyes
  • mayo
  • bora gibi

anlami-nedir.com'u Türkçe dil araçları sunan bir sözlüktür, yakın zamanda sadece anlamlar değil türkçe ingilizce sözlük, akademik aramalar ve birçok edebi araç ile karşınıza çıkacaktır.

anlami-nedir.com içeriklerini öncelikle TDK'dan sonra ise editörlerin kontrolünden geçirerek sizlere sunmaktadır, eğer bir hatalı kısım gördüyseniz lütfen iletişim'e geçiniz

Sizde Türkçemize katkıda bulunmak ve bilinmiyenleri aktarmak isterseniz editör olup paylaşımlarda bulunabilirsiniz.

Yunus Emre : "Biriktirdiğin değil, paylaştığın senindir"

Takip edin

Sitemap Yasal Konular İletişim Hakkında İndeksler Son Eklenenler Kelime Sayacı