- yüz
isim Doksan dokuzdan sonra gelen sayının adı
- yüz
isim Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat
- dış
isim Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı"Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz." - A. Haşim
- üst
isim Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı, üzeri, fevk, alt karşıtı"Köyün üst tarafında, saman, taş ve yangın arasında, üstü sazlarla örtülmüş bir kulübenin önünde ateş yanıyor." - H. E. Adıvar
- yüzey
isim, matematik Bir cismi uzaydan ayıran dış ve yaygın bölüm, satıh, yüz (II)
- ortaya çıkmak
yokken var olmak, meydana çıkmak, türemek"Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler." - Y. K. Karaosmanoğlu
- görünüm
isim Bir şeyin dıştan bakıldığında görünen biçimi, görünme durumu, görünüş, manzara, zevahir, vizyon"O geniş caddeler bugünkü hazin görünümleriyle nihayet bulurlar. Edebiyatın özlemleri acı bir batkıya uğrar." - S. İleri
- görünüş
isim Görünme işi
- düzey
isim Bir yüzeyin veya bir noktanın yüksekliğindeki yatay sınır, seviye"Su düzeyi."
- satıh
isim Yüzey"Bu satıh baştan başa vatanın bütün yüzüdür." - F. R. Atay
- cilalamak
-i Cila sürerek parlatmak, cila vurmak"Zehra, lame balo pabuçlarından görünecek olan ayak tırnaklarını da cilaladı." - C. Uçuk
- yüzeysel
sıfat Yüzey ile ilgili, sathi
- zahir
sıfat Açık, belli
- görünmek
nsz Görülür duruma gelmek, görülür olmak, gözükmek"Bakarım bakarım sılam görünmez / Ara yerde yıkılası dağlar var" - Karacaoğlan
- görünüşte
zarf Dıştan göründüğüne göre, görünene inanmak gerekirse, görünene bakılırsa, zahiren"Görünüşte iyi bir çocuk."
- gözükmek
nsz Görünmek"Bazen hareketleriyle pek makul, bazen âdetleriyle garip ve gülünç gözükürmüş." - A. Ş. Hisar
- üzeri
isim Bir şeyin yukarı, göğe doğru olan yanı"Bunların üzerinden ustalıkla atlayarak gemiye doğru yürüdü." - S. F. Abasıyanık
- bir şeyle kaplamak
- dua yapmak
- dış görünüş
- dış taraf
- yüzey,
- görünüşte.
- görünüşteki. surface current düzey akıntısı. surface impressions dış izlenimler
- su dibinden yüzeye çıkmak
- üstündeki toprağı kaldırıp maden ocağı işletmek