-
dış yüz : isim Bir şeyin dışarıdan görünüşü
-
dışbeslenen : sıfat, biyoloji Besinini organik maddelerden sağlayan, heterotrof
-
dışbükey : sıfat, fizik, matematik Yüzeyi tümsek, çıkık ve şişkin olan, tümsekli, muhaddep, konveks"Dışbükey mercek. Dışbükey ayna."
-
dış açı : isim, matematik İki doğruyu kesen bir doğrunun bu doğruların dışında kalacak biçimde yaptığı açı
-
dış ağ : isim, bilişim Yerel ağlarla birbirine bağlı birçok bilgisayarın Genel Ağ'ı kullanarak birbirleriyle iletişim kurduğu bilgi iletişim ağı
-
dış âlem : isim İnsanın kendi çevresi dışındaki dünya
-
dış alım : isim, ticaret İthalat
-
dış asalak : isim, hayvan bilimi Konakçının üzerinde yaşayan ve çoğunlukla kan emen asalak
-
dış başkalaşım : isim, jeoloji Magmanın sokulmasıyla, komşu kayaçların uğradığı başkalaşma, egzomorfizm
-
dış bellek : isim, bilişim Bilgisayarın yalnızca giriş çıkış kanallarını kullanarak erişebildiği bellek
-
dış beslenme : isim, biyoloji Besinini organik maddelerden sağlama, heterotrofi
-
dış borç : isim, ekonomi Devletin veya çeşitli kuruluşların dış ülkelerden kredi yoluyla sağladığı borç
-
dış borçlanma : isim, ekonomi Devletin veya çeşitli kuruluşların yurt dışındaki kuruluşlardan borç alma işi
-
dış çevre : isim, ruh bilimi Canlının dışında olan ve kendisinin de bilinçli veya bilinçsiz olarak tepkide bulunduğu uyaranların hepsi
-
dış çizgiler durumu : isim, askerlik Ayrı ayrı birliklerin çevreden merkeze ulaşan yollarla düşman üzerinde birleşmesi
-
dış çokgen : isim, matematik Kenarları bir dairenin çember çizgisi üzerine gelen çokgen
-
dış deri : isim, biyoloji Sinir sistemini ve duygu organlarını oluşturan, oğulcuğun dış yüzünü örten tabaka, ektoderm
-
dış dünya : isim Ülke dışı
-
dış evlilik : isim, toplum bilimi Evlenecek kimsenin eşini kendi boy veya soyunun dışından seçmesi kuralına dayalı evlilik biçimi, dışarıdan evlenme, egzogami
-
dış gebelik : isim, tıp (***) Döllenmiş bir yumurtanın döl yatağı dışında oluşması ve gelişmesi
-
dış gezegen : isim, gök bilimi Yörüngesi yer yörüngesinin dışında kalan gezegen
-
dış gezi : isim Ülke sınırları dışına yapılan gezi
-
dış güçler : isim Ekonomi ve politika açısından güçlü devletler
-
dış hat : isim İş yerlerinde bulunan santrallerde iş yerinin dışarıyla bağlantısını sağlayan haberleşme ağı
-
dış işleri : isim Bir devletin başka devletlerle ilgili işleri, hariciye
-
dış kapı : isim Binayı sokaktan ayıran giriş kapısı"İki yanı ağaçlı yol ta dış kapıya kadar uzayıp gidiyordu." - M. C. Kuntay
-
dış kavuz : isim, bitki bilimi Buğdaygillerde başakçığın en altında, bazı türlerde çiçeğin bütün organlarını içerisine alacak bir biçimde gelişmiş olan kavuz
-
dış kredi : isim, ekonomi Ekonomik durumu iyi olan ülkelerden sağlanabilecek kredi
-
dış kulak : isim, anatomi Kulağın, kulak kepçesi ve dış kulak yolundan oluşan bölümü
-
dış kutsal : sıfat, felsefe Kutsallıkla ilgisi bulunmayan, kutsallığa ne uygun ne de karşıt olan
-
dış lastik : isim Bazı kara taşıtlarında iç lastiği koruyan kalın lastik
-
dış merkezli : sıfat, matematik Dış merkezlikle ilgili olan, eksantrik
-
dış odun : isim Kabukla olgun ağaç bölümleri arasında bulunan, tam olgunlaşmadığı için marangozlukta kullanılması sakıncalı olan odun bölümü
-
dış pazar : isim, ekonomi Bir ülkenin mal satabildiği yabancı ülke
-
dış pazarlama : isim, ekonomi Başka ülkelere birtakım ürünleri satma, bu yolla ticaret yapma
-
dış piyasa : isim, ekonomi Başka ülkelerde oluşan ve var olan alışverişe dayalı ticaret imkânı
-
dış plazma : isim, biyoloji Bir hücre içerisindeki sitoplazmanın farklılaşmış dış katı
-
dış politika : isim Bir devletin sınırları ötesindeki devletlere uyguladığı siyaset
-
dış saha : isim, spor Spor takımlarının kendi sahaları dışında oynaması durumu, deplasman
-
dış satım : isim, ekonomi İhracat
-
dış ses : isim Sinema ve televizyonda görüntüsü olmayan kişiye ait söz
-
dış ters açı : isim, matematik İki paralel doğruyu kesen üçüncü bir doğrunun iki yanında, paralellerin dışında altlı üstlü oluşan dört açıdan her biri
-
dış ticaret : isim, ekonomi Bir devletin yabancı devletlerle yaptığı alışveriş, ithalat ve ihracatın tamamı
-
dış vurum : isim, felsefe Dışa vurum
-
dış yarıçap : isim, matematik Düzgün bir çokgenin köşelerinden geçen dairelerin yarı çapı
-
dış zar : isim, bitki bilimi Aynı irilikte olmayan, kütin durumuna gelmiş çiçek tozu tanecikleri
-
dışa dönük : sıfat Dışla ilişkisi olan
-
dışa vurum : isim, felsefe Ruhsal olayların belli işaret veya tasvirlerle yansıtılması, insan ruhunun algılanabilecek biçimde kendini dışa yansıtması, ifade, dış vurum"Savaşlar girdi araya, cinselliğin pek yırtık dışa vurumları kapladı dünyayı." - S. İleri
-
ahlak dışı : sıfat Töre dışı
-
akıl dışı : sıfat Akla, gerçeğe, uygun olmayan
-
alfabe dışı : sıfat, dil bilgisi Bir milletin alfabesinde bulunmayan
-
amaç dışı : sıfat Ulaşmak istenilen sonuç dışında olan
-
bilim dışı : sıfat Bilime aykırı, bilime uymaz
-
bilinç dışı : isim, ruh bilimi Bilinçsizce yapılan iş ve etkinliklerin bütünü
-
çağ dışı : sıfat Çağın gerektirdiği şartların gerisinde kalmış, çağdaş olmayan, köhne"Açık kalpli olmamak çağ dışı bir tutum olur." - B. Felek
-
çevrim dışı : isim, bilişim Bilgisayar sisteminde sunucuya bağlı ve çalışır durumda olmama
-
ders dışı : sıfat Ders saati ve konusu dışında olan
-
devre dışı : isim, fizik Elektrik donanımındaki enerji akımının bir noktada kesilme durumu
-
din dışı : sıfat, din b. (***) Dinle ilişiği olmayan, ladinî"Din dışı edebiyat."
-
doğa dışı : sıfat Doğaya aykırı, tabiata aykırı, gayritabii
-
evlilik dışı : sıfat Yasal olmayan, yasaya uygun olmayan, gayrimeşru"Evlilik dışı çocuk."
-
gerçek dışı : sıfat Gerçeğin dışında olan, gerçek olmayan, gerçeğe aykırı, hilafıhakikat, irrealist
-
gündem dışı : sıfat Toplantı programının dışında (kalan)
-
hudut dışı : isim Sınır ötesi, sınır dışı
-
irade dışı : sıfat, felsefe, ruh bilimi İstençsiz
-
istenç dışı : sıfat, felsefe, ruh bilimi İstençsiz
-
kanun dışı : sıfat, hukuk Yasa dışı
-
kayıt dışı : sıfat Herhangi bir biçimde yazılı belgesi olmayan, kayda geçmemiş
-
kişilik dışı : sıfat Kişisel olmayan, gayrişahsi
-
kural dışı : sıfat Kurala uymayan, kurala aykırı, ayrık, müstesna, şaz
-
liste dışı : isim Herhangi bir seçimde listeye girememiş olan kimse veya şey
-
mantık dışı : sıfat Mantıkla hiçbir ilgisi olmayan, mantığa uymayan
-
meyve dışı : isim, bitki bilimi Birinci zar
-
olağan dışı : sıfat Sıra dışı
-
oran dışı : sıfat, matematik İki tam sayının bölümü olmayan (sayı)
-
öz dışı : sıfat, felsefe Dışınlı
-
saf dışı : zarf Dizi dışı olarak
-
sınır dışı : isim Ülke sınırlarının ötesi, hudut dışı
-
sıra dışı : sıfat Alışılmışın dışında olan, olağan dışı, gayritabii, ekstrem"Tam üstüne bastın canım, ben sıradan değil sıra dışı biriyim." - A. Kulin
-
toplum dışı : sıfat Toplumun dışında kalan
-
töre dışı : sıfat Töreyle hiçbir ilgisi bulunmayan, töre ile ilgili yanı olmayan, ahlak dışı
-
us dışı : sıfat, felsefe Aklın alamayacağı, aklın dışında kalan, akıl dışı, irrasyonel
-
yasa dışı : sıfat, hukuk Yasalara, yasa kurallarına uymayan, kanun dışı, gayrikanuni, illegal"Sakın ha, yasa dışı işlere kalkışıp da bunca temiz gökdelene gölge düşürme." - T. Yücel
-
yurt dışı : sıfat Yurt sınırları dışında olan
-
içli dışlı : sıfat Senli benli, aşırı teklifsiz, sıkı fıkı, yağlı ballı"En çok yurdumdan söz ettim / Doğayla, insanla içli dışlı" - C. Külebi
-
dışa vurmak : belli etmek"Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz." - A. Haşim
-
dışı eli yakar, içi beni yakar : "görünüşe aldanmamalı" anlamında kullanılan bir söz"Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz." - A. Haşim
-
dışı kalaylı, içi alaylı : "dışı süslü, güzel görünüşlü ancak içi berbat" anlamında kullanılan bir söz"Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz." - A. Haşim
-
dışında : -den başka, sayılmazsa"Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz." - A. Haşim
-
dışına çıkmak : tanınan hak ve yetkileri aşmak"Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz." - A. Haşim
-
dışında bırakmak : hariç tutmak"Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz." - A. Haşim
-
dışında kalmak : karışmamak, ilgilenmemek"Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz." - A. Haşim