- benek
isim Herhangi bir şey üzerindeki ufak leke, nokta, puan"Burunlar koyu renkte beneklerle kaplıdır." - S. Birsel
- nokta
isim Çok küçük boyutlarda işaret, benek
- yer
isim Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân"İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" - M. Ş. Esendal
- alan
isim Düz, açık ve geniş yer, meydan, saha
- sarıağız
isim, hayvan bilimi Gölge balığıgillerden, ağzının içi sarı, büyük pullarla örtülü bir tür balık, denizgüzeli (Sciaena aquilla)
- ayıp
isim Toplumun ahlak kurallarına aykırı olan, utanılacak durum veya davranış"Bu ayıbı işleyenlerle birlik olmayı bir türlü kibrime yediremiyorum." - Y. K. Karaosmanoğlu
- spot
isim Herhangi bir aynalı alet ile ekran üzerinde oluşturulan görüntü
- peşin
sıfat Bir alışverişte, alışveriş yapıldığı anda, alınan şeyin tesliminden önce veya teslimiyle birlikte ödenen, veresiye karşıtı"Aldığı şeyin parasını peşin olarak ödeyen bir insanın hâlinde bir gurur vardır." - M. Kaplan
- mevki
isim Yer, mahal"Gelibolu civarında Akbaş mevkisinde bir cephane deposu vardı." - Atatürk
- ben
isim Çoğu doğuştan, tende bulunan ufak, koyu renkli leke veya kabartı"Dedim tane tane olmuş benlerin / Dedi zülfüm değdi tel yarasıdır" - Âşık Ömer
- ben
isim Olta veya tuzağa konulan yem
- ben
zamir Teklik birinci kişiyi gösteren söz"Bütün sevgileri atıp içimden / Varlığımı yalnız ona verdim ben" - A. K. Tecer
- fark etmek
görmek, seçmek"Emanete ihanet etmek veya etmemekle insan öteki mahlukattan ayrılır veya onlardan farkı kalmaz." - İ. Özel
- görmek
-i Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek
- bulmak
-i Arayarak veya aramadan bir şeyle, bir kimse ile karşılaşmak"Kafam her an bir konu bulmak için binbir çeşit şeye müracaat ediyor." - H. E. Adıvar
- atamak
-i, -e Birini bir göreve getirmek, tayin etmek
- leke
isim Kirliliği gösteren iz"Adi madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi." - A. Ş. Hisar
- kirletmek
-i Kirli duruma getirmek, pisletmek"Madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi." - A. Ş. Hisar
- lekelemek
-i Bir şeyi kirletmek, bir şey üzerinde leke oluşturmak"Kumaşı lekelemek."
- lekelenmek
nsz Leke oluşmak
- sevgi
isim İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu"Seni hep çok sevecek ama verebileceğinden fazla sevgi beklemeyecek karşılığında." - E. Şafak
- puan
isim, spor Çeşitli sporlarda kullanılan ölçüsü ve değeri değişken birim
- seçmek
-i Benzerleri arasında hoşa gideni seçip almak veya yararlanmak için ayırmak"Ben bu kitabı seçtim."
- sorumlu
sıfat Üstüne aldığı veya yaptığı işlerden dolayı hesap vermek zorunda olan, sorumluluk taşıyan (kimse), mesul"Hekim hastasına ve çevresine karşı sorumludur, mesleğe ancak and içerek girebilir." - A. Erhat
- yerleştirmek
-e Yerleşmesini sağlamak"Düven tahtasının altına çakmak taşlarını yerleştiriyordu." - C. Uçuk
- mahal
isim Yöre (I)"Binaenaleyh, bu koruma tedbiri pazarda değil kesiş mahallinde yapılır." - N. Hikmet
- tanımak
-i Daha önce görülen, bilinen bir kimse veya şeyle karşılaşıldığında bunun kim veya ne olduğunu hatırlamak"Zarfın üstündeki yazıyı hemen tanıdı." - H. E. Adıvar
- ayırt etmek
Birkaç şeyi birbirinden ayıran niteliği anlamak, tefrik etmek, temyiz etmek"Ününün, sinemamıza getirdiği özel duyarlığın ayırdında bile değildi." - S. İleri
- akne
isim, tıp (***) Yağ bezlerinin deri üzerinde oluşturduğu iltihaplı sivilce
- projektör ışığı
isim Işıldağın etrafa saçtığı ışık
- sivilce
isim, tıp (***) İçinde irin bulunan küçük deri kabarcığı, en küçük çıban"Araya taraya gördüğünüz küçük bir sivilceye şirpençe adını takmışsınız." - Y. K. Karaosmanoğlu
- şerefini lekelemek
- derhal
- bir miktar
- tehlikede
- yer, mahal, benek, çekit, leke,
- benek benek etmek
- benek benek olmak
- beneklemek
- deniz güzeli
- gölgebalığı
- güç durum
- hemen oracıkta
- kısa reklam
- nişanalmak
- olay yerinde
- vaka mahallinde
- yerinde olan