- para
isim, ekonomi Devletçe bastırılan, üzerinde değeri yazılı kâğıt veya metalden ödeme aracı, nakit"Çıkarken elini göğsüne sokup bir kese çıkardı, keseden alabildiği kadar para alıp delikten attı." - F. Otyam
- liste
isim Alt alta yazılmış şeylerin bütünü, dizelge"Elimden geldiği kadar listenizi yerine getirmeye çalışacağım." - N. Hikmet
- kayıt
isim Bir yere mal ederek deftere geçirme"Çocuğun kaydı bulunamadı."
- kayıt
isim Pencere çerçevesi
- tomar
isim Dürülerek boru biçimi verilmiş deriler veya kâğıtlar
- defter
isim Genellikle hafif bir kapak içerisinde, yazı yazmak için bir araya tutturulmuş kâğıt yaprakları"Nikâh memurunun masasında, biraz sonra imzalayacakları defter vardı." - S. Derviş
- top
isim Birçok spor oyununda kullanılan, türlü büyüklükte, genellikle kauçuktan yapılmış yuvarlak nesne"Havası boşalmış bir futbol topu..." - A. Gündüz
- silindir
isim, matematik Alt ve üst tabanları birbirine eşit dairelerden oluşan bir nesnenin eksenini dikey olarak kesen, birbirine paralel iki yüzeyin sınırladığı cisim, üstüvane
- top etmek
bir şeyi yığın durumuna getirmek"Havası boşalmış bir futbol topu..." - A. Gündüz
- gök gürlemesi
isim Şimşek çakmasından veya yıldırım düşmesinden önce veya sonra havada duyulan gürültü, gök gürültüsü
- sicil
isim Resmî belgelerin kaydedildiği kütük
- bobin
isim Makara
- dönmek
nsz Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek"İçeride anahtarın acı bir gıcırtıyla döndüğünü duydum." - Y. Z. Ortaç
- çevirmek
-i Bir şeyin yönünü değiştirmek"Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi." - Y. Z. Ortaç
- gitmek
-e Bir yere doğru yönelmek
- yuvarlanmak
nsz Kendi üzerinde dönerek hareket etmek"Fıçı yuvarlanıyor."
- rulo
isim Dürülerek boru biçimi verilmiş deri veya kâğıt tomar"Duvarlardaki raflarda kurtların kemire kemire bitiremediği el yazmaları, parşömenler ve harita ruloları vardı." - İ. O. Anar
- sarmak
-i Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek
- gümbürtü
isim Birdenbire yankılı ve derinden gelen patlama, yıkılma, çarpma sesinin adı"Sessizlik öyle yoğun ki handiyse yüreklerinin gümbürtüsünü işitiyorlar." - A. İlhan
- merdane
sıfat Erkeğe yakışan"Mesirelere gittiği günlerde, merdane laubaliliğiyle yiyecek ve içeceğe müteallik hazırlıkların başına geçerdi." - Y. K. Beyatlı
- tekerlenmek
nsz Yuvarlanmak, dönmek"Bir kaza olsa Cambaz Ali belki aletleriyle beraber aşağıya tekerlenecek." - R. N. Güntekin
- açmak
-i Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek"Kapıyı açıp içeri giriyorum." - A. Ağaoğlu
- dalgalanmak
nsz Üzerinde dalga oluşmak
- devirme
isim Devirmek işi
- devirmek
-i Ayakta veya dik duran bir şeyi düşürmek, yatay duruma getirmek"Ne ince boyunlu ilaç şişesini ne kırmızı kutuyu devirdiniz." - N. Hikmet
- devrilme
isim Devrilmek işi"Suların üzerimize devrilmesinden önce yukarıya bir varsak dünya bizim olacaktı." - Halikarnas Balıkçısı
- dolaşmak
nsz Gezmek, gezinmek"Büsbütün gece kapanmadan şehri biraz dolaşmak istedik." - H. S. Tanrıöver
- döndürme
isim Döndürmek işi, irca, tahvil"Sohbeti o yana döndürmeye çalıştım." - A. Kabaklı
- döndürmek
-i, -e Dönmesini sağlamak
- dürmek
-i Bir şeyi kıvırıp silindir biçiminde kendi üzerine sarmak"Kâğıdı dürmek. Halıyı dürmek."
- gezmek
nsz Hava alma, hoş vakit geçirme vb. amaçlarla bir yere gitmek, seyran etmek"Tek başına buralarda gezdiği hâlde aradığını bulamıyordu." - O. C. Kaygılı
- gümbürdemek
nsz "Gümbür" diye ses çıkarmak"Gümbürdeyen seslerinden en yiğit olanınızın yüreğine korku düşerdi." - K. Bilbaşar
- gürleme
isim Gürlemek işi
- gürlemek
nsz Kalın ve gür ses çıkarmak"Pala bıyıklı adamın sesi kapının önünde gürledi." - O. C. Kaygılı
- haddeden geçirmek
madenleri tel durumuna getirmek için haddeyi kullanmak
- kabarıklık
isim Kabarık olma durumu, şişkinlik
- katlatmak
-i, -e Katlatma işini yaptırmak
- kaydırmak
-i, -e Kaymasını sağlamak, kaymasına yol açmak"Sokağa çıkıp tahta kızağıyla onu kaydırmak istedim." - R. Mağden
- makara
isim Üzerine iplik, tel, şerit vb. sarılan, kenarları çıkıntılı, ekseni boyunca delik silindir, bobin
- sandviç
isim İki ince ekmek dilimi arasına tereyağı, peynir, sucuk vb. konularak hazırlanan yiyecek"Ben köşedeki büfeden size sandviç getirebilirim." - P. Safa
- sarılmak
nsz Sarma işi yapılmak"Ellerine sarıldım, öpüyorum, sorularımı tekrarlıyorum." - R. H. Karay
- sürmek
-i, -e Yönetip yürütmek, sevk etmek
- tekerleme
isim Tekerlemek işi
- yalpa
isim, denizcilik Rüzgâr veya dalgaların etkisiyle geminin bir sancağa, bir iskeleye yatıp kalkması
- yuvak
isim Loğ
- yuvarlamak
-e Bir şeyi bir yerden kaldırmadan ekseni çevresinde döndürerek yürütmek, tekerlemek"Balta ve küskü ile onu kaldırır, aşağıya yuvarlarız." - R. H. Karay
- yuvarlanma
isim Yuvarlanmak işi
- yuvarlanıp gitmek
eldeki imkânlarla geçinmek"Fıçı yuvarlanıyor."
- yuvarlanış
isim Yuvarlanma işi"Nihat'ın yuvarlanışını gördükleri zaman kısık kısık bir kahkaha koyuvermişlerdi." - P. Safa
- yuvarlayış
isim Yuvarlama işi
- çarpmalı
sıfat Çarpma yapılabilen
- Mutfak - Yemek, Ekmek
- francola
- küçük ekmek
- tomar, top, rulo, toprak, sandviç ekmeği, yuvarlak ufak ekmek, silindir, merdane, liste, defter, sicil, kayıt, gürültü, gümbürdeme, gürleme, dalgalanma, yükselip alçalma,
- Amerikan yazıhanesi
- deveran etmek
- geminin sallaması
- kalın sesle söylemek
- oklava ile açmak
- oklava ile açılmak
- para tomarı
- tekerlek üstünde gitmek
- tomar şeklinde şey
- tono
- top olmak