- büyük
sıfat Boyutları, benzerlerinden daha fazla olan (somut nesne), makro, küçük karşıtı"Büyük ağaçların altında, gazinoya doğru gidiyoruz." - Y. Z. Ortaç
- çok
sıfat Sayı, nicelik, değer, güç, derece vb. bakımından büyük ve aşırı olan, az karşıtı"Bana matematik çok kolay geldi." - F. R. Atay
- akıl
isim Düşünme, anlama ve kavrama gücü, us
- uzun
sıfat İki ucu arasında fazla uzaklık olan, kısa karşıtı
- uzak
sıfat Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı"Muallâ, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu." - P. Safa
- uzun vadeli
sıfat Süresi uzun olan"Kısa ve uzun vadeli hiçbir ödünç alma imkânı yoktu." - F. R. Atay
- zekâ
isim, ruh bilimi İnsanın düşünme, akıl yürütme, objektif gerçekleri algılama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tamamı, anlak, dirayet, zeyreklik, feraset"Herkesin gönlünü almayı bilecek zekâya sahipti." - A. Kutlu
- uzunluk
isim Bir şeyin bir uçtan öbür uca kadar olan uzaklığı
- boyunca
zarf Boyu veya uzunluğu kadar"Zaten yol boyunca hem lezzetli hem de buzdolabına taş çıkartacak sulardan geçeceğiz." - N. F. Kısakürek
- istemek
-i İstek duymak, arzulamak"İçeri girmekten korkarak bahçedeki demir kanepeye oturmak istedi." - P. Safa
- şümullü
sıfat Kapsamlı"Eniştemiz için yemek, tabiat, cemiyet ve medeniyetle rabıtaları olan nazik ve şümullü bir meseleydi." - A. Ş. Hisar
- özlemek
-i Bir kimseyi veya bir şeyi görmeyi, kavuşmayı istemek, göreceği gelmek"Bütün özlediğim eserlerle bir kütüphane yapabilsem artık yapılacak bir iş kalmayacak." - A. Haşim
- arzulamak
-i İstek duymak, özlemek, istemek"O hâl geri gider ve tekrar gelmesi nefsin arzuladığı bir şey olur." - N. F. Kısakürek
- hasretini çekmek
birini çok özlemek"Hasretimden deli olacak hâle geldim." - N. Hikmet
- arzu etmek
yürekten istemek"Zaten insanın en büyük hususiyeti, içinde bulunduğu hâlden kurtulma arzusudur." - A. M. Dranas
- hasret çekmek
özlem duymak"Hasretimden deli olacak hâle geldim." - N. Hikmet
- hulasa
Hukuk, özet
- uzunca
sıfat Biraz uzun"Bıçağı sürte sürte ipin uzunca bir parçasını kesti." - Y. Atılgan
- çoktan
zarf Çok zaman önce, çok zamandan beri, öteden beri, uzun süreden beri"Dışarıda şimşekler çakıp gök gürülderken koyunlar kızarmaya başlamış, kazanlar dolusu hoşaf çoktan kıvama gelmişti." - İ. O. Anar
- yorucu
- uzunlukta
- epeydir
- hasret duymak
- uzun, uzun zaman, uzun zamandır, uzun süre,
- uzunluğunda
- özlem duymak
- alışılmıştan uzun
- ilerisini görüş
- mesafece uzun
- müddetince
- müddetine kadar
- uzun süre
- uzun süreli
- uzun süren
- uzun zaman
- çok istemek
- çok vakit
- özlemle