- devre
isim Belirlenmiş zaman dilimi"Bu kadar uzun bir bekleyiş devresi, tatsız ara veriş yeter." - A. Gündüz
- devre
zarf Ters, yanlış bir biçimde"Sarıldı boynuma ağlama deyi / Hotozumu devre bağlama deyi" - Karacaoğlan
- ara
isim İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, aralık, boşluk, mesafe
- yan
isim Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü, profil"Yolcuların girdiği iskele yanından kendini denize attı." - M. Ş. Esendal
- yarı
sıfat Bir bütünü oluşturan iki eşit parçadan her biri, nısıf
- yarım
sıfat Bütün bir şeyin ayrıldığı iki eşit parçadan her biri"Bu yarım saat içinde evde neler geçti?" - Y. Z. Ortaç
- buçuk
sıfat ... ve yarım"Üç buçuk senedir ben bu sallantıya şahit oldum." - P. Safa
- yarı yarıya
zarf Yarısı kadar"Damatlarının bu işten memnun görünmesi, onun azap ve sıkıntısını yarı yarıya hafifletiyordu." - R. N. Güntekin
- ABD
Kur’an-ı Kerim, Kul, Allah'a ibadet eden kimse.
- hemen hemen
zarf Nerede ise, az zaman sonra"Hemen hemen hepsi vatana döndüler." - B. Felek
- neredeyse
zarf Hemen hemen"Arabacım neredeyse donmak üzereydi." - K. Hulûsi
- uzlaşma
isim Uzlaşmak durumu, uyuşma (II), uzlaşı, uzlaşım, mutabakat, konsensüs"Yoksa mutlu bir şansla bir uzlaşma olacak, bu da yumuşak bir tasfiyeye imkân bırakacak mıydı?" - T. Buğra
- kısmen
zarf Bazı bakımdan, bazı yönden"Kısmen haklısınız."
- nısıf
isim Yarı"Ortadan ayrılan bir bölmeyle de diğer nısfında Bora Reis yatıyordu." - N. Hikmet
- yarısı
- çileden çıkmış halde
- yarı, buçuk,
- anne veya babası bir olan erkek kardeş. half crown iki buçuk şilin değerinde eski ingiliz gümüş parası. half gainer balıklama dalış. half hitch dülger bağı bir volta
- açıkta bekleme maaşı. half pint bir bardaklık öIçü
- beyaz nota. half pay yanm maaş
- haftaym
- sade ilmik. helf holiday yarım gün tatil
- yanm pençe .half time haftaym
- yarı. half binding arkasıyla köşeleri deri ve yanları kâgıt veya bez cilt. half blood melez
- yarılanma süresi. half measures yeterli olmayan tedbirler. half mourning yarı matem elbisesi
- yarım kan. half brother üvey erkek karde