-
arayüz : isim, bilişim Bilgisayar yazılımlarının kullanıcı tarafından çalıştırılmasını sağlayan, çeşitli resimlerin, grafiklerin, yazıların yer aldığı ön sayfa
-
beşibirarada : isim Beşibirlik"Her ay iki beşibirarada yaptırıyor, karısı Gülsüm'ün kalın boynuna takıyordu." - Ö. Seyfettin
-
bir ara : zarf Kısa bir süre"Bir ara önümüzden şarkı sesleri geldi." - F. R. Atay
-
arada bir : zarf Ara sıra"Arada bir yorgun başımı dinlendirmek üzere Suadiye taraflarında tek başıma gezmeye çıkıyorum." - N. F. Kısakürek
-
ara sıcak : isim Soğuk ve sıcak yemek servisi arasında ikram edilen hafif sıcak yiyecek
-
ara başlık : isim Esas bölümün alt başlıklarından her biri
-
bu arada : zarf Bu süre içinde"Bu arada benim kim olduğumu, ne iş yaptığımı öğrendi." - M. Ş. Esendal
-
ara yerde : zarf Arada"Dünya böyledir zaten / Kadın olmasın ara yerde" - B. Necatigil
-
ara sokak : isim Ana yola açılan ikinci derecedeki yol
-
ara sıra : zarf Seyrek olarak, arada bir, arada sırada, bazen, bazı bazı, kimi vakit, kimi zaman, zaman zaman, anbean"Ara sıra daha eski dil hususiyetlerine rastlanması tabiidir." - F. İz
-
gezegenler arası : isim, gök bilimi Güneş çevresinde dolanan cisimler arasındaki boşluk
-
ara kapı : isim İki yapı veya oda arasında geçişi kolaylaştırmak için açılan kapı
-
devre arası : isim, spor Futbol, basketbol vb.nde karşılaşma sırasında dinlenme süresi
-
toplumlar arası : sıfat Birçok toplumu ilgilendiren
-
ara söz : isim Doğrudan doğruya konuşulan veya yazılan konuyu ilgilendirmeyen dolaylı söz, istitrat
-
ara deniz : isim, coğrafya Okyanuslardan dar ve az derin boğazlarla ayrılan, karaların arasına sokulmuş deniz
-
ara tümce : isim, dil bilgisi Ara cümle
-
hafta arası : isim Hafta içi
-
ara seçim : isim Genel seçimler dışında yapılan ara dönem seçimleri"Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliklerinde boşalma olması hâlinde, ara seçime gidilir." - Anayasa
-
arabozan : sıfat İki kişinin arasındaki dostluğu veya geçimi bozan (kimse), ara bozucu, ordubozan, fesatçı, fitçi, nifakçı, münafık, müfsit, müzevir
-
milletlerarası : sıfat Uluslararası"Kaldı ki böyle bir hareket, milletlerarası hukuka taban tabana zıttı." - Y. K. Karaosmanoğlu
-
uluslararası : sıfat Çeşitli milletlerin arasında yapılan, milletlerin arasında çok yönlü ilişkilerle ilgili olan, milletlerarası, beynelmilel, enternasyonal"Sadece toplumsal olmakla kalmayıp uluslararası ve evrensel de olan çağdaş şiirin önemi de bence buradadır işte."
-
ara bağlantı : isim, fizik Ayrı devrelerin birbiriyle bağlantısı
-
ara bono : isim, ticaret Arada ödenen olağan dışı bono
-
ara bozucu : sıfat Arabozan
-
ara bulma : isim Anlaşmazlık durumunda bulunan kimseleri uzlaştırma işi
-
ara bulucu : isim Bir anlaşmazlıkta tarafları uzlaştıran kimse, aracı, uzlaştırıcı
-
ara kararı : isim, hukuk Bir davanın bakılmasını kolaylaştırmak için yargıdan önce önlem niteliğinde verilen karar
-
ara kazanç : isim, ticaret Malı bütünüyle devretmeden arada elde edilen kazanç
-
ara konakçı : isim, biyoloji Asalağın, gelişme evreleri sırasında beslenip barındığı konakçılardan her biri"İnsan, köpek tenyasının ve sıtma asalağının ara konakçısıdır."
-
ara mal : isim, ticaret Üretilecek malı elde etmek için üretim sırasında kullanılan yarı işlenmiş mal
-
ara nağme : isim, müzik Şarkı, türkü, köçekçe vb. küçük güfteli bestelerde, güftenin iki kıtası arasına veya başına, sonuna da gelebilen, sözsüz çalınan parça
-
ara pası : isim, spor Takım arkadaşına rakip oyuncular arasından geçirilerek atılan pas
-
ara sınav : isim, eğitim bilimi Üniversitelerde yarıyıl içinde yapılan sınav, vize, vize sınavı
-
ara yön : isim, coğrafya Dört ana yönden ikisi arasında olan yönlerden her biri, asyön"Kuzeydoğu, kuzeybatı, güneydoğu, güneybatı ara yönlerdir."
-
o ara : zarf O sıra
-
uzak ara : zarf Yarışta aradaki mesafeyi uzun tutarak
-
apış arası : isim İki bacağın arasında kalan yer"Apışlarının arasına bir sac mangal alarak yakıcı soğuktan korunmaya çalışıyordu." - E. E. Talu
-
çatı arası : isim Tavan arası"Çatı arasına ve kümese kadar aramadığı yer kalmadı." - F. R. Atay
-
devletler arası : sıfat Birden çok devleti kapsayan veya birçok devletle ilgili olan"Devletler arası barış antlaşması."
-
hücreler arası : isim, anatomi, biyoloji Dokularda hücrelerin arasında yer alan, gözeler arası
-
kentler arası : sıfat Şehirler arası
-
kıtalar arası : isim Bütün kıtaları birbirine bağlayan, kıtalarla ilgili olan durum
-
kişiler arası : sıfat Bütün insanları göz önüne alan
-
kulüpler arası : sıfat, spor Birçok kulübün takımlarını karşı karşıya getiren (sportif faaliyet)"Kulüpler arası atletizm yarışması."
-
mahalle arası : isim Mahallenin sokakları arasında kalan yer
-
memleketler arası : isim Uluslararası
-
okullar arası : sıfat Birçok okul ile ilgili olan
-
öğle arası : isim Öğle tatili
-
satır arası : isim Yazı satırlarının arasında kalan mesafe
-
şehirler arası : sıfat İki veya daha çok şehir arasında ulaşım, iletişim sağlayan"Şehirler arası telefon."
-
tavan arası : isim Bir yapının tavanı ile çatısı arasında kalan bölüm, tavan aralığı, çatı arası"Kış için saklamak üzere tavan arasına ayvalar yerleştirmiş." - A. Ş. Hisar
-
ülkeler arası : sıfat İki veya daha çok ülke arasında oluşan, gerçekleşen
-
üniversiteler arası : sıfat Birçok üniversite ile ilgili olan"Üniversiteler arası yarışma."
-
metinler arasılık : isim, edebiyat Bütüncül bir yapıya kavuşturulması amacıyla bir edebî metnin dokusuna hem edebiyat alanından hem de başka alanlardan metin parçalarının katılması
-
ara vermeden : sürekli, durmadan
-
ara vermek : yeniden başlamak için bir işi bir süre bırakmak, durmak
-
arada çıkarmak : başka işler arasında bir işi de yapıvermek
-
arada kalmak : iki tarafı uzlaştırmak üzere araya girme dolayısıyla güç duruma düşmek
-
arada kaynamak : karışık bir durumda gereken ilgiyi görmemek
-
aradan çekilmek : ara bulucu olmaktan vazgeçmek
-
aradan çıkarmak : birçok işten birini yapıp bitirivermek
-
aradan çıkmak : yapılması gereken öteki işlerle uğraşılabilmesi için bir iş önce bitirilmek
-
aradan kaldırmak : iş yapma imkânını yok etmek
-
aradan sıyrılmak : kötü bir işten kendini kurtarmak
-
aralarında dağlar kadar fark olmak : aralarında her yönden büyük ayrılıklar bulunmak, benzer nitelikler çok az olmak
-
aralarındaki buzları eritmek : kırgınlığı, küslüğü ortadan kaldırmak
-
aralarından kara kedi geçmek : birbirinden soğumak, aralarına soğukluk girmek
-
aralarından su sızmamak : aralarında çok yakın, sıkı fıkı arkadaşlık bulunmak
-
arasını (veya aralarını) açmak (veya bozmak) : iki kişi arasındaki dostluğu, ilişkiyi bozmak
-
arasını (veya aralarını) bulmak : araları bozulmuş iki kişiyi uzlaştırmak, barıştırmak
-
arası (veya araları) açılmak (veya açık olmak veya bozulmak) : arkadaşlıkları sarsılmak, arkadaşlık bağları kopmak, birbirine darılmak
-
araları limoni olmak : aralarında hafif bir kırgınlık olmak
-
araları şekerrenk (veya serin) olmak : iki kişi arasında dostluk ilişkileri bozuk olmak
-
aralarına kara kedi girmek : iki dost birbirine gücenmek, iki dostun arasına soğukluk girmek
-
arası geçmeden : vakit geçmeden, sıcağı sıcağına
-
arasına (veya aralarına) karışmak : büyüyüp yetişmek
-
araya almak : bir çevreye kabul etmek
-
araya girmek : iki kişinin arasındaki bir işe karışmak
-
araya gitmek : harcanmak, karışıklığa kurban olmak
-
araya kaynayıp gitmek : göz ardı edilmek
-
araya koymak : bir işte sözü geçer bir kimsenin aracılığına başvurmak
-
araya (veya aralarına) soğukluk girmek : arada kırgınlık oluşmak
-
araya vermek : yararsız bir işe harcamak
-
arayı açmak : aradaki uzaklık artmak
-
arayı soğutmak : eski yakınlık, dostluk kalmamak
-
arayı yapmak : arasını bulmak