- iniş
isim İnme işi
- perde
isim Görüşü, ışığı engellemek, bir şeyi gizlemek için pencereye veya bir açıklığın önüne gerilen örtü"Durmadan pencere kapatıyor, perde çekiyorum." - A. Ağaoğlu
- damla
isim Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı"Elime bir damla yağmur düştü." - H. E. Adıvar
- yudum
isim Sıvı içiminde ağza alınan miktar"Tek bir yudum bile almıyordu bardağından ama zaten yeterince içtiği aşikârdı." - E. Şafak
- şeker
isim Şeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin ge
- düşme
isim Düşmek işi"Büyük bir maharetle kurulan pusuya düşmeme bıçaksırtı kalmıştı." - R. N. Güntekin
- akide şekeri
isim Akide (II)
- teslim etmek
bir şeyi sahibine vermek
- serpmek
-i Bir şeyi dağılacak biçimde dökmek, saçmak
- kaldırmak
-i Bulunduğu yerden almak"Örtüyü masanın üzerinden kaldır."
- bitmek
nsz Tükenmek"Dün akşam param bitmişti." - S. F. Abasıyanık
- çıkmak
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay
- durdurmak
-i Durmasını sağlamak"Sızıntıları durdurmadan, bir önlem almadan ne diye bütün kitapları, eşyaları taşıdık ki!" - A. Ağaoğlu
- indirmek
-i Yüksekten, sarp ve kötü yerden veya yukarıdan aşağıya inmesini sağlamak"Zeynep'i o sel yatağından, yağdan kıl çeker gibi indirdi." - Y. Kemal
- salıvermek
-i Bırakmak, koyuvermek, serbest bırakmak"Siz onları ben gelene kadar salıvermeyin lütfen, dedi." - A. Kulin
- atmak
-i, -e Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak"Taşı suya atmak."
- gerilemek
nsz Geri çekilmek, geriye çekilmek"Dürdane gerileyip baktı, kurnaz bir kahkaha ile göğsü oynadı." - M. Yesari
- vazgeçmek
-den Kendi hakkı saydığı bir şeyi artık istemez olmak
- çıkarmak
-den Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
- feshetmek
-i Verilmiş bir yargıyı kaldırmak, bozmak
- iptal etmek
kullanıştan kaldırmak
- çökmek
nsz Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak"Toprak çökmek. Yol çökmek."
- öldürmek
-i Bir canlının hayatına son vermek"Beni öldürmek için birisi fazla bile / Ancak onun elinden çıkar böyle haile" - F. N. Çamlıbel
- hemen
zarf Çabucak"Bugün yarın Kayseri'den haber gelir zaten. Hemen gideriz." - N. Hikmet
- ayrılmak
-e Ayırma işine konu olmak"Geçen hafta, Akşehir'de Nasrettin Hoca törenine ayrılmıştı." - F. R. Atay
- düşürmek
-e Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmak"Ben şimdi buracıkta tarağımı düşürmüşüm, gördünüz mü?" - O. C. Kaygılı
- azalmak
nsz Az denecek bir miktara inmek"Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan / Mevsimler soğumuş, sular azalmış" - F. H. Dağlarca
- azalma
isim Azalmak işi, eksilme, tenakus"Şu hayatta azalması gerektiğini öğrendiği an inadına çoğalan, cabadan doğuran bir şey varsa o da evhamdır." - E. Şafak
- eksilme
isim Eksilmek işi, azalma, tenakus"Gökte yıldızların üçer beşer eksilmeye başlamasından anlaşılıyordu sabahın yaklaştığı." - N. Cumalı
- eksilmek
nsz Azalmak, az duruma gelmek"Doktorun eksilmeyen güleçliğini, cana yakınlığını maske sanıyor." - T. Buğra
- kesmek
-i Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak"İpi kesmek."
- bırakmak
-i Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
- düşmek
-e Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek"Havada uçan kuş, vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor." - R. N. Güntekin
- söylemek
-i Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak"Bu konak için de yine senelerden beri aynı şeyi söylerim." - R. N. Güntekin
- düşüş
isim Düşme işi"Politikada iktidar antipatik olduğundan oradan düşüş insanı sempatik eder." - B. Felek
- alçalmak
nsz Alçak duruma gelmek, yüksekten aşağı doğru inmek"Rüzgâr gece beyaza boyanmış konduların üstüne doğru alçaldı." - L. Tekin
- yıkılmak
nsz Yıkma işi yapılmak veya yıkma işine konu olmak
- pano
isim Üzerine bildiri, açıklama veya tanıtma kâğıtları tutturmak için hazırlanmış levha
- damlamak
-e Damla durumunda tane tane düşmek"Yüzüne bir yerden su damlıyordu." - E. Şafak
- dokundurmak
-i, -e Dokunmasını sağlamak"Ayakkabıyı çıkaracak oldular, ben dokundurmuyorum ki adamlar çıkarsınlar." - M. Ş. Esendal
- katre
isim Damla
- yol vermek
geçmesine izin vermek
- Golf, Kurallara göre ceza puanlı ya da cezasız olarak oyun dışı kalan bir topu oyuna tekrar sokmak için yapılır. Oyuncu kurallara göre dik durarak kolunu omuz hizasından yukarı doğru dik bir şekilde kaldırarak topu arkasına düşecek şekilde bırakır. Topun durduğu yer yeni vuruş noktasıdır.
- altetmek
- damla, küçük yuvarlak tatlı, düşüş uzaklığı, düşüş, ani düşüş, iniş, düşme, paraşütle atılan insan ya da malzeme, damla biçiminde küçük şeker,
- asma tiyatro perdesi
- bir yudum içki
- birdenbire inmek
- damla düşme düşüş atmak
- defi hacet etmek
- düşme sukut
- düşüp ölmek
- düşüş uzaklığı
- elinden bırakıp düşürmek
- geride bırakmak
- imada bulunmak
- kumarda para kaybetmek
- paraşütle atlama
- pusula göndermek
- sarp yamaç
- yazıda
- ölü gibi düşmek
- üstünlük kazanmak