Çıkmak
anlamı -den 'Çıkmak' 1 kelime ve 6 harften oluşmaktadır.
-
-den İçeriden dışarıya varmak, gitmek"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay -
nsz Elde edilmek, sağlanmak, istihsal edilmek"Bu mülakatımızdan esaslı bir netice çıkmadı." - Atatürk -
nsz Bir meslek veya bilim kurumunda okuyup yetişmek, mezun olmak"Çiçeği burnunda subay çıkar çıkmaz, ben size bir emir eri bulurum." - H. Taner -
Bulunduğu yeri bırakıp başka yere geçmek, taşınmak, ayrılmak, ilgisini kesmek"Yeni evimizden çıkıp eski evimize taşındık." - Y. Z. Ortaç -
Süresi dolduğunda ayrılmak"Daireden çıkmak. Hastaneden çıkmak. Cezaevinden çıkmak." -
nsz Yapılmak, yürümek"Bu dairede işler kolay çıkmaz." -
Yetişecek ölçüde olmak"Bu kumaştan bir palto çıkar mı?" -
Eksilmek"Dörtten iki çıkarsa iki kalır." -
Meydana gelmek"Uygunsuz dediğim vakalardan biri bir salon oyunu yüzünden çıkmıştır." - R. N. Güntekin -
nsz Sıyrılmak, ayrılmak"Bebeğin patiği çıktı." -
nsz Herhangi bir durumda olduğu anlaşılmak"Borçlu çıkmak. Kârlı çıkmak. Alacaklı çıkmak." -
Bir durumla ilgili niteliklerini yitirmek, bir durumdan başka bir duruma geçmek"Çok sonra öğrenecek bunu. Çok sonra, çocukluktan çıkıp kocaman adam olduktan sonra." - T. Dursun K -
-i Bir şeyin yukarısına doğru yürümek"Uzun, dik merdivenli bir yokuşu çıktık." - R. H. Karay -
-de, nsz Bir inceleme, bir araştırma sonucu bulmak"Sularda bakteri çıktı." -
-e Yetkili birinin makamına iş için gitmek"Başkana çıkmak." -
-e Talihine veya payına düşmek, isabet etmek, vurmak"Arkadaşa piyango çıkmış. Bize yine gezi çıktı. Bu işten size de bir şey çıkar." -
nsz Bir konu yetkililerce karara bağlanmak -
-e Mal olmak"Bu ev dört milyara çıktı." -
-e Oyunda herhangi bir rolü oynamak"Arsız ve aptal mahalle çocuğu rolüne çıkmıştı." - B. R. Eyuboğlu -
-e Bir yere ulaşmak, varmak"Karşı kaldırıma geçtiler, sağa sola saptılar, demir yoluna çıktılar." - M. Ş. Esendal -
-e Karaya ayak basmak"1919 senesi Mayıs'ının on dokuzuncu günü Samsun'a çıktım." - Atatürk -
nsz Yayılmak, duyulmak"Başından beri gazetelerde enstitü hakkında havadisler çıkıyordu." - A. H. Tanpınar -
nsz Olmak, bulunmak, var olmak"Bayramın son günü her iki kadının da işleri çıkmıştı." - O. C. Kaygılı -
-e Bir iddia ile ortalıkta görünmek"Sen onun karşısına çapkın bir adam gibi çıktın." - P. Safa -
-den, nsz Yayılmak"Lağımdan pis kokular çıkıyor." -
-e Karşı gelebilmek, boy ölçüşmek"Güreşte ona çıkacak kimse yok." -
-e Bulaşmak"Kravatın boyası gömleğe çıktı." -
-i Binaya kat eklemek"Evin ikinci katını çıkmadan havalar bozuldu." -
-e Bir sebeple bulunulan yerden ayrılmak"Bu kahveden sıkıldın, ötekine çıkarsın, anladın mı?" - M. Ş. Esendal -
nsz Niteliği sonradan anlaşılmak"Eyvah, bu da ötekiler gibi soysuz çıktı." - R. N. Güntekin -
nsz Belirmek, tanınmak"Bir ilçe belediye başkanı hepsinden açıkgöz çıktı." - M. İzgü -
nsz Davranışta herhangi bir niteliği bulunmak"Akıllı çıktı da arkadaşına uymadı." -
nsz Yerinden oynamak"Fukaranın hem sağ bileği çıkmış hem davulu patlamıştı." - R. N. Güntekin -
nsz Görünür veya belli bir durumda bulunmak"Tencerenin bakırı çıktı. Zayıflıktan kemikleri çıkmış." -
nsz Oluşmak, olmak"Fırtına çıkmak. Soğuk çıkmak." -
nsz Piyasaya sürülmek -
nsz Bitmek, büyümek, sürmek"Ekinler çıkmaya başladı. Bıyığı çıktı." -
nsz Verilmek"Maaş çıkmak. Emir çıkmak." -
nsz Ay veya mevsim geçmek"Mart çıktı. Kış çıktı." -
nsz Yeni yetişip satışa sunulmak"Erik çıkmış. Çilek daha çıkmadı." -
nsz Yükselmek, artmak"Fiyatlar çıktı." -
nsz Artırmak, fiyatı yükseltmek -
nsz Sesini yükseltmek -
nsz Büyük abdest bozmak -
nsz, -den Giderilmek, yok olmak"Leke çıktı." -
-den Unutmak"O söz benim hatırımdan çıkmadı." -
nsz Ay, Güneş görünmek"Hava açılmış, ay çıkmıştı." - R. H. Karay "Güneş seni ısıtmak için çıkıyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu -
nsz Yayımlanmak"Yeni çıkmış Fransızca bir iki kitap bulunurdu." - Y. Z. Ortaç -
nsz Gelmek"Çok geçmeden haber çıkacağını kadınlık insiyakıyla derhâl sezmişti." - R. H. Karay -
nsz Gerçekleşmek"İnsanın her gördüğü rüya çıkmaz ya!" - M. Ş. Esendal -
nsz Bulunduğu yerden fırlamak, kopmak"Arabanın direksiyonu çıkmak." -
Bir şeyin düzeni bozulmak, eskisinden daha değişik, kötü bir duruma girmek"Ev, ev olmaktan çıktı." -
-le Flört etmek"Sevim, senden başka bir kızla çıkmadım." - A. İlhan -
-e Erişmek, görmek"Aklı başında ama sabaha çıkamayacağına kalıbımı basarım." - S. F. Abasıyanık -
Harcamak zorunda kalmak"Paradan çıkmak. Bin liradan çıktım." -
-i Vermeye katlanmak"Çık bakalım paraları!"
Çıkmak ile ilgi cümleler (0)
"çıkmak" ile ilgili cümle görmek istiyorsan, aşağıdaki "Cüme Ekle" butonuna basarak şansını deneyebilirsin.
Atasözü, deyim ve birleşik fiiller'de çıkmak -
çıkmadık canda umut var : "elden gitti sandığımız bir şeyle ilgimiz büsbütün kesilmemişse gereken çabayı harcayarak onun elimizde kalmasını sağlayabileceğimizi umabiliriz" anlamında kullanılan bir söz"Ortalık ağarırken bir arkadaşımla yorgun adımlarla konaktan çıktık." - F. R. Atay