-
perde arkası : isim Bir şeyin görünürde olmayan gizli yanı"Bir gün gelecek, işlerin aslını, perde arkasını bilenler..." - T. Buğra
-
Demirperde : özel, isim İkinci Dünya Savaşı sonrası soğuk savaş döneminde, batılı ülkelerin kendilerini Doğu Bloku ülkelerinden ayıran sınıra ve bu ülkelere taktıkları ad
-
demir perde : isim, tiyatro Sahne ile izleyicilerin bulunduğu salonu yangın tehlikesinde birbirinden ayıran, demirden yapılmış perde
-
tahta perde : isim İki yeri birbirinden ayıran tahta duvar"Tahta perde ile çevrilmiş küçük bir bahçeleri vardı." - H. E. Adıvar
-
ayak perde : isim, müzik Âşık sazındaki sap üzerinde olan en sonuncu perde
-
perde ayaklılar : isim, hayvan bilimi Kaz, ördek, martı gibi suda yüzen ve parmakları arasında perde bulunan kuşlar takımı
-
perde duvar : isim, mimarlık Yapıda statik ve dinamik yüklere karşı direnç sağlamak üzere kolonların devamı olan duvarlarda duvar yerine konulan, özel beton duvar
-
perde perde : zarf Yavaş yavaş"Güvertenin bir yanından bir horultu yükseldi, iskeleden de perde perde horultular gelmeye başladı." - A. Erhat
-
perdesi sıyrık : sıfat Perdesi yırtık
-
perdesi yırtık : sıfat Utanmaz, arlanmaz (kimse), perdesi sıyrık
-
beyaz perde : isim Göstericiden çıkan görüntülerin üzerinde yansıdığı, sinema filminin oynatıldığı yüzey
-
pes perde : isim Alçak ve kalın ses"Köpek gözlerinin akını çıkararak yan yan baktıktan sonra pes perdeden hırladı." - B. Felek
-
üst perdeden : zarf Yüksekten"Ama bu kez bir ricada bulunmaktan ziyade icazet verircesine üst perdeden çıkmıştı sesi." - E. Şafak
-
bölme perdesi : isim, denizcilik Teknedeki bölmeleri enine ve boyuna birbirinden ayıran su geçirmez perde
-
burun perdesi : isim, anatomi Burun boşluğunu ikiye ayıran bölme
-
esrar perdesi : isim Bir şeyin anlaşılmasını güçleştiren engel
-
kapı perdesi : isim Rüzgâr ve soğuktan korunmak için kalın kumaştan veya deriden yapılmış örtü, perde"Ahşap evlerde ne yapılsa ısıtmak, hayatta rüzgâr cereyanlarından korumak mümkün olmadığından odalara kapı perdeleri asılırdı." - R. H. Karay
-
kesel perdesi : isim Herhangi bir müzik ölçüsüne girmeyen, insanın iç dünyasını karartan ve bıkkınlık veren bir ses tonu"O kadar zembereği olmayan ve hususi bir kesel perdesi olan bir sesti." - H. E. Adıvar
-
segâh perdesi : isim, müzik Klasik Türk müziğinde orta sekizlinin yirmi ikinci perdesi
-
ses perdesi : isim, müzik Sesin alçak veya yüksek olması durumu
-
sinema perdesi : isim, sinema Film görüntüsünün yansıtıldığı bez veya plastik maddeden yapılmış beyaz satıh
-
sis perdesi : isim Ordunun hareketlerini düşmandan saklamak için istenilen bir yerde oluşturulan perde görünümünde sis
-
şerit perde : isim İçeriden görülmeksizin dışarıyı görmeyi sağlayan, şerit biçiminde metal veya plastik levhalardan yapılmış bir tür pencere kapama düzeni, jaluzi
-
perde çekmek : bir şeyin önüne perde germek"Durmadan pencere kapatıyor, perde çekiyorum." - A. Ağaoğlu
-
perde inmek : gözde katarakt olmak"Durmadan pencere kapatıyor, perde çekiyorum." - A. Ağaoğlu
-
perde kurmak : Karagöz oyununa başlamak"Durmadan pencere kapatıyor, perde çekiyorum." - A. Ağaoğlu
-
perdelerini açmak : tiyatro yeni mevsimde temsillerine başlamak"Durmadan pencere kapatıyor, perde çekiyorum." - A. Ağaoğlu
-
perdelerini kapamak : tiyatro tamamen kapanmak"Durmadan pencere kapatıyor, perde çekiyorum." - A. Ağaoğlu