- tok
sıfat Açlığını gidermiş, doymuş, aç karşıtı
- Keskin
sıfat Çok kesici, iyi kesen"Sonunda keskin bir taşı testere gibi kullanarak ipi incelte incelte kopardı." - H. R. Gürpınar
- deniz
isim Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi
- geniş
sıfat Eni çok olan, enli, vâsi"Geniş, bomboş bir taşlığın serin, rutubetli küf kokusu duyuldu." - P. Safa
- ağır
sıfat Tartıda çok çeken, hafif karşıtı"Kurşun, ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır."
- uzun
sıfat İki ucu arasında fazla uzaklık olan, kısa karşıtı
- karanlık
isim Işık olmama durumu"Karanlıkta duyduğumuz çam kokularına artık yakınlaştığımız denizin rutubeti karışıyordu." - H. S. Tanrıöver
- koyu
sıfat Yoğunluğundan dolayı güç akan, sulu karşıtı"Koyu pekmez. Koyu süt."
- şiddetli
sıfat Etkisi çok olan, zorlu"Bir aralık rahmetli babam şiddetli bir romatizmaya tutulmuştu." - F. R. Atay
- pes
ünlem Yenilgiyi kabul ettiğini belirtmek için veya birinin şaşkınlık veren davranışlarına karşılık olarak kullanılan bir söz
- pes
sıfat Hafif, yavaş sesle söylenen, pest, ince karşıtı"Nihayet Zehra kapıya doğru yürüyünce pesten, sevinçli seslerle söyleşerek arkasından giderler." - R. H. Karay
- içten
sıfat Samimi"Bu dileğinde içten çünkü bana bir şey olursa kendi başının da yanacağını çok iyi biliyor." - A. Ümit
- alçak
sıfat Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı"Kaşlarını çatarak bakakaldı dairenin alçak balkonuna." - E. Şafak
- kalın
sıfat Cisimlerde uzunluk ve genişlik dışında üçüncü boyutu çok olan (cisim), ince karşıtı"Alt katta her tarafın pencereleri kalın, sık demir parmaklıklarla örtülüydü." - H. R. Gürpınar
- kalın
isim Gelin olacak kıza erkek tarafından verilen para veya armağan, ağırlık"Babam senden çok mu istedi kalını?" - Halk türküsü
- kalın
Mayalı hamurun parçalara ayrılıp tandırda pişirilmesiyle elde edilen ekmek türü
- aşırı
sıfat Alışılan veya dayanılabilen dereceden çok daha fazla, taşkın"Ticaret az gelişmiş toplumlarda aşırı bir gelişme gösterir." - O. Rifat
- derinlik
isim Bir şeyin dip tarafının yüzeye, ağza olan uzaklığı
- derin
sıfat Dibi yüzeyinden veya ağzından uzak olan"Genç kız onun kırık dişli ağzının içindeki derin karanlığa bakıyor." - Ö. Seyfettin
- yoğun
sıfat Hacmine oranla ağırlığı çok olan, kesif
- engin
sıfat Ucu bucağı görünmeyecek kadar geniş, çok geniş, vâsi"O engin denize benzersin ki yavaş yavaş coşar ve coşunca da pek hırçın olursun." - A. H. Müftüoğlu
- engin
sıfat Değer ve fiyatı düşük olan"Engin mal."
- derin derin
zarf Uzun uzun"Gene birdenbire kurtulmanın verdiği rahatlıkla derin derin içini çekti." - E. Şafak
- ciddi
sıfat Şaka olmayan, gerçek"Kısa zamanda yarı şaka, yarı ciddi tenkit edecek kadar yakınlaşmışlardı." - T. Buğra
- esrarlı
sıfat Gizli yönleri bulunan, ne olduğu anlaşılamayan, akıl erdirilemeyen, esrarengiz"Eskiden de böyle esrarlı idi deniz / Böyle alevli, harlı idi deniz / Böyle ağlardık, ey kalbim / Sebepsiz" - H. F. Ozansoy
- anlaşılmaz
sıfat Anlaşılması güç olan, bir anlam verilemeyen, karışık, muğlak, tuhaf"Sen, anlaşılmaz bir ifşa kararıyla hayalimizin gözünü kör ettin." - A. N. Asya
- boğuk
sıfat Kısılmış (ses)"Zeyno'nun birdenbire boğazından boğuk bir ses çıktı." - H. E. Adıvar
- yürekten
zarf Temiz duygularla, saygı ile, içten, içtenlikle, kalpten"İlk zamanlarda olduğu gibi şöyle içten ve yürekten konuştukları bir anları olmuyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- Masa Tenisi, Masanın dışına yakın noktalara atılan top.
- derin,
- enginler
- kökleşmiş
- şaşkınlık içinde