-
karanlık nokta : isim Bilinmeyen, gizli, şüpheli konu"İki üç günlük mesaiyle bir sürü karanlık noktayı çözümledin." - O. Aysu
-
karanlık oda : isim Film banyosu yapılan ışıksız oda
-
yarı karanlık : isim Alaca karanlık"Yarı karanlıkta kımıldayan bir ağaç dalı dahi insan muhayyilesinde hayaletler yaratmaya, korkulu heyecanlar uyandırmaya kâfidir." - M. Kaplan
-
akşam karanlığı : isim Alaca karanlık
-
alaca karanlık : isim Güneş doğmadan önceki veya battıktan hemen sonraki aydınlık, yarı karanlık, akşam karanlığı"Bir Leylâ özlemiyle bahçelerde öldü gün / Yıldızlar, karanfiller güllerden daha üzgün / Bahçeler garipsedi alaca karanlıkta" - H. F. Ozansoy
-
zifirî karanlık : isim Çok koyu karanlık"Sanki o saniye gözlerime perde inmiş de her taraf zifirî karanlık olmuş." - S. M. Alus
-
ay karanlığı : isim Bulutlar arkasında kalan ayın yansıttığı hafif ışık
-
karanlık basmak (veya çökmek) : hava kararmak"Karanlıkta duyduğumuz çam kokularına artık yakınlaştığımız denizin rutubeti karışıyordu." - H. S. Tanrıöver
-
karanlık etmek : bir şeyin önünde durarak görünmesine engel olmak"Karanlıkta duyduğumuz çam kokularına artık yakınlaştığımız denizin rutubeti karışıyordu." - H. S. Tanrıöver
-
karanlık kesilmek : ortalık birdenbire kararmak"Karanlıkta duyduğumuz çam kokularına artık yakınlaştığımız denizin rutubeti karışıyordu." - H. S. Tanrıöver
-
karanlığa gömülmek : koyu karanlık içinde kalmak"Karanlıkta duyduğumuz çam kokularına artık yakınlaştığımız denizin rutubeti karışıyordu." - H. S. Tanrıöver
-
karanlığa kalmak : gidilecek yere varmadan akşam olmak"Karanlıkta duyduğumuz çam kokularına artık yakınlaştığımız denizin rutubeti karışıyordu." - H. S. Tanrıöver
-
karanlığı deşmek (veya yırtmak) : karanlıkta görmeye çalışmak, aydınlığa çıkmak için çaba harcamak"Karanlıkta duyduğumuz çam kokularına artık yakınlaştığımız denizin rutubeti karışıyordu." - H. S. Tanrıöver
-
karanlıkta göz kırpmak : bir şeyi anlatmak isterken karşısındakinin anlayamayacağı bir işarette bulunmak veya bir söz söylemek"Karanlıkta duyduğumuz çam kokularına artık yakınlaştığımız denizin rutubeti karışıyordu." - H. S. Tanrıöver