- temiz
sıfat Kirli, lekeli, pis, bulaşık olmayan, arı (I), pak, münezzeh, hijyen, hijyenik"Ayak basacak tek adımlık temiz yer yok." - A. Ağaoğlu
- olağan
sıfat Sık sık olan, olagelen, doğal, tabii, olmadık karşıtı"Dilimizi doğru yazmak, doğru konuşmak olağan değil ulusal bir görevdir." - T. Buğra
- saf
isim Dizi, sıra"Bütün garsonlar saf teşkil edip selama dururlardı." - E. E. Talu
- saf
sıfat Katıksız, arı, katışıksız, halis, has"Hiçbir yerde buradakinden daha saf ve berrak sulara tesadüf etmedim." - H. S. Tanrıöver
- kaba
sıfat Özensiz, gelişigüzel yapılmış, zevksiz, sakil, ince karşıtı"Cebinden kaba fil dişi saplı bir de çakı çıkardı." - Ö. Seyfettin
- tam
sıfat Eksiksiz, kesintisiz"Tam iki saat yalandan tamirle uğraştım." - A. Gündüz
- halk
isim Aynı ülkede yaşayan, aynı kültür özelliklerine sahip olan, aynı uyruktaki insan topluluğu, folk"Türk halkı."
- halk
isim Yaratma
- beraber
zarf Birlikte, bir arada"Hayata beraber başladığımız / Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir" - C. S. Tarancı
- birlikte
zarf Bir arada, beraberce, hep beraber"Doğrandı mübarek vatanın bağrı sebepsiz / Birlikte bugün bulmalıyız derdine çare" - T. Fikret
- Ari
sıfat Çıplak
- park
isim Bir yerleşme merkezinde halkın gezip hava alması için düzenlenmiş ağaçlı ve çiçekli büyük bahçe"Park ismi de güzel ya, millet bahçesi uzunca ama daha güzel." - S. F. Abasıyanık
- genel
sıfat Bir şeye veya bir kimseye özgü olmayıp onun bütün benzerlerini içine alan, umumi"Genel seçim. Genel tarih."
- meydan
isim Alan, saha"Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu." - Ö. Seyfettin
- yaygın
sıfat Çoğu kimselerce duyulmuş, öğrenilmiş, kullanılmış veya benimsenmiş olan"İlişkinin düzmeceliğinden yorulunca kapıyı çarpıp çıkanın, başka birine kaptırıldığı sanısı yaygındır." - T. Uyar
- ortak
isim Birlikte iş yapan, ortaklaşa yararlarla birbirlerine bağlı kimselerden her biri, şerik, hissedar, partner"Bırakın, ortağıma bir telefon edeyim." - H. Taner
- mutlak
sıfat Salt"Eskilerden üstün olmasa da onlar kadar mutlak bir roman yazmak istiyorum." - H. E. Adıvar
- kamusal
sıfat Kamu ile ilgili"Bu dönemin siyasal ve kamusal yaşamında en büyük sarsıntı dış olaylar ve savaşlardan geliyordu." - M. And
- mera
isim, coğrafya Otlak"Yağmurun altında çobanıyla beraber meraya çıktı, birdenbire şaşırdı." - Ö. Seyfettin
- umumi
sıfat Genel"Hükümdarların yumuşak kalpliliğini zaaf sayan umumi hüküm belki de haklıdır." - C. Meriç
- müşterek
sıfat Ortak"İnsanlar müşterek tecrübeleri taşıdıkları için birbirlerinin ne dediklerini anlayabilirler." - İ. Özel
- bayağı
sıfat Aşağılık, pespaye"Bütün hareketleri adi, kaba ve bayağı idi." - Ö. Seyfettin
- basit
sıfat Yapılması veya anlaşılması kolay olan, karışık olmayan, bayağı"İşte en basit bir sebep. Belki sadeliğinden tuhaf geliyor insana." - N. F. Kısakürek
- halis
sıfat Katışık olmayan, katışıksız, saf"Devşirme değil, cetbecet Türk, özüm gibi halis Sivaslı, aslan gibi kumandan." - N. Hikmet
- sıradan
sıfat Bayağı"Bir hafta sonra ölü bulunmuştu evinde, basit bir dalgınlık, sıradan bir elektrik kaçağı." - E. Şafak
- adi
sıfat Değersiz, kötü, sıradan, hiçbir özelliği olmayan"Sonra redingot devri geldi ve redingot içinden yarı uşak, yarı kapı kulu, riyakâr, adi bir nesil türedi." - Y. K. Karaosmanoğlu
- alışılmış
sıfat Her zamanki, mutat"Yayımcılar, kazanç amacıyla alışılmış yapıtlar sunarlar okuyucuya." - N. Cumalı
- alelade
sıfat Her zaman görülen, olağan"Bu namaz, alelade bir ibadet değildi." - R. E. Ünaydın
- cihanşümul
sıfat Evrensel"Böyle bir tarih ister istemez cihanşümul olacak yani insan toplumları hakkında bilinebilen her şeyi kucaklayacak." - C. Meriç
- evrensel
sıfat Evrenle ilgili
- âlemşümul
sıfat Evrensel"Her insan, kâinatı dolduran varlığın bir özü ve âlemşümul düşüncenin bir taşıyıcısıdır." - M. Kaplan
- üniversal
sıfat Evrensel
- bilinen
sıfat, matematik Değeri belli olan (nicelik), bilindik, malum"Bilinenler cebirde alfabenin ilk harfleriyle gösterilir: a, b, c, d..."
- otlak
isim, coğrafya Hayvan otlatılan yer, salmalık, yaylak, mera"Otlaktan çıktıkları sırada hava kuru soğuktu." - N. Cumalı
- çok kere
- alışılagelmiş
- alelade cinsten
- ortak, genel, yalpı, sıradan, toplumsal, kamusal, topluma ait, ortak, çok rastlanan, yaygın, bilinen, çok kullanılan, bayağı, adi, kaba, halka açık yeşil alan, park, ortak, müşterek
- umuma ait