- göz
isim, anatomi Görme organı, basar
- kovan
isim Fişeğin kapsül, barut ve kurşun taşıyan yuva bölümü, kapçık"İşte, etrafa yayılan top kovanları, kırık tüfekler, fişek yığınları..." - H. E. Adıvar
- kutu
isim İnce tahta, mukavva, teneke, plastik vb.nden yapılmış, genellikle kapaklı kap"Enfiyesini, üstü mineli bir kutudan çekerdi." - A. Ş. Hisar
- yumruk
isim Parmakların kapanmasıyla elin aldığı biçim"Dişlerini kilitleyerek iki yumruğunu havada salladı." - P. Safa
- televizyon
isim Vericiden iletilen dalgaların görüntü ve ses olarak görünmesini ve duyulmasını sağlayan aygıt, televizyon alıcısı
- sandık
isim İçine çeşitli şeyler konulan, tahtadan yapılmış, kapaklı ev eşyası"Dolabını, sandığını, kitaplarını, defterlerini didik didik aradık, bulamadık." - Y. Atılgan
- bavul
isim İçine eşya konulan ve genellikle yolculukta kullanılan büyük çanta"Bütün varımı yoğumu içine doldurduğum bavulumu bir küçük hamalın sırtına yerleştirdim." - Y. K. Beyatlı
- hediye
isim Armağan"Yengemin düğün hediyesiymiş, hâlâ takıyor." - A. Ümit
- kasa
isim Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap"Arkaya doğru bir adım atıp sırtını meyhanecinin kasasına dayadı." - S. F. Abasıyanık
- sepet
isim Saz, kamış, ince dal veya tellerden hasır biçiminde örülerek yapılan, genellikle sapı olan, yiyecek ve eşya taşımak için kullanılan kap
- loca
isim Tiyatro, sinema vb. eğlence yerlerinde veya parlamento salonlarında özel bölme"Gittim, bir hışımla locanın kapısını açtım." - N. Hikmet
- ambalaj yapmak
eşyayı mukavva, kâğıt, tahta, plastik vb. malzemeyle sarmak, kaplamak
- boks
isim, spor Belirli kurallara uyularak yapılan yumruk dövüşü, yumruk oyunu"Bizim ufaklık gözünü budaktan esirgemez cinsten olduğundan boksta yaman ilerliyordu." - A. Kutlu
- kalemlik
isim Kalem kutusu"Önümde kalemimi oturttuğum mermer kalemlik var." - B. Felek
- kulübe
isim Kerpiç, saman veya ağaçtan yapılmış küçük, basit, ilkel ev"Aliş tozu dumana katarak kulübeye seğirtirken o da arkadaşlarının birini aramaya çıktı." - Halikarnas Balıkçısı
- mahfaza
isim İçinde küpe, yüzük, bilezik vb. değerli süs eşyalarının saklandığı kutu"Kadife bir mahfazayı usulcacık karısının yastığının altına koydu." - E. E. Talu
- sandıklamak
-i Sandık içine koymak, yerleştirmek, ambalajlamak
- şimşir
isim, bitki bilimi Şimşirgillerden, yaprakları her mevsimde yeşil kalan, taşlık, çorak bölgelerde kendiliğinden yetişen veya bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen, odunu sarımsı renkli ve çok sert olan bir ağaççık (Buxus sempervirens)
- boks yapmak
- kutu, sandık, kasa,
- av külübesi
- boks maçına girmek
- hediye kutusu
- kutulara yerleştirmek
- mil yatağı
- müşkül durum
- çerçeveli kıslm