-
sepet kafalı : sıfat Ahmak, alık
-
sepet topu : isim, spor Basketbol
-
dalyan sepeti : isim, denizcilik Dalyanın denizden yana olan dip tarafındaki açıklığı kapamak için kullanılan büyük sepet
-
sandık sepet : isim Ortada olan her şey"Sandık sepet, topladı götürdü."
-
sepet sandık : isim İnce dallardan örülmüş ve çoğu meşin ile kaplanmış, sepete benzeyen sandık
-
çöp sepeti : isim Büro ve evlerde çöpleri, atıkları koymaya yarayan kap, çöp kovası"Müdür, yazılanı okuyup sonra da çöp sepetine attı." - M. Ş. Esendal
-
çamaşır sepeti : isim Kirli veya yıkanmış çamaşırların içinde toplandığı sepet"Kucağında sımsıkı tuttuğu, tepeleme kıyafet dolu çamaşır sepetini yere bıraktı." - E. Şafak
-
sepetkulpu : isim, mimarlık Basık kemer veya tonoz
-
senet sepet : isim Senet yerine geçebilecek bir belge veya sözleşme
-
sürü sepet : sıfat Birçok"Sürü sepet öğrenci genç, kuyruğa girmiş, sırasını bekliyor." - A. İlhan
-
Karamürsel sepeti : isim Önemsiz kimse veya şey
-
sepet havası çalmak : işinden çıkarmak, sepetlemek
-
sepette pamuğu olmamak : bilgisiz, boş kafalı olmak