-
sandık çevresi : isim Seçimlerde aynı sandığa oy atacak kişilerin tümü
-
sandık odası : isim Sandık, sepet vb. ev eşyasının konulduğu küçük oda"Giyilmemiş çamaşırlar nasıl kokar bilirsin / Sandık odalarında" - O. V. Kanık
-
seçim sandığı : isim Seçimde oyların içine atıldığı sandık
-
oy sandığı : isim Seçimlerde oy pusulalarının içine atıldığı mühürlü sandık
-
yardım sandığı : isim Sosyal yardımlaşmayı güçlendirmek amacıyla kurulan dernek veya kurum
-
sandık balığı : isim, hayvan bilimi Sandık balığıgillerden, tropikal denizlerde yaşayan, vücudu çok kenarlı sert kemik plakalardan oluşan zırh ile kaplı, 0,5 metre kadar olabilen bir balık (Lactophrys triqueter)
-
mal sandığı : isim Para alıp veren devlet dairesi
-
sandık başkanı : isim Seçimlerde sandık kurulunun başkanlığına getirilen kimse
-
sandık emini : isim Hükûmet veznedarlığı
-
sandık eşyası : isim Saklanmak üzere sandığa konulan eşya
-
sandık gözlemcisi : isim Yapılan seçimin kurallara uygun olup olmadığını sandık başında kontrol eden parti temsilcisi, sandık müşahidi
-
sandık kurulu : isim Seçimlerde bir sandık çevresinde oy verme işleminin düzenli yapılmasını sağlayan görevliler
-
sandık lekesi : isim Sandıkta havalandırmadan uzun süre saklanan eşyada oluşan pas renginde leke
-
sandık müşahidi : isim Sandık gözlemcisi
-
sandık sepet : isim Ortada olan her şey"Sandık sepet, topladı götürdü."
-
sepet sandık : isim İnce dallardan örülmüş ve çoğu meşin ile kaplanmış, sepete benzeyen sandık
-
boyacı sandığı : isim Ayakkabı boyacılarının boya, fırça, cila vb. gereçlerini koydukları ve müşterinin ayağını basıp ayakkabısını boyattığı, omza asılarak taşınabilir bir tür küçük sandık
-
sandık başına gitmek : sandığa gitmek"Dolabını, sandığını, kitaplarını, defterlerini didik didik aradık, bulamadık." - Y. Atılgan
-
sandık düzmek : çeyiz hazırlamak"Dolabını, sandığını, kitaplarını, defterlerini didik didik aradık, bulamadık." - Y. Atılgan
-
sandığa gitmek : seçim kararı almak"Dolabını, sandığını, kitaplarını, defterlerini didik didik aradık, bulamadık." - Y. Atılgan
-
sandığa gömmek : seçimde ağır yenilgiye uğratmak"Dolabını, sandığını, kitaplarını, defterlerini didik didik aradık, bulamadık." - Y. Atılgan
-
sandıktaki sırtında, ambardaki karnında : "nesi varsa giyer, nesi varsa yer" anlamında kullanılan bir söz"Dolabını, sandığını, kitaplarını, defterlerini didik didik aradık, bulamadık." - Y. Atılgan
-
sandıktan çıkmak : seçimle işbaşına gelmek"Dolabını, sandığını, kitaplarını, defterlerini didik didik aradık, bulamadık." - Y. Atılgan