-
ders almak : bir konu üzerinde bir öğrenci yetkili bir kimseden bilgi edinmek"Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu." - S. F. Abasıyanık
-
ders (veya dersi) asmak : dersten kaçmak, derse gitmemek"Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu." - S. F. Abasıyanık
-
ders çalışmak : belli bir konuyu öğrenmek üzere kaynakları kullanarak çalışmak"Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu." - S. F. Abasıyanık
-
ders görmek : bir konu üzerinde bir öğrenci yetkili bir kimseden bilgi edinmek"Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu." - S. F. Abasıyanık
-
ders olmak : kötü bir olay bir daha yapmamak üzere örnek olmak, ibret olmak"Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu." - S. F. Abasıyanık
-
ders vermek : öğretmek, yetiştirmek"Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu." - S. F. Abasıyanık
-
ders yapmak : sınıfta belli bir programa bağlı olarak herhangi bir konuyu işlemek"Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu." - S. F. Abasıyanık