-
kulak misafiri : isim Yanında konuşulanları konuşmaya katılmadan dinleyen kimse
-
misafir odası : isim Evlerde konukların alındığı oda"Anamı, misafir odasını düzeltirken bulurduk." - N. Cumalı
-
başmisafir : isim En değerli konuk
-
şeref misafiri : isim Şeref konuğu
-
Tanrı misafiri : isim Tanınmayan, çağrılmadan kendiliğinden gelen konuk"Âdet değildir, kim olursa olsun Tanrı misafirine adını sormak." - A. Erhat
-
misafirhane : isim Konukevi
-
misafir salonu : isim Evlerde veya resmî konutlarda konuklara ayrılan salon
-
misafir ağırlamak : konuğa gerekli ilgiyi göstermek, ikramda bulunmak"Misafirler aslında bu odada ağırlanır ama biz şimdi rıhtıma çıkacağız." - A. Kulin
-
misafir etmek : konuk olarak karşılayıp yedirip içirmek, yatırmak"Misafirler aslında bu odada ağırlanır ama biz şimdi rıhtıma çıkacağız." - A. Kulin
-
misafir gibi oturmak : bulunduğu yerden her an ayrılacakmış gibi eğreti, üstünkörü oturmak"Misafirler aslında bu odada ağırlanır ama biz şimdi rıhtıma çıkacağız." - A. Kulin
-
misafir kalmak : bir yerde yiyip içmek, yatmak ve konuk olarak ilgi görmek"Misafirler aslında bu odada ağırlanır ama biz şimdi rıhtıma çıkacağız." - A. Kulin
-
misafir kısmeti ile gelir : "misafirin geldiği evde ya yiyecek bulunur veya beklenmedik bir yerden o sırada yiyecek gelir" anlamında kullanılan bir söz"Misafirler aslında bu odada ağırlanır ama biz şimdi rıhtıma çıkacağız." - A. Kulin
-
misafir olmak : bir yerde konuk olarak karşılanıp gerekli ilgiyi, izzet ve ikramı görmek"Misafirler aslında bu odada ağırlanır ama biz şimdi rıhtıma çıkacağız." - A. Kulin
-
misafir umduğunu değil bulduğunu yer : "konuk, ev sahibinin kendisine çok şeyler ikram etmesini bekleyebilir ama ev sahibi ancak evinde olanları ikram edebilir" anlamında kullanılan bir söz"Misafirler aslında bu odada ağırlanır ama biz şimdi rıhtıma çıkacağız." - A. Kulin