- azarlamak
-i Kırıcı ve sert söz söylemek, paylamak, tekdir etmek
- gözdağı vermek
sonradan verilecek bir ceza ile korkutmak, yıldırmak, tehdit etmek, caydırmaya çalışmak"Küfürlerin arasında duyduğu sözlerden, bu gözdağının sabahki olayla ilintili olduğunu anlar gibiydi." - A. Kulin
- gözünü korkutmak
yıldırmak
- korkutmak
-i Korkmasına yol açmak"Şimdi beni artık bu sessizlik korkutmakta." - A. Ağaoğlu
- tehdit etmek
gözdağı vermek"Bütün memurlar bu tehditlere gülüp geçiyorlardı." - T. Halman
- korku vermek
korkutmak"Yarı çocuk kalbimde korku, kapıya yaklaştıkça büyüyor." - Y. Z. Ortaç
- tehlikeye sokmak
- tehdit etmek, gözdağı vermek,