- azarlamak
-i Kırıcı ve sert söz söylemek, paylamak, tekdir etmek
- sindirmek
-i Sinmesini sağlamak veya sinmesine sebep olmak"Kartal burunlu, kalın kaşlı, çember sakallı ihtiyar, Sertman'ı biraz sindirdi." - H. E. Adıvar
- gözdağı vermek
sonradan verilecek bir ceza ile korkutmak, yıldırmak, tehdit etmek, caydırmaya çalışmak"Küfürlerin arasında duyduğu sözlerden, bu gözdağının sabahki olayla ilintili olduğunu anlar gibiydi." - A. Kulin
- gözünü korkutmak
yıldırmak
- korkutmak
-i Korkmasına yol açmak"Şimdi beni artık bu sessizlik korkutmakta." - A. Ağaoğlu
- yıldırmak
-i Gözdağı vermek
- yıldırmak. intmida'tion gözdağı verme.