-
lakırtı ağzından dökülmek : isteksiz konuşmak"Birdenbire kesildi halkın lakırtıları / Korku içinde durdu tavla şakırtıları" - E. B. Koryürek
-
lakırtı çıkarmak : laf çıkarmak"Birdenbire kesildi halkın lakırtıları / Korku içinde durdu tavla şakırtıları" - E. B. Koryürek
-
lakırtı etmek : konuşmak"Birdenbire kesildi halkın lakırtıları / Korku içinde durdu tavla şakırtıları" - E. B. Koryürek
-
lakırtı taşımak : laf taşımak"Birdenbire kesildi halkın lakırtıları / Korku içinde durdu tavla şakırtıları" - E. B. Koryürek
-
lakırtı yetiştirmek : bir söze karşılık vermekte gecikmemek"Birdenbire kesildi halkın lakırtıları / Korku içinde durdu tavla şakırtıları" - E. B. Koryürek
-
lakırtısı ağzında kalmak : konuşan kimsenin, bir başkasının söze başlaması veya ani bir olay sonucunda sözü yarım kalmak"Birdenbire kesildi halkın lakırtıları / Korku içinde durdu tavla şakırtıları" - E. B. Koryürek
-
lakırtısı mı olur? : konuşulan bir şeyin önemsizliğini veya yersizliğini anlatmak için söylenen bir söz"Birdenbire kesildi halkın lakırtıları / Korku içinde durdu tavla şakırtıları" - E. B. Koryürek
-
lakırtısını etmek : hakkında konuşmak"Birdenbire kesildi halkın lakırtıları / Korku içinde durdu tavla şakırtıları" - E. B. Koryürek
-
lakırtıya boğmak : gereksiz ve boş sözlerle konuşmayı uzatmak"Birdenbire kesildi halkın lakırtıları / Korku içinde durdu tavla şakırtıları" - E. B. Koryürek
-
lakırtıya tutmak : konuşarak oyalamak"Birdenbire kesildi halkın lakırtıları / Korku içinde durdu tavla şakırtıları" - E. B. Koryürek
-
lakırtıyı ağzına tıkamak : birinin sözünü bitirmesine imkân vermeden onu ters bir karşılıkla susmak zorunda bırakmak"Birdenbire kesildi halkın lakırtıları / Korku içinde durdu tavla şakırtıları" - E. B. Koryürek
-
lakırtıyı ezip büzmek : konuşmasını beceremeyip aynı şeyleri tekrarlamak"Birdenbire kesildi halkın lakırtıları / Korku içinde durdu tavla şakırtıları" - E. B. Koryürek
-
lakırtıyı kesmek : susmak"Birdenbire kesildi halkın lakırtıları / Korku içinde durdu tavla şakırtıları" - E. B. Koryürek